Olayın Trabzon’daki Rahip Santoro ve İstanbul’daki Hrant Dink cinayetlerinden sonra işlenmesinin dikkat çekici olduğu, böylece dünyaya “Müslüman Türkiye’de Hıristiyanlar katlediliyor” mesajı verilmek istendiği belirtilirken, cinayetlerin İslâm inanç ve prensipleriyle uzaktan yakından en küçük bir ilgisi bulunmadığı, İslâm toplumlarında da gerek tarihte, gerekse günümüzde bu tür cinayetlere cevaz verecek bir anlayışın kesinlikle mevcut olmadığı vurgulanıyor.
Malatya’da bir yayınevinde biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazı kesilerek öldürülmesi, sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşları tarafından kınandı.
Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası (Diyanet-Sen) Genel Başkanı Ahmet Yıldız, yaptığı açıklamada, Trabzon’da Rahip Santoro ve İstanbul’da Hrant Dink cinayetlerinin ardından Türkiye’nin Malatya’da yaşanan vahşet olayıyla sarsıldığını belirterek, “Malatya’da İncil dağıtan yayın evi çalışanlarının misyonerlik yaptıkları gerekçesi ile vahşici boğazlarından kesilerek öldürülmelerini büyük bir üzüntüyle öğrendik. Vahşice işlenen bu cinayetleri nefretle kınıyoruz” dedi.
Son dönemlerde Türkiye’yi karıştırmaya çalışan bir takım güçler bu son olayda da yine kendilerini gösterdiklerini kaydeden Yıldız şöyle devam etti:
“Bu tür provokasyonlar dinî ve millî bir takım duyguların ‘din elden gidiyor, ülke bölünüyor, kurtuluş savaşı günlerinden daha beter günler yaşıyoruz’ gibi söylemlerle tetiklenmeye ve ülkemiz kaos ortamına çekilmeye çalışılıyor. Vatandaşlarımızdan bu tür oyunlara gelmemelerini ve sağduyulu davranmalarını bekliyoruz”
Mazlum-Der'den yapılan açıklamada ise, saldırının yaşama hakkına yapılmış bir saldırı olarak görüldüğü belirtilerek, olay şiddetle kınandı. Bu şahısların, muhtemelen misyonerlik vasıflarından dolayı saldırıya uğramış olmalarının yaşama hakkının yanısıra din ve vicdan özgürlüğüne ve ifade özgürlüğüne de yapılmış bir saldırı olarak görüldüğü belirtilen açıklamada, ülkemizde tarih boyunca çeşitli din mensupları barış içinde bir arada yaşadığına dikkat çekildi. Açılamada, “Bu barışı bozmak isteyen güçler provakatif eylemler peşindedir” denildi
Türk-İş Yönetim Kurulundan yapılan yazılı açıklamada da, cinayetlerin, hoşgörü ve inançlara saygı duyulan Anadolu hümanizması ve İslam kültürü ile bağdaşmadığı belirtildi. Açıklamada, "Ne adına ve hangi gerekçelerle yapılmış olursa olsun, bu cinayetler insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur" denildi.
Özgür-Der’den yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi: “Malatya’da misyonerlik çalışmaları yürüten bir yayınevinin basılıp üç çalışanının öldürülmesi yükseltilmeye çalışılan milliyetçi duyarlılığın kan dökücü niteliğini ortaya koyan yeni bir vahşet olmuştur. Bu cinayetler Türkiye’nin giderek bir şiddet toplumuna dönüştüğü görüntüsünü doğrulamaktadır. Resmi ideolojinin muhaliflerine karşı her türlü baskıyı, şiddeti mübah gören yaklaşımı ve geniş bir zeminde yaygınlaştırdığı şiddet söylemi, ‘ülke elden gidiyor, vatan bölünüyor, satılıyor’ söylemleri üzerinden topluma korkular salmakta ve ‘sorumluluk’ sahibi vatandaşları harekete geçmeye teşvik etmektedir.”
Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi iise yaptığı yazılı açıklamada, ‘’Malatya’daki vahşet, ifade özgürlüğüne indirilmiş bir darbedir. Hiçbir gerekçe böylesine feci bir olayı mazur gösteremez” dedi.
|