Atatürk “Köylü milletin efendisidir..” dedi demesine de..
O zaman köylülerin, sefaretlerin bulunduğu Çankaya Bulvarı’ndan gelip gidişi ne diye yasaklandı, bunu da anlatmak lazım..
Şöyle izah edeyim..
Atamız bu lafı durduk yerde, kendi arkadaşlarına söylemedi.. Bir yerde ediverdi..
Sonra “vecize” niyetine her yere yazıldı.. Köylüde okuma yazma yoktu o zamanlar.. Ancak şehirlilerin hepsi okudu..
Yabancı elçiliklerin mensupları da..
Şimdi sen, poturunda kırk yama olan bir köylüyü elindeki çomakla eşeğinin gerisini dürte dürte Çankaya Bulvarı’na nasıl salarsın?
Sefaretlerin elçisi, müsteşarı, askeri ataşesi o köylünün perişan halini görünce “Bu muymuş Türklerin efendisi..” diye birbirine sormaz mı?
Memleketindeki büyüklerine “Bunların hali perişan.. Efendi dediklerinin üstü başı artık yama tutmuyor..” raporunu vermez mi?
İşte Atatürkümüz’ün bürokratları bunu gördü..
Kendi aralarında “Aman! Milletin efendisi olduğu bu poturu yamalıların kulağına gitmesin.. Yoksa zaptedemeyiz..” deyip, kavilleştiler..
Hakikaten de işlerini iyi yaptılar..
Köylü, memleketin efendisi olduğunu çok partili hayata geçinceye kadar duymadı..
Vatan, 21.3.2007
|