Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, Eğirdir Dağ Komando Okulu’nda düzenlediği basın toplantısını televizyonda canlı yayında izledim.
“Bir teröristin dağda gezmesi için aşağıda 10 kişiye ihtiyaç var” diyor.
O on kişiyi “işbirlikçiler” olarak niteliyor ve ekliyor: “İşbirlikçi tesirsiz hale getirilmezse, terörle mücadele süreci uzuyor.”
Demek ki, teröristi destekleyen 10 kişi kalmasa, bu sayı, meselâ üçe inse o kişi, elinde mayınları, silahları ile dağda eskisi gibi rahat dolaşamayacak. İşi zorlaşacak.
Bundan da benim anladığım şu. Terörün kitle desteğini daraltmak çok önemli.
Pekiyi bu nasıl olacak?
“Güvenlik demokrasiden önce gelir” yaklaşımı ile yapılacak yasal düzenlemeler bu sonucu sağlayacak mı?
Psikolojik harekat denen, ajitasyon-propaganda yöntemleri terörü besleyen bataklığı kurutmaya yetecek mi?
Hayır yetmeyecek. Tabii ki güvenlik için bazı yasal düzenlemeler gerekebilir.
Ama bu her şey demek değildir. Cezaevlerini sempatizanlarla doldursanız da, insanları korkutup sindirseniz de, terör örgütünün “işbirlikçi”leri neden bulduğunu anlamadan, kalıcı bir sonuç almak mümkün değil.
* * *
Pekiyi ne yapmalı? Terörün kitle temelini nasıl zayıflatmalı?
Kucaklayıcı olarak.
Kürt vatandaşlarımızın duygularını anlamaya çalışarak.
Geçen hafta Mardin’de gördüğüm yaşlı bir aşiret mensubu, kendini bildi bileli merkez sağa oy vermiş bir kişi, “Hep Kürt, Kürt diyorlar, neden herkes bizi alet ediyor, bizim üzerimizden siyaset yapıyor. Biz düşman mıyız?” dediğinde, hemen cevap bulmak kolay olmadı.
Güneydoğu’da, Irak’a operasyonu onaylayan bir tek kişi ile karşılaşmadım ben. MHP’liler de dahil olmak üzere.
Türkiye’de farklı gerçekler var. Bu farklar üzerinde kafa yormadan, gerçekler arasındaki duvarları yıkmadan “işbirlikçi” sorununun üstesinden gelmek zor.
* * *
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt konuşmasında, “Terörle mücadele sadece silahlı mücadeleden ibaret değildir. Ekonomik, siyasi ve psikolojik boyutu vardır” diyor.
Doğru da, siyasi, ekonomik, psikolojik bir proje hazırlayacak ortam bir türlü sağlanamıyor ki.
Kürt sorunundan söz eden bütün siyasilerin lafları, Turgut Özal’dan bu yana, ağızlarına tıkandı.
Başbakan Erdoğan, Kürt sorunundan söz etti diye ağır eleştiriler aldı. Mehmet Ağar’ın, “Herkes bizim çocuğumuzdur, dağdakiler ovaya inmeli” açıklaması olay çıkardı.
Terörle mücadelenin ekonomik, siyasi ve psikolojik boyutundan söz ederken, terör örgütünün “koz” olarak kullandığı “mesele”yi görmezden gelemezsiniz.
PKK’nın, Kürt kökenli gençlerimizi dağ yollarına düşüren “kozlarını” etkisiz kılmak Kürt sorununu, şiddete karşı çıkan, terörü reddeden Kürtlerle konuşmadan mümkün mü?
Hürriyet, 29 Haziran 2007
|