Bakın, bir anda saatlerimizi 27 yıl geriye aldık, yeniden darbeyi konuşur olduk. Hükümet de askerin çıkışına ‘yumuşak’ denemeyecek bir cevap verdi. Yani gerginlik had safhada.
Şimdi önce Genelkurmay, sonra da hükümet tarafından bir anlamda baskı altına alınan Anayasa Mahkemesi çok ama çok ağır bir görevle karşı karşıya. Eğer mahkeme Cumhurbaşkanlığı seçimini iptal edecek olursa, gidilecek seçim bir nevi Çankaya referandumu şeklinde gerçekleşecektir ister istemez. Yok mahkeme seçim sürecini devam ettirmeye karar verirse bu kez Abdullah Gül’ün 9 Mayıs Çarşamba günü yapılacak üçüncü tur oylamada cumhurbaşkanı olarak seçilecek, yani bir nevi ‘Reste rest’ denmiş olacak.
Anayasa Mahkemesi ne karar verecek olursa olsun, tercihen bu karardan önce hükümetin erken seçime gidileceğini açıklaması şu anda en uygun çözüm gibi gözüküyor.
Demokrasiler, hele hele ciddi ekonomik sıkıntılarını hızlı bir ekonomik büyümeyle aşmaya çalışan bizimki gibi demokrasiler, askeri darbe tehdidi altında yaşayamazlar.
Türkiye’nin karşı karşıya olduğu bütün sorunların çözüm yeri sandıktır. Herkes bu basit gerçeği kabul etmeli ve sandığın iradesine saygı duymalıdır.
Hükümet, acilen muhalefet partilerini de göreve çağırarak başta seçim barajını yüzde 5-7 aralığına çekmek olmak üzere bir dizi demokratik reformu gerçekleştirmeli ve seçime öyle gtmelidir.
Bizi biraz olsun rahatlatacak tek yol seçime gitmektir ama adil ve demokratik bir seçime...
Radikal, 29.4.2007
|