Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Haki renkli çeteler

28 Şubat günlerinin hızlı tümgenerali Erol Özkasnak, “Susurluk ve ordu arasında ilişki kurmak hainliktir” derdi, bir dönemler. Ardından Susurluk’un en önemli ayaklarından birisinin JİTEM olduğu ortaya çıkmış, ama bu, cezalandırılamayan tek ayak olarak da tarihe geçmişti.

Ertuğrul Özkök gibiler JİTEM mensuplarından, adını vererek Çatlılar’dan, adını vermeden Erseverler’den gizli kahramanlar olarak söz ederlerdi, o günlerde.

Susurluk döneminde JİTEM’i koruma altına alan 28 Şubat da onlar için bir askeri müdahale değildi, devletin yasal ve meşru refleksiydi, anayasal bir kurumun görevini yerine getirmesiydi.

Rüzgar eken fırtına biçer…

28 Şubat bugün çeteler halinde karşımıza dikilmiş durumda…

28 Şubat sivil örgüt görüntüsündeki ilk para-militer ve devlet endeksli örgütlerin ortaya çıkış tarihidir. EMASYA gibi istihbarat ve karşı örgütlenme faaliyetlerini denetimsiz kılan, kamusal alanda kör ve karanlık noktalar oluşturan yapılanmaların oluşturduğu zemin çetelerin yeşerme zemini olmuştur.

Dünden bugüne bu örgütler toplumsal alanı adeta kapladılar, kâh kimi karargâhlarla kâh devletin kimi derin katmanlarıyla kurdukları ilişkiler ayyuka çıktı.

Görevlerinin toplumu gösteriler ve eylemlerle seferber ve militarize etmek olduğu anlaşıldı…

Bu görevin kimi odakların karanlık arayışlarına araç olduğu görüldü.

Açık: Hem bir zihniyet hem bir yapılanma olarak çeteler bugün ülkenin içindeki ve karşısındaki en büyük beladır.

Bu çeteler kendi başlarına siyasi ve silahlı görev üreten serseri grupçuklardan oluşmuyorlar. Uçları açık biçimde devletin içine, merkezine doğru ilerliyor. Çete üyelerinin irtibatta olduğu devlet memurlarının, ordu mensuplarının sayısı her geçen gün artıyor.

Dün Hürriyet Gazetesi’nin sayfa arasına gömdüğü haber şöyleydi:

“Ümraniye’de ele geçirilen patlayıcılarla ilgili tutuklanan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’e, Danıştay saldırısıyla ilgili aranırken villasında intihara teşebbüs eden emekli Astsubay Mahmut Öztürk’ün Piyade Okul Komutanı ağabeyi Tümgeneral Zekeriya Öztürk tarafından Üstün Hizmet Ödülü verildiği ortaya çıktı…”

Söze ne gerek?

Yargı nerede peki?

Aslında burada…

Yargı devletin arzu ettiği istikamette Anayasa hükmü koyuyor, 70 yıllık uluslararası antlaşmaları yorumluyor, tarihte yaşanan gelişmelerin siyasi niteliğini hükme bağlıyor, dini alana girerek kimin ekümenik olup olmadığını tayin ediyor…

Önceki gün de hissettirdi yargı varlığını!

Ankara 5. İdare Mahkemesi, Kemal Vuraldoğan’ın kendisini paniğe sevk ettiği gerekçesiyle 27 Nisan Genelkurmay açıklamasıyla ilgili olarak Milli Savunma Bakanlığı hakkında açtığı 1 YTL’lik tazminat davasını karara bağladı.

Kararda şöyle dendi:

“Dava konusu olayda, idari işlem nedeniyle manevi zararın meydana geldiği iddiasıyla (…) dava açılmış ise de davaya konu edilen Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında idari işlemde bulunması zorunlu niteliklerin bulunmadığı görüldüğünden, söz konusu açıklamanın idari eylem niteliğinde bir basın açıklaması olarak kabulü gerekmektedir…”

Özetle ülkeyi ayağa kaldıran, sistemi kilitleyen bir muhtırayı ya da uyarıyı bir basın açıklaması olarak tanımladı yargı…

İşte böyle…

Sistem askerileşiyormuş, çeteler cirit atıyormuş, ne gam…

Özkök haklı, şu sıralar çok olan “cumhur meselesi” daha önemli, dayatmayı uzlaşma olarak kabul etmeyen siyasi partilerle uğraşmak daha hayati…

Yeni Şafak, 13 Temmuz 2007

Ali BAYRAMOĞLU

14.07.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Çoğunluk sorusu

  Cumhurbaşkanı ve hukuk

  Haki renkli çeteler

  Bir garip parti

  Politikacıyı bu kadar kolay harcamayın

  Sezer’e oy verdiğime pişmanım


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004