“JEST” ne demek?
Sözlüklerin tanımı şöyle:
“Beklenmedik iyi davranış.”
Yani...
Davranış “beklenmedik” olacak...
Ama bu yetmez...
Bir de “iyi” olacak.
Yani “zuladan şaşırtıcı bir kıyak” çıkacak, siz de “Eyvallah baba!” deme gereğini duyacaksınız ki olan biteni “jest” diye niteleme şansımız olsun...
O zaman bakalım, Sezer’in dünkü davranışı, “Eyvallah” dedirtecek türden bir davranış mıdır?
Benim analizim şu:
Sezer’in tutumu hakikaten “beklenmedik” olmuştur, bu açıdan “jest” tanımının birinci bölümüne cuk oturmaktadır.
Ancak...
İkinci bölüm havadadır...
Yani Sezer’in davranışının, “iyi bir davranış” olup olmadığı konusunda kuşkular vardır.
***
Kuşkuyu besleyen noktalar şunlardır:
BİR: Başbakan Erdoğan, kabine listesini cebinden çıkarırken, Sezer’in “Dur, dur! Hiç çıkarma o listeyi... Sok cebine” diye söze başlaması, Balat kahvelerinin raconunda bile en azından “kıllandırma girişimi” olarak algılanır... Bu tür durumlarda Balat’ta vaveyla kopmasa bile küçük çapta bir efelenme girişimi mutlak surette söz konusu olur.
İKİ: Sezer’in, “Sen bu listeyi benden sonra buraya seçeceğin Abdullah kardeşine sunarsın... Ben almayayım” iması taşıyan çıkışı, bir tür “günaha ortak olmama” arzusuna işaret eder ki, burada “jest”ten söz etmek eğer kasıt yoksa safdillik kapsamına girer.
ÜÇ: Erdoğan’a kabineyi kurma görevini veren Sezer’in, görev tamamlandığında “Ben yokum” diyerek yan çizmesi, bir “jest” değil, bir memnuniyetsizliğin demokratik nezaket ölçüsünde dışavurumudur.
DÖRT: Sezer’in Erdoğan’a lisan-ı hal ile de olsa, “Sana görevi ben verdim ama sonucunu ben kabul etmiyorum” demek, Abdullah kardeşin haklarını koruma adına yapılmış bir kıyak falan değildir... En kibarından “Bu işe beni karıştırmayın, kardeş kardeş aranızda halledin” demektir.
BEŞ: Hadi bir telefon etme zahmetine katlanılıp “Sayın Başbakan... Buraya kadar zahmet etmeyin... Listenizi yeni cumhurbaşkanına sunarsınız” denmedi... En azından “şaşkınlığa yol açmamak” adına Başbakan’a “Geliyorsunuz ama benim bu konudaki yaklaşımım şudur” denemez miydi? Sezer, neden beklenmedik bir davranışla Başbakan’ı şaşırtma yoluna gitmiş olabilir? AKP’yi sürpriz yapacak denli sevmediğini bildiğimize göre, küçük çapta bir istiskal girişimi söz konusu olamaz mı?
ALTI: Ama yine de hem Erdoğan, hem de memleket ucuz kurtulmuştur. Düşünün: Geçmişinde “Anayasa kitapçığı fırlatmak” türünde vukuatlar bulunan Cumhurbaşkanı Sezer, Erdoğan’ın elinden listeyi alsaydı, sonra da masaya doğru fırlatıp, “Götür bunu Abdullah kardeşin onaylasın” deseydi, Erdoğan nasıl bir karşılık verirdi? Ve zaten allak bullak olan piyasalarımızın hali nice olurdu?
***
İşte bu 6 nedenden dolayı, ben Sezer’in dünkü davranışına iyimserler gibi şöyle gönül rahatlığıyla “jest” diyemiyorum.
Bu olsa olsa...
Sezer’in AKP ile ilişkilerinde sayısız kez denediği, “Bir memnuniyetsizliğin dışavurumu” olayının yeni bir örneğidir.
Peki 15 gün kaldı, bundan sonra yenisi gelir mi?
Ben derim ki acele karar vermeyin...
15 gün uzun bir süre...
Hele önümüzde bir de “Görev devir teslim töreni” var ki...
Aman Allah muhafaza!
Hürriyet, 17 Ağustos 2007
|