Yeni Şafak okuyucuları Alper Görmüş’ü iyi tanıyorlar. Uzunca bir süre bu gazetede Kürşat Bumin ile birlikte Medya Kronik’i hazırladılar. Çevremden edindiğim kanaate göre epeyce de ilgi gördüler.
Sadece Yeni Şafak okuyucularından değil, daha geniş bir kitleden, özellikle de medya sektörü çalışanlarından... Gazetenin internet sitesi Medya Kronik okuyucuları tarafından sıkça ziyaret ediliyordu. Medya Kronik’in evveliyatı da zaten bir internet sitesine dayanıyordu. Benim bir parçası olmaktan onur duyduğum, faaliyetlerini sürdürdüğü zaman boyunca keyifle katkıda bulunduğum, yetkin, işini mükemmel yapan bir web sitesiydi. Sitenin faaliyetini durdurması, bu sitenin içeriğini hazırlayanların iradesi dışında olmuş, birileri bir şeylerden rahatsız olmuştu. Alper Görmüş ve Kürşat Bumin aynı sorumluluk anlayışı ve aynı dikkatle Yeni Şafak’ta da gazetecilere gazeteci olduklarını, olmaları gerektiğini hatırlatmaya devam ettiler. Daha sonra Alper Görmüş, yeniden yayınlanmaya başlayacak olan Nokta’nın başına geçmek üzere Yeni Şafak’tan ayrıldı. Yeni Şafak okuyucularının bu ayrılığa üzüldüğünü sanıyorum, en azından ben bunun örneklerini biliyorum. Ancak kısa zamanda Nokta’nın ortaya koyduğu habercilik performansının ve ilkeli, güvenilir yayıncılık anlayışının ülkemiz için bir kazanç olduğu, olacağı ortaya çıktı. 25 sayı boyunca ülke gündemine tartışılması elzem olan pek çok konu başlığı armağan etti. Ve malesef, 26. sayıyı çıkaramadan kepenklerini kapatmak zorunda kaldı. 25. sayının kapağında “Sözde Değil Özde Demokrasiye Kadar Aynen Devam” ifadesi vardı. Sözde demokrasi, yıldırma taktiklerinden sonuç alamayacağını anlayınca maçı tatil etti, özde gazetecileri saha dışına çıkardı.
Yaşanan sıra dışı bir olay değildi. Türkiye için böyle şeyler sıradandı. Gazeteci kalmak, ilkeli kalmak, sorumlu davranmak bizim ülkemizde her zaman zor olmuştu, şimdi de değişen bir şey yoktu. Hatta sahne artık neredeyse tamamen bukalemunlara, kılıktan kılığa girebilen, sufle alma yeteneği olan ya da el çabukluğu marifetiyle gündemi daima suyun sabunun bulunmadığı mecralarda tutabilen zamane bezirgânlarına kalmıştı. Gerçek buydu ve Noktanın “noktalanması” bu yüz kızartıcı ayıbı bir kere daha yüzümüze vurdu.
Alper Görmüş ve arkadaşlarının Nokta’yı 25 sayı boyunca yüz akıyla, sorumluluk duygusuyla, artık çok fazla rastlanmayan gazeteci yüreğiyle, bu ülkenin bir ferdi olmanın bilinciyle ve elbette Türkiye sevgisiyle çıkardıklarına ben kefilim. Onlar görevlerini yaptılar. Ellerindeki medya organlarını bırakın 25 sayıyı, 25 yıllık bütün sayıları boyunca gazetecilik ahlakından ısrarla uzak tutan medyacı esnafı da inanın bir şekilde kendi görevlerini yapıyorlar. Yazık ki onlar çoğunluktalar ve Türkiye’yi çürütüyorlar.
Bu ülkede yaşayan insanların, Türkiye’nin yaşanabilecek bir ülke olması için çabalayan insanlara ne zaman destek olacağını, bu toplumun ne zaman gerçeğin arkasında dimdik duracağını merak ediyorum. Koskoca bir sessiz çoğunluk, daha ne kadar zaman gerçeğe sırtını dönüp, bu uzatmalı şizofreninin elinde rehin kalacak?
Yeni Şafak, 26.4.2007
|