Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Ankara-Bağdat: Anlaşamadık, mutabık kalalım...

Irak Başbakanı Nuri el-Maliki’nin 30 kişilik bir heyetle gerçekleştirdiği heyecanlı ve merak uyandıran Ankara ziyaretinin üzerine pek düşülmeyen, ama Türkiye-Irak ilişkilerinin geleceği açısından ciddi “gedikler” veren yönüne eğilelim.

Rehberimiz, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ortak basın toplantısında vurgu yaptığı bazı hususlar. Şöyle dedi?

“Başta PKK, Kongra-Gel terör örgütü olmak üzere terörle mücadele konusundaki kararlılığımızı bir kez daha ortaya koyduk. Bu alanda daha etkin bir işbirliği yürütmek için ve terör örgütünün Irak’taki mevcudiyetine son verilmesi amacıyla her türlü çabayı gösterme konusunda mutabakat vardır. Tüm bu hususları içerecek şekilde Türkiye ile Irak arasında bir mutabakat muhtırasını imzaladık. Bildiğiniz gibi Irak’a bütüncül yaklaşımımız çerçevesinde Musul Başkonsolosluğunu faaliyete geçirmiştik.

Irak’ın petrol kaynaklarının işletilmesinde ve ihracatında merkezi konumda bulunan Güney bölgesinde de Basra Başkonsolosluğu’nn hizmete sokulması, Sayın Başbakan (Nuri el-Maliki) tarafından memnuniyetle karşılandığını gibi, bu konuda da gerekli desteği verecekleri ifade etti.”

Ne var bunda?

Şu: Türk tarafının yaklaşımı, Irak’ta Kürt tarafını es geçmek, by-pass etmek, tanımamak üzerine inşa ediliyor. Türk tarafına hakim olan ruhun bu olduğu izlenimi çıkıyor. Nitekim, Irak da Gaziantep’te başkonsolosluk açacakmış. Suriye sınırının yakınında yani. Neden Mardin ya da Diyarbakır değil de Gaziantep?

Türkiye’nin Ortadoğu’da yaklaşık 15 milyar dolar dolayındaki toplam ticaret hacminin 3,5 milyar dolar kadarı Kuzey Irak yani Kürt ağırlıklı bölgede. Irak’ın petrol ve doğal gaz rezervlerinin hiç arama yapılmamış ve Kerkük ölçüsünde potansiyele sahip bölümü de, Türkiye’nin yanıbaşında, Kuzey’de.

Hal böyle iken, Türkiye, Sünni ağırlıklı Musul’da, ta en güneyde Şii ağırlıklı Basra’da başkonsolosluk açmayı düşünüyor; Türk müteahhitlik faaliyetlerinin yoğunlaştığı, Kürtler de dahil Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının cirit attığı Erbil’de ve Süleymaniye’de başkonsolosluk açma girişiminde bulunmuyor.

İran’dan Yunanistan’a, Rusya’dan Fransa’ya uzanan bir yelpaze, Erbil’de diplomatik ve ticari temsilcilik bulunduruyor; Türkiye’nin yok.

Irak’ın kuzeyi, sanki sadece Türkiye’nin “potansiyel askeri müdahale alanı.”

***

Başbakan Erdoğan’ın basın toplantısındaki sözlerinde bizim dikkatimizi özellikle çeken bir de şu bölüm var:

“Irak’ta petrol yasasının çıkarılması, Baas’dan arındırma sürecinin ülkedeki toplumsal barışa hizmet edecek şekilde uygulanması, anayasa tadilatının gerçekleştirilmesi, Kerkük’ün nihai statüsünün belirlenmesi gibi konularda son dönemdeki gelişmelere ilişkin bilgileri de aldık. Görüşmelerimizde ayrıca ülkelerimiz arasındaki başta ekonomi ve enerji olmak üzere birçok alanda işbirliği imkanları üzerinde durduk.... İlgili bakanlarımız arasında enerji alanında işbirliği mutabakatı muhtırası imzalanmasından karşılıklı olarak büyük bir memnuniyet duyduk... Irak doğal gazının dünya pazarlarına Türkiye üzerinden arzı.. gibi konuları aramızda değerlendirdik.”

