Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Tehlikeli kokteyl

(...)Eskiden net olan politik saflaşmalar artık yok. Bizim zamanımızda sağ-sol çatışması vardı. Ya sağcıydın ya da solcu, ortası yoktu.

Ama son yıllarda değişik tanımlar ortaya çıktı, saflar karıştı. Bence ideolojik açıdan son derece tehlikeli olabilecek tehlikeli karışımlar, kokteyller ortaya çıktı. Bunlardan en önde geleni ‘Ulusalcılık’ akımıdır. Ulusalcılık, içinde hayli milliyetçi tavırlar içeren, solculara da yabancı gelmeyen, solcuların da sıcak bakabildiği bir yeni ideoloji.

Bu ideolojik kokteyl, Amerika karşıtı global tavırlardan hayli etkilenerek formüle edildi. Solcular ve sağcılar aynı tepkilerde buluştular ve ilginç ittifaklar kuruldu.

Bir zamanlar ‘Kızıl Elma’ olarak bilinen ittifak da buydu.

Ankara’da, İstanbul’da sokağa dökülen kalabalıkların ağırlığı ‘Ulusalcı’dır. Sloganlar onların, tavırlar onların. Bu tavır bir kez sokağa döküldükten sonra üniversiteye de sıçramaması mümkün değildi.

Zaten üniversite gençliği açısından ‘Ulusalcılık’ son derece uygun bir ideolojiyi oluşturur, rahat takınılacak tavır imkanı içerir.

Bir ara fikir jimnastiği düzeyinde ortaya atılan CHP ve MHP ittifakı düşüncesini de bu ulusalcı tepki çerçevesinde ele almak gerekiyor.

Bizim gençliğimizde yan yana durmaları bile düşünülemeyecek olan CHP ve MHP’nin fikir jimnastiğinde bile olsa ittifaka uygun görülmeleri, ideolojik ortamın ne kadar da değiştiğini gösteriyor.

Ulusalcı tepkiler kontrol altında tutulabildiği zaman ilginç açılımlar sağlayabilir. Ancak kendi içinde bu kadar anti olan, neredeyse tüm ideolojisini anti olmak üzerine kurmuş olan bir siyasi tavırdan pozitif, yapıcı bir siyasi açılım çıkması imkansızdır.

Ulusalcılar, AKP’yi global güçlere teslim olmuş görüyor. O yüzden anti-AKP’ler de. Sol ve sağın ortak zeminde buluştukları bir nokta da AKP karşıtlığıdır.

Bu karşıtlık anti olmaktan başka bir şey yapamıyor, karşıt olduğu düşünceye alternatif bir sistem getiremiyor.

Örneğin; en güçlü gözüktükleri dış politikayı ele alalım. Ulusalcılar, anti-Amerikan ve anti-Avrupa Birliğiler.

Güzel de Türkiye’ye dünyada tanımladığınız yer neresidir, ülke dış ilişkilerinde hangi noktada duracak? Sadece tam bağımsız Türkiye demek de bir şey ifade etmiyor. Mutlaka bağımsızlığın içi dolmalı.

Avrupa Birliği’nin demokratik Türkiye’nin geleceğini kurtaracağını düşünen de pek çok insan var.

Ulusalcılar’ın onlara ne diyeceği de meçhul. Bu kadar anti olmak ve dışa kapanmak içeride de ulusalcılığı faşizme hayli yakınlaştırıcı etki yapabilir.

Özellikle artık kendilerini ‘Ulusalcı’ olarak tanımlayan solcu arkadaşların bu konuyu da iyi düşünmeleri ve bir özeleştiri yapmaları gerekiyor.

Akşam, 11 Mayıs 2007

Serdar TURGUT

12.05.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Dinî cemaatler ve seçimler

  Darbeler ve özel hayatlar

  “27 Nisan Süreci”ni nasıl okumalı?

  Tehlikeli kokteyl

  DP merkez sağın umudu

  Halk yanlış kişiyi seçermiş!

  AB karşıtı Kızılelma koalisyonu


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004