Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan raporda, “YÖK’ün bir organ olarak varlığı korunmakla birlikte, görev ve yetkilerinde bugüne göre önemli bir sınırlama yapılması yararlı olacaktır” denildi.
YÖK’ün ‘’Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi’’ başlıklı raporu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e sunuldu. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç başkanlığında oluşturulan Strateji Komisyonunca hazırlanan rapor, kitap haline getirildi. Raporda şu öneriler yar aldı:
“İlk belirtilmesi gereken nokta Türkiye’nin yükseköğretime ayırdığı kaynakların azlığıdır. Eğer arzı artırıp, kaliteyi yükselterek, çağdaş bir iddia taşınmak isteniyorsa finansman modelinde önemli değişiklikler yapmak gerekecektir. Türban diye adlandırılan bu örtünme biçiminin, kamusal alanda yasaklanması, önce ulusal yargı organlarımızın, ardından da uluslar arası mahkemelerin bağlayıcı kararlarına dayanmaktadır. Bir hukuk devletinde, kurallara ve mahkeme kararlarına uymak bir yurttaşlık görevi olduğu gibi, aksi yöndeki tutum ve davranışlar karşısında uygulanacak yaptırımlara katlanma sorumluluğu da vardır. Bu açıklamalar dikkate alınmadan YÖK’ü ve üniversiteleri sürekli olarak töhmet altında bırakmak isabetli olmamaktadır. Hiçbir ayrım yapmadan, bütün lise mezunlarına üniversiteye girişte tek bir katsayı uygulaması yapmak, koşulları eşit olmayan bir yarışma yaptırmakla eş anlamlıdır. Uygulanmakta olan öğrenci seçme sınavının, kendini ifade etmede zorlanan, sorun çözme becerisi yeterince gelişmemiş, sosyal etkinlik