Hükümet Şemdinli’de yakaladığı canavarın kuyruğunu elinden kaçıracak olursa, kendisi onun hedefi haline gelecektir’.
O günlerde bu uyarı yapılmıştı. Ama kaçırdı ve hedef oldu.
Malum, canavarın kuyruğunu ya tutmamalısınız, ya da tutunca bırakmamalı. Şimdi önümüzde yeni bir dönem var. Yeni bir dönem, yeni bir fırsat, ikinci kez açılmış kredi demek.
Öncelikle Hükümet, derin çetelerle mücadelenin her şeyden önce bir varolma meselesi olduğunu, kendisinin ve yargının bugünkü ürkekliğiyle, mevcut yöntem ve usullerle ‘çetelerle mücadele’den bir şey çıkmayacağını kabul etmelidir.
Şark kurnazlığının, sorunları ertelemenin, zaman içinde kendiliğinden yok olmasını beklemenin psikolojik bir kaçıştan, bir savunma mekanizmasından başka bir şey olmadığını keşfetmelidir.
Kendi otoritesini küçümsememeli, ‘öğretilmiş acizlik’ sendromundan silkinip çıkmalı ve bunu başarabilecek siyasi güce sahip olduğunu anlamalıdır.
Derinlerde yürütülecek mücadelenin yüzeyde kendisini de rahatlatacağını, bu unsurları yok etmenin, sadece ülkede demokrasiyi değil, kendisini de yok edilmekten kurtarabileceğini görmelidir. Şemdinli ile muhtıra arasındaki ilişki üzerine ‘tefekkür’ etmelidir. (...)
Eğer bu eşiği geçerse, karşılaşacağı bir sonraki sınav şudur. Çeteleri ‘bütün müştemilatıyla birlikte’ çökertecek hukuk insanlarını, emniyetçileri ve yargı mensuplarını, ilk homurdanmada harcamayacağı güvencesini baştan vermelidir. ‘Ucu nereye giderse’nin gerçek anlamı budur. Bir savcı, iddianamesine hangi ismi koyarsa koysun, başına bir şey gelmeyeceğinden emin olmalıdır.
Normal şartlarda bir demokraside bunu özellikle belirtmeye gerek olmayabilir, ama maalesef hükümetin bu konudaki sicili kötü olduğundan, taze bir başlangıç istiyorsa, bunu açıkça deklare etmesi zorunludur.
Aslında mevzuat, ‘ucu nereye giderse gitsin’, bütün bu çeteleri temizlemeye elverişlidir. Eksik olan arkasındaki iradedir. Mevcut mekanizma ve kurallar güçlü bir iradeyle gereği gibi işletilmeli; olmadı, yeni bir hukuki, adli düzenlemeyle taze bir başlangıç yapılmalıdır.
Bütün bunları yaptı, derinlere indi diyelim. Orada göreceklerine hazırlıklı olmalı, afallayıp geri dönmemelidir.
Çünkü sonuna kadar gitmezse, kendisine umut bağlayan topluma ve bu yolda her şeyini riske ederek sürece katkı sağlayan namuslu kamu görevlilerine yazık edeceği gibi, yok etmeye çalıştığı canavarın eskisinden de güçlü olmasına sebep olacaktır.
O canavar da son aşamada hükümetle birlikte demokrasiyi ve ülkenin geleceğini de çiğneyip yutacaktır.
Tıpkı şimdiye kadar olduğu gibi.
Star, 17 Ağustos 2007
|