Türkiye belki de tarihinin en kritik seçimlerinden birini atlattı, ortaya çıkan sonuç tablosu bazılarını memnun etmese de bu Türkiye’nin seçimiydi ve halkın tercihlerine saygı duyulması gerekiyordu. Ulusalcılar ve köktenci laikler ayaklandı, halka nefret kusmaya başladı. Tercihlerine saygı duymamaya, hakaret etmeye vardırdılar işi. Kendilerinin parçası olduğu azınlık diktatörlüğünün yıkılmış olmasını içlerine sindiremiyorlar bir türlü...
Süresi dolmuş köşe yazarlarının tavırları bunlar. Huysuz ihtiyarlar, şirazeyi şaşırmışlar ve Türkiye’yi okuyamayan, mahalleye hapsolmuş yetersizler. Kabullenmemenin, gerçekleri görememenin acısını öfke kusarak çıkartmaya çalışıyorlar. Oysa çok tehlikeli bir oyuna katkıda bulunuyor bu satırlar: Türkiye bu kadar gerginliği kaldırabilecek mi?
Köşe yazarlarının da destekleriyle halkın bir kısmında ciddi bir kışkırtma oluşuyor. Önümüzdeki dönemi nasıl huzur içinde atlatacağız? Bu kadar da uzlaşmadan açıklar işte.
Benzer bir tavır bazı gazetelerin genel tandanslarında da ortaya çıkıyor. Daha seçim yeni olmuş, parlamento kurulmadan hemen gerginlik çanları çalmaya başladı. İlk hedef de belirlendi: DTP’li vekiller. İlk günden beri DTP’lilerin üzerine gidiyor medya, onları hedef tahtasına oturttu. Onlarla ilgili topluma uzlaşmacı haberler verileceğine, olmadık işler büyütülüyor.
Mesela Ahmet Türk’ün “bildiğiniz diller” hanesine yanlışlıkla Türkçe yazmasından kıyamet kopuyor. MHP’lilerle DTP’lilerin Meclis’te yan yana oturunca birbirine girip girmeyeceği konusunda bahisler dönüyor.
Halbuki aynı DTP’liler MHP’li vekil hayatını kaybedince ilk başsağlığı dileyenler oluyor, medyanın çok az bir kesimi böylesine güzel bir davranışı örnek olarak sunuyor. Varsa yoksa huzursuzluk, çatışma pompalanıyor.
Mesela Ertuğrul Özkök sükunet özlemi içinde yazılar yazıyor, ama gazetesinin birinci sayfası böylesi bir çağrıyı görmezden geliyor.
Medyanın hızla birilerine “öteki” muamelesi yapmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Genel Yayın Yönetmenleri’ne yalvarıyorum, bırakın bu eski alışkanlıkları ve biraz daha barışçıl olmaya bakalım. DTP’lilerin Meclis’te olmasını bir kayıp olarak değil, Türkiye’nin tercihi, çeşitliliği ve çoksesliliği olarak görelim ve onların da kendilerine göstermelerine izin verelim. Sonuçta onlar da bu ülkenin milletvekilleri, bütün bir ülkeye hizmet etmek için yemin edecekler.
Akşam, 3 Ağustos 2007
|