Dinî cemaatlerin çoğunun siyasi parti tercihlerinde şu noktalar öne çıkıyor:
1) Aslında cemaatler, siyasi partilerin din işlerine fazla girmesinden hoşlanmaz, o alanın kendi tekellerinde kalmasını isterler;
2) Cemaatler, ordu başta olmak üzere, laikliğe hassas kurumları ürkütüp öfkelerini üzerine çekmekten uzak dururlar;
3) Kendileri açıkça siyaset yapmazlar. Bunun yerine yelpazenin sağındaki bütün partilerle belli bir ilişki içinde olur, onlardan mümkün olduğunca çok taviz koparmaya çalışırlar.
Bu saydıklarımızın ender istisnalarından biri Yeni Asya Gazetesi etrafında örgütlenen Nurculuğun ana gövdesidir. Said Nursi’nin zamanında Demokrat Parti’yi desteklemesini bir vasiyet olarak gören bu grup sırasıyla AP ve DYP’yi destekledi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve 1982 Anayasası’na karşı çok sert muhalefet yaptı.
Grubun bu seçimlerdeki tercihini, Yeni Asya’nın sahibi Mehmet Kutlular’a sordum, “Tabii ki Demokrat Parti’yi destekliyoruz. Çünkü demokrat misyonu o sürdürüyor” cevabını verdi. Kutlular, AKP dahil diğer partilerin hiçbirinin “gerçek manada demokrat” olduğuna inanmıyor.
Bir diğer istisna da Süleymancılar. Kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan’ın ölümüyle cemaatin başına geçen damadı Kemal Kacar yıllarca merkez sağ partilerden milletvekili seçildi. Onun ölümüyle yerini alan Tunahan’ın torunu Ahmet Denizolgun da RP’den Meclis’e girdi, ardından ANAP’a yönetici oldu. Şimdi Süleymancılar, liderleriyle birlikte DP’yi destekliyorlar.(...)
Gülen’in tercihi
Bu seçimlerde en önemli odaklardan biri kuşkusuz Fethullah Gülen cemaati olacak. Normal olarak Gülen tüm yumurtalarını aynı sepete koymaz, tüm sağ partilerle, hatta Ecevit dönemi DSP’si ile iyi ilişkiler kurmayı tercih ederdi. Fakat 27 Nisan kriziyle birlikte cemaatin yayın organları açık bir şekilde AKP taraftarlığı yapıyor, ANAP-DYP birleşmesiyle doğan DP’yi sert bir şekilde eleştiriyorlar.
Aslında Gülen ile Erdoğan’ın yıldızları RP döneminden beri tam olarak barışmamış, taraflar birbirlerine hep kuşkuyla bakmışlardı. Fakat son dönemde “ordu mağduru” olma ortak paydasında birleşmiş gözüküyorlar. Bunda AKP’nin, Abdullah Gül gibi cemaatin sıcak baktığı bir ismi aday göstermesi de etkili oldu. Öte yandan cemaatin, devlet, özellikle Emniyet içindeki kadrolarını muhafaza etmek için AKP’yi desteklediği de ileri sürülüyor.
Vatan, 11 Mayıs 2007
|