Bu böyle gidemez. Türkiye “devleti ve milleti”yle birlikte “öznesiz” bir sürecin içindedir. Hiçbir ülke bu derece bir belirsizliği kaldıramaz. Dolayısıyla demokrasinin kuralları çerçevesinde “özne” olmaya talip olmuş olanın ortaya çıkıp bu belirsizliği bir an önce dağıtması şarttır.
Sözünü ettiğim “özne”nin hükümetten başkası olmadığını hatırlatmama gerek yok herhalde... Şu günlerde medyada, kahvehanede, orada burada nelerden söz ettiğimizi hatırlayın: “Seçim olacak mı?” / “Seçim sonuçlarına göre oluşacak hükümetin önü açılacak mı?”/ “Kuzey Irak’a girilecek mi?” / “Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesini düzenleyen kanun yürürlüğe girecek mi?” / “Girmeyecekse Cumhurbaşkanı nasıl seçilecek” / “Yoksa Cumhurbaşkanı –asla- seçilemeyecek mi?” / “Şehit verilmeyen bir vatana ne zaman kavuşulacak?” / “Kitlesel karşı koyma refleksi süreci nasıl gelişecek?” vb.
Evet, bugün artık “devletçe ve milletçe” önümüzde duran bu benzeri sorularla yatıp kalkan bir topluma dönüştük. Bu böyle devam edemez...
Dolayısıyla “özne”, yani hükümet bir şeyler yapmalıdır... Toplumun (ya da isterseniz “Yüce Türk Milleti”nin) kafasındaki bu soruları hızla cevaplayıp toplumsal bilinci allak bullak eden büyük belirsizliği ortadan kaldırmalıdır. Bu görev herkesten önce ona düşer; tamam, iki ay sonra başka bir hükümet oluşacaktır ama hükümet halen iş başındadır.
“Öznesiz süreç”i özneli haline dönüştürmek, yani ülkenin gündemine hakkıyla hakim olmak –takdir edersiniz ki- “ameliyat” ve benzeri yersiz metaforlara başvurmakla altından kalkılabilecek kolaylıkta bir iş değildir. Hükümet bu çerçevede, “Polisin vazife ve selahiyeti”ne ilişkin –şaşkın bakışlarla izlediğimiz- düzenlemeler yerine önce kendi “vazife ve selahiyetini” hatırlayıp gerekeni bir an önce yapmalıdır.
Peki hükümet bu çerçevede neler mi yapmalıdır?
Onu ben bilemem; onun adı madem ki “hükümet”, ülkenin üzerine çöken bu ağır belirsizlik ve endişe havasını dağıtmayı da o bilecek ve gereken politikaları o belirleyecek. Ben sadece, bu “öznesiz sürecin” toplum için tahammül edilemez boyutlara hızla yaklaşmakta olduğunu söyleyebilirim.
Yeni Şafak, 11.6.2007
|