MAZLUMDER Genel Başkanı M. Halit Çelik, “Son ayların insan hakları raporlarına baktığımızda ne yazık ki parlak bir tablo ile karşılaşmıyoruz. Hâlâ yaşamın tehlikede olduğu, faili meçhul cinayetlerin bitmediği, düşüncenin ve dini görünürlüğün tehlike olarak algılanıp cezalandırıldığı bir ülke görünümündeyiz” dedi.
MAZLUMDER’in hazırladığı Ocak-Haziran–2007 İnsan Hakları Raporunu açıklayan Çelik, son günlerde toplumda uzlaşı kültürünü ortadan kaldıracak, şiddeti tetikleyecek, barış ortamını ve sivil inisiyatifleri tehdit edecek girişimlere, temaslara ve çabalara şahit olunduğunu belirtti. Çelik, “Özellikle sivil, askerî ve siyasî güçlerin seçim öncesi sınır ötesi harekat dahil çatışma, savaş ve şiddete prim verir pozisyon ve söylemleri endişelerimizi artırmaktadır” diye konuştu.
“HİÇBİR MAZERET YASAK
SÜRDÜRMENİN BAHANESİ OLAMAZ”
Din özgürlüğü önündeki kısıtlamaların bütün ağırlığı ile devam ettiğini söyleyen Halit Çelik, bu kısıtlamalardan bütün din mensupları etkilendiğini bildirdi. Çelik, “Müslümanların dinin gerektirdiği kıyafetle öğretim ve çalışma hayatında varlığı kabul edilmemektedir. Sorun tektipçi, jakoben anlayıştadır. Farklılığa tahammül edilmeyişindedir” dedi.
En son Haziran ayı içinde yapılan OKS ve Açıköğretim Lisesi sınavlarında başörtülü öğrencilerin kimi yerde sınavlara alınmamış olmasının ve camilerdeki yaz Kur’ân kurslarına ilköğretim 5. sınıfı bitirmeyenlerin kabul edilmemesi dayatmaların sürdüğünü gösterdiğini vurgulayan Çelik şöyle konuştu:
“Halkın sorununa duyarlılık göstermede TBMM ve hükümet iyi bir sınav vermemiştir. Hiçbir mazeret yasak sürdürmenin bahanesi olamaz. Hükümetin ilk günlerde olmasını istediği toplumsal mutabakat vardır. Bu anlaşıldıktan sonra kurumsal mutabakat aranmaya başlamıştır. Bu söylemin hukuk devleti ve demokrasi ile ilgisi yoktur. Aslolan halkın talepleridir. Kurumlar halkın işlerini kolaylaştırmak için vardır. Halkın isteğinin dışında davranan ve direnen kurumların ıslahı demokrasinin gereğidir.”
Çelik, herkesin dilediği gibi düşünmesi ve bunu ifade edebilmesinin temel insan haklarından olduğunu da belirtirken, “Toplum ve devletin onayladığı değil, onların hoşuna gitmeyen hatta rahatsız edici bulunan düşüncelerin de ifade edilebiliyor olması bu özgürlüğün varlığı için gereklidir. Bu konuda artık kısıtlama ile karşılaşmak istemiyoruz. Ama ne yazık ki sorun devam etmektedir. Son 6 ay içinde 200 olayda 683 yıl ceza verilmiş. Cezası kesinleşen 9 kişi de cezaevine girmiş durumda” diye konuştu.
|