Bir ülkenin ilerleyebilmesi, geçmişteki değerlerini gelecekte de yaşatabilmesi, milli onuru ile ayakta durabilmesi biraz da yetişmiş, iyi eğitilmiş kadroların var olmasına bağlı. Türkiye bunun acısını geçmişte çok yaşadı.
Çanakkale Savaşı’nda binlerce iyi yetişmiş nitelikli insan gücümüz kıyıma uğramıştı. Bir başka ifadeyle Çanakkale, ülkenin okumuş, iyi yetişmiş kadrolarını şehit verdiği bir savaş olmuştu. Özellikle Sultan Abdülhamit döneminde başlatılan okullaşma kampanyalarıyla yetişen subay, mühendis, doktor, öğretmen gibi meslekleri olan gençlerin büyük bir bölümünü bu savaşta kaybettik. Ardından Kurtuluş Savaşı’nda verilen kayıpların oluşturduğu zafiyeti kapatabilmek Türkiye’nin on yıllarını aldı.
Bugün Irak da benzer bir tehlike ile karşı karşıya. Bütün dünyanın gözü önünde bir soykırımın yaşandığı Irak’ta her gün yüzlerce sivil ve masum insan bu ülkede yaşamanın bedelini canıyla ödüyor. Yüz binlerce kişi başkasının savaşının kurbanı oldu. Çocuk, yaşlı, genç, iyi eğitim almış fark etmeden ölüyorlar. Çağdaş dünya bunun hesabını verme konusunda hiç de oralı olmuyor. Bu dünyada yaşayan milyonlarca kişi tarafından milyonlarca defa sorulmuş şu soruya hâlâ cevap arıyorum: ‘’Irak’ta yüz binlerce insan niye öldü ve hâlâ niye ölüyor?’’
Bütün bunları düşünürken Zaman Gazetesi’nden Salih Boztaş bambaşka bir konuya dikkatlerimizi çekti. Irak’ta tam 205 öğretim üyesi faili meçhul suikastlar sonucu öldürülmüştü. Bunun anlamı şu: Toplumun en aklı başında olan, onlara önderlik yapacak isimler tek tek tespit edilip öldürülmüştü. Yani toplumun aklı öldürülüyordu. En son Kerkük Hukuk Fakültesi’nin Türkmen bir öğretim üyesi öldürüldü. Katledilenlerin çoğunluğu Sünni. Aralarında rektör, dekan ve bölüm başkanlarının da olduğu öğretim üyeleri mevcut Irak yönetiminin lakayt kalması nedeniyle UNESCO’ya başvurarak yardım istiyor. Salih Boztaş’ın 24 Şubat tarihli Zaman gazetesinde çıkan haberinde ayrıca şunlar yazıyordu: ‘’Bir araya gelerek haklarını korumak isteyen öğretim üyeleri, Iraklı Akademisyenler Birliği’ni kurdu. Ancak birliğin kurucularından Assam Kazır Er Ravi, 2006 yılının Ekim ayında üniversiteye giderken yolda durdurularak öldürüldü.’’
Suikasta uğrayanlar sadece akademisyenler değil. Doktor, subay ve pilotlar gibi değişik mesleklerden iyi yetişmiş insanlar da suikastla öldürülüyor. Irak-İran Savaşı’na katılan pilotlardan kaçmayı başaramayanların tamamı öldürülmüş. İnfazlar herkesin gözü önünde yapılıyor. Bazen de öldürdükten sonra semte gelerek caddenin ortasına cesedi bırakıyorlar. Doktorlara dönük de ilginç bir baskı var. Doktorlardan Kuzey Irak’a gidenler kurtuluyor. Gerisi aynen akademisyenlerde olduğu gibi bazen sokakta kimi zaman da hastasını muayene ederken öldürülüyor. Kuzey’deki Kürt bölgesinde ise doktorlar için rahat bir çalışma ortamı ve iyi bir maaş sunuluyor.
Irak’ta bu kirli savaşın ne zaman biteceği hâlâ belirsiz. Hâlâ milyonlarca insan, sebepsiz bu savaşın tehdidi altında. Nerede ne zaman patlayacağı belli olmayan bombaların, nereden geleceği asla kestirilemeyen kurşunların hedefi halinde. Ancak daha da tehlikelisi toplumun önderleri, entelektüellerinin öldürülmesi. Bu nedenle orada yaşayanların geleceği ciddi bir şekilde tehdit altında.
Bilmem tehlikenin farkında mısınız?
Zaman, 3.3.2007
|