Askerin gece yarısı muhtırasına tek kelimeyle hayır!
Askeri müdahalelerin, yarı darbe ya da tam darbelerin bu ülkeye herhangi bir hayrı dokunmamıştır.
Bundan sonra da dokunmayacaktır.
Askeri müdahaleler Türkiye’ye zaman kaybettirmiştir.
Demokrasi yolunda kaybettirmiştir.
Hukuk devleti yolunda kaybettirmiştir.
İnsan hakları yolunda kaybettirmiştir.
Kalkınma yolunda kaybettirmiştir.
Askeri müdahaleler, Türkiye’de siyasetin normalleşmesini, rejimle ilgili taşların yerli yerine oturmasını ertelemiştir.
Siyaseti cepheleştirmiştir.
Siyaseti kutuplaştırmıştır.
Askeri müdahaleler, toplumun farklı kesimlerini birbirleriyle karşı karşıya getirmiştir.
Askeri müdahaleler, her seferinde laiklik derken, din ve dindarlık derken, türban derken sergiledikleri tavırlarla, koydukları yasaklarla toplumun değişik kesimlerinin diyalog yollarına taş koymuştur.
Askeri müdahaleler, toplumun değişik kesimlerinde devlete dönük yabancılaşma, hatta düşmanlaşma tohumları ekmiştir.
Uzlaşma değil, çatışma kültürünün tohumlarını atmıştır askeri müdahaleler.
Bunun içindir ki:
Askerin gece yarısı muhtırasına tek kelimeyle hayır diyorum.
63 yaşımdayım.
1960’taki 27 Mayıs’tan başlayarak çok askeri müdahale gördüm. Bazılarının içinde oldum. Bazılarını ‘devrim adına’ destekledim.
Sonra yanıldığımı anladım.
Yazdığım kitaplarla, yazdığım makalelerle, verdiğim konferanslarla askeri müdahalelerin bu ülkeye herhangi bir yararı olmadığını dilim döndüğü kadar bunca yıl anlatmaya çalıştım.
Demokrasi olsun, hukuk devleti olsun, insan hakları olsun, laiklik olsun, bütün bu alanlarda askeri müdahalelerin işleri daha da karıştırdığına inandım.
Yıllar bu gerçeği bana öğretti.
Askeri müdahalelerin bu ülkede yaşattığı acıyı, kan ve gözyaşını çok iyi biliyorum.
Şu gerçeği de öğrendim:
Askeri müdahaleyle ne demokrasi yapılır, ne cumhuriyet korunur, ne de laiklik.
Hiçbiri olmaz.
Cumhuriyet de, laiklik de en iyi demokrasiyle korunur.
Askeri müdahaleyle değil.
İşte bunun içindir ki, askerin gece yarısı muhtırasına tek kelimeyle hayır diyorum.
Çünkü, her askeri müdahaleyle birlikte gelen yasak ve kısıtlamalar, bu ülkede siyasetin olgunlaşmasını geciktirmiştir.
Neden?
Askeri müdahaleleri yapanlar, demokrasinin düşe kalka öğrenildiğini, demokrasi kurallarının oyun içinde kavrandığını, bu nedenle de zaman ve sabır gerektirdiğini bir türlü anlamadılar.
Ne yazık ki öyle.
Demokrasinin bir süreç olduğu gerçeğini hiç anlamadıkları için de, her seferinde oyuna paydos diyerek, mıntıka temizliği yaparak, yasaklar koyarak, hapishaneleri doldurarak, darağaçları kurarak, sivil siyasetin oyun alanını daraltarak sonuç alacaklarını sandılar.
Ama istedikleri olmadı.
Yaşananlardan ders çıkarmadıkları için olmadı.
Kendi ezberlerine bağlı kaldıkları için olmadı.
Farklı seslere kulak tıkadıkları için olmadı.
İşte bunun içindir ki, askerin gece yarısı muhtırasına tek kelimeyle hayır diyorum.
Askeri müdahaleler...
Yarı darbeler...
Tam darbeler...
Yineliyorum, bütün bunların Türkiye’ye bugüne kadar herhangi bir yarar sağladığına, bundan sonra da sağlayacağına inanmıyorum.
Çare demokrasidir.
Çare seçim sandığıdır.
Çare halkın oyudur.
Hesaplaşmayı seçim sandığında halkın oyuyla yapmaktır çare...
İşte bunun içindir ki:
Askerin gece yarısı muhtırasına tek kelimeyle hayır!
Son söz:
Hükümetin muhtıraya karşı almış olduğu tavır doğrudur, demokrasiye uygundur. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adaylığından çekilmeme kararı da yerindedir.
Milliyet, 29.4.2007
|