Yani?

Şöyle: “Irak petrol yasasının çıkartılması, Baas’dan arındırma sürecinin ülkedeki toplumsal barışa hizmet edecek şekilde uygulanması, anayasa tadilatının gerçekleştirilmesi”.. bütün bunlar, Bush yönetiminin Maliki hükümetine dikte ettiği ve Kongre’nin denetiminde, Sünnilerin iktidar paylaşımında daha fazla pay almasına yönelik önlemler. Bunlar sağlanamadığı takdirde, ABD’ye göre “Irak’ın ulusal birliğini sağlamak imkansızlaşacak” ve Amerika’nın Irak’tan çekilmesinin gerekçesine zemin oluşturacak.

Bunların hiçbir uygulanamıyor ve uygulanabileceği giderek şüpheli. Petrol yasası tıkandı. Çıkmıyor. Çıkamıyor. Baas’tan arındırma sürecine, Şiiler, en başta en güçlü iki Şii örgütü karşı. Anayasa tadilatına ise belirli ölçüde Şiiler, kesinlikle ise Kürtler karşı.

Tayyip Erdoğan’ın yukarıya aldığımız sözlerinin ikinci bölümü, Güney’den yani Şii bölgesinden doğal gazın Türkiye’ye getirilmesine ilişkin. Peki, nereden geçilecek Türkiye’ye gelebilmesi için? Kuzey’den yani Kürt bölgesinden. Kürtler by-pass edilirse bu nasıl olacak?

Gelelim, “Terörle Mücadele İşbirliği Anlaşması”nın imzalanamaması üzerine “Mutabakat Muhtırası” imzalanması ile yetinilmesine. Bu, “Anlaşma yapamadık, Mutabakat Muhtırası verelim” demek gibi bir şey. Her iki hükümet, ziyaretin “başarısız” görünmesini önlemek için böyle bir “ara formül” bulmuşa benziyor.

Buna bir de “emniyet sübabı” iliştirilmiş. Bu “Mutabakat Muhtırası”ndan “iki ay sonra” anlaşma imzalanması tasarlanıyor. Maliki, Bağdat’a döndükten ve Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Kürt yardımcısı Barham Salih bir yandan, Kuzey’deki müttefiki Mesut Barzani diğer yandan, yani, Kürt müttefikleriyle başbaşa kaldıktan sonra, bu anlaşmanın imzalanıp imzalanmayacağını göreceğiz. İki aylık bir zaman zarfında, Kürtleri “ıskalamakta” ısrarlı bir Ankara, yanlış hesabın Bağdat’tan dönebileceğini görecek.

***

Yeni Tayyip Erdoğan hükümetinin, Türkiye’nin en önemli güvenlik meselesinde “ezber bozması” gerekiyor. Iraklı Kürtlerle, doğrudan, aracısız, yapıcı bir diyalog mekanizması kurulmadan, Celal Talabani Ankara’ya ayak basmadan, Barzani ile PKK irtibatı “Ankara-Erbil yakınlaşması” yoluyla kesilmeden, elle tutulur, somut ve Türkiye açısından tatmin edici sonuçlar alınamayacak.

Türkiye’den Bağdat’a giden yol ne Musul’dan, ne Basra’dan geçiyor. Arada Erbil var.

Referans, 9 Ağustos 2007

Cengiz ÇANDAR

10.08.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Ankara-Bağdat: Anlaşamadık, mutabık kalalım...

  Ben korktum

  Seçimin ana mesajı ‘istikrarı korumak’mış

  Köhne düzen, yeni âlem (3) Asker düşmanı!


 Son Dakika Haberleri