7 inci Cumhurbaşkanı Kemam Evren’in, SABAH’ta başlayan ve ardından diğer gazetelerde devam eden, artçı deprem niteliğindeki sözleri çoğumuzu şaşırttı.
Evren paşayı hepimiz tanırız.
12 eylül darbesinin gerekçeleri içinde “Kürt sorununun giderek yaygınlaşması” da vardı. Biliyorum, zira Evren paşa bana, 12 Eylül kitabını yazarken anlatmıştı. Kürt konusunda son derece duyarlıydı. Kürt kelimesinin yazılmasını dahi istemezdi.
Evren paşa döneminde Diyarbakır hapishanesindeki uygulamaları da hepimiz biliyoruz. Öcalan bana, Diyarbakır hapishanesi sayesinde PKK’nın beklemedikleri sayıda katılımla karşılaştığını anlatmıştı. Diyarbakır hapishanesi, 12 eylül döneminde öylesine katı kurallarla yönetilmiş ve özellikle Kürtçülük nedeniyle tutuklananlara öylesine sert muamele yapılmıştı ki, yıllarca dillerden düşmemişti.
Evren paşa, sonradan Cumhurbaşkanı olduktan sonra da, Kürt sorunundaki aynı tutumunu sürdürdü.
Peki şimdi ne oldu da değişti ?
Benim çok dikkatimi çekmiştir. Askerlerimizin önemli bir bölümü, özellikle üniformayı taşıdıkları zaman başka, emekli olduktan sonra ise başka tutum alırlar. Bazılarının görüşleri hiç değişmez, ancak genelde hepsi bir dönüşüm yaşarlar. Acaba sivil elbiseler giymek ve sivillerle daha fazla temas etmekten dolayı mı, bilemiyorum.. Ancak, hemen hepsinde belirli bir değişim oluyor.
7 inci Cumhurbaşkanımızın son açıklamalarını hafife almıyorum. Aksine, çok önemsiyorum. Bu sözlerin , 90 yaşına merdiven dayamış bir şahsiyetin kafasına göre ortaya attığı yolundaki yorumları da kabul etmiyorum.
Sayın Evren’in ileri sürdüğü görüşlerin bazılarını, özellikle de Türkiye’nin eyaletlere ayrılması ve Kürtlere de bir eyaletin bırakılması ile ilgili görüşlerine katılmıyorum. Ancak bunların Türkiye’de artık tartışılması gerektiğine inanıyorum. Hem de korkmadan konuşabilmeliyiz.
Şimdiye kadar bir bölümümüz karnımızdan konuştuk. Zaman zaman gereksiz milliyetçilik gösterisine girdik. Oysa, iyi ve kötü yanlarıyla tartışılabilse, resmi ideolojinin dışına çıkan her tartışmaya ceza vermesek, toplum ne iyi neyin kötü olduğunu daha iyi anlayacaktır. Asıl, tartışılandan değil, tartışılmayanlardan korkmamız gerekir.
Posta, 3.3.2007
|