60’ıncı hükümeti kurmakla görevlendirilen Başbakan Erdoğan, Bakanlar Kurulu listesini sunmak için dün Çankaya Köşkü’ne saat 15.30’da giriş yaptı. Görüşme yaklaşık 20 dakika sürdü.
Görüşme sonrası ‘neşeli’ bir tavırla kameraların karşısına geçen Başbakan Erdoğan, ‘Kendileri, listemi sunmadan ‘Bunu yeni cumhurbaşkanına sunmak daha isabetli olacaktır’ dedi’ sözleriyle durumu özetledi.
Başka?
Sezer’in tavrının kendisi için ‘sürpriz’ olduğunu söyleyen Erdoğan, bunun ‘siyasi jest’ olarak yorumlanabileceğini, ‘tepkisel’ anlamda bakılmaması gerektiğini kaydetti.
Ne desin ki?
Erdoğan, Sezer’in bu tavrı için ‘Bana göre gayet olumlu, müspet bir yaklaşım’ yorumunda da bulundu.
***
Erdoğan, ayrıca Sezer’in bu davranışına ‘yeni kabineyi onaylamadı’ şeklinde bir yaklaşımın yanlış olacağına dikkat çekerek ‘Sayın Cumhurbaşkanımız listeye bakmadı bile. Yeni cumhurbaşkanına jest yaptı’ dedi.
Eğer böyle bir jest söz konusuysa...
Sezer’in görev süresini çoktan doldurduğu halde oturduğu makamında ‘giderayak’ hiç bir atamayı da imzalamaması gerekmez mi?
Halbuki...
Daha önceki günkü ‘Sezer’den giderayak kritik atamalar’ başlıklı şu habere bir göz atın...
‘Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, uzatmalı görev süresinin sona ermesine iki hafta kala YÖK, Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi’ne üye atadı.
Sezer, açık bulunan YÖK üyeliğine, yine kendisinin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı’na getirdiği H. Bülent Serim’i seçti. Serim, Sezer’in Anayasa Mahkemesi’nde başkanlık yaptığı dönemde raportörlük ve genel sekreterlik görevinde bulunmuştu.
Sezer, boş bulunan Danıştay üyeliğine ise Merkez Valisi Mustafa Temel Koçaklar’ı seçti. Koçaklar, 2006 yılında Muğla Valiliği’ne getirilmiş ancak eski valinin açtığı göreve dönme davasını kazanması nedeniyle merkeze çekilmişti.
Sezer, Uyuşmazlık Mahkemesi’nde görev süreleri 6 Eylül’de dolacak beş üyenin yerine de atamalar yaptı.’
Peki bu atamaları yaparken neden ‘jest’ yok?
***
Jest yok çünkü...
Ahmet Necdet Sezer ‘cumhurun’ değil, devletin başı.
Yemin törenine katılmaması...
Hükümet kurma görevi verdiği başbakanın hükümet listesini bile okumadan bir sonrakine pas etmesi...
AK Parti etrafında şekillenen yeni döneme açık bir tepki.
***
Burası maalesef hukuksal kuralların ve siyasal geleneklerin kökleştiği bir ülke değil.
Her şey ‘insanlara’ göre değişmekte...
Sempati, antipati..
Taraftarlık...
Çok çok önemli rol oynuyor.
‘Listeme karışırsa bir sonraki cumhurbaşkanını beklerim’ demek de...
Kabineye kefil olmamak için ‘onaylamamak’ da kuralların işlemediğini ispatlamakta.
***
Kuralları olsa...
Hukuku olsa...
Durmuş oturmuşluğu olsa...
Bugün yeni bir yıldönümünü yaşadığımız 17 Ağustos depreminde, gerçek rakamlarının bile yayınlanamadığı bir katliam olur muydu?
Halkına önem vermeyen, hukuka aldırmayan... İnsanların... Tepelere tırmanabildiği... Ülkelerde...
Halk depremde de ölür, susuzluktan da kırılır, trafik kazalarına da kurban gider.
Çünkü Çankaya tepelerinden bakıldığında...
Ortalığı kaplayan hukuksuzluk sisi...
Halkın acılarını örtüp saklıyor.
Star, 17 Ağustos 2007
|