(...)Türk ordusunun Irak’a yapacağı müdahalenin, en azından niyet düzeyinde, sadece PKK kamplarıyla sınırlı olmadığı, Barzani’yi ve “Irak’taki Kürt düzeni”ni hedeflediği açık…
Nitekim bu, son konuşmasında Genelkurmay Başkanı tarafından da dile getirildi.
Irak’a yapılacak kapsamlı bir askeri bir müdahalenin hedefleri ve sonuçlarıyla, Türkiye’yi orta vadeli bir çatışmanın ve otoriter bir düzenin içine sürükleyecek güçte olduğunu unutmamak gerekir.
Peki devlet ve asker böyle bir noktaya neden sürükleniyor ya da ilerliyor?
Şu açık: Devlet açısından Türkiye’nin Kürt sorunu her geçen gün biçim değiştiriyor. ABD’nin Irak’taki varlığı ve politikası bu açıdan dengelerin önemli ölçüde değişmesine yol açtı. Ana faktör Kuzey Irak’ta oluşan, adım adım devletleşmeye doğru ilerleyen özerk Kürt siyasi varlığı.
Asıl önemlisi, bu çerçevede, Türkiye, Suriye’deki Kürtlerin hemen tümü için sosyal, kültürel ve siyasi nitelikli uluslararası bir Kürt alanının oluşmasıdır, bir çekim merkezi meydana gelmesidir.
Açıkçası ortaya “kimlik ötesi bir siyasi aidiyet çerçevesi” çıkmaktadır.
Bu durumda Türkiye’deki Kürt hareketi, meselesi ya da ayaklanmasının (hangi terimi tercih ederseniz edin) dün olduğu gibi sadece PKK’dan, Öcalan’dan ibaret olduğunu söylemek imkansızdır.
Siyasi ilişkiler açısından bakılacak olursa, Barzani, Talabani, Peşmergeler Öcalan’a karşı devletin kullanabileceği aktörler olmaktan çok, yeni Kürt alanının birbirini tamamlayan, dirsek teması içindeki aktörleri olarak karşımıza çıkıyor.
Ve bunların her biri Türkiye’nin iç siyasi aktörü haline geliyor ya da Türkiye’nin Kürt sorunu uluslararası nitelik kazanıyor.
Asker Kuzey Irak’a biraz da bu nedenle girmek istiyor.
Bu durumda askeri müdahalenin dev bir ayaklanma ya da savaş anlamını taşıdığı, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini kökten etkileyeceği açıktır.
Velhasıl iş ciddidir, Türk siyasetini altüst edebilecek
Yeni Şafak, 8 Haziran 2007
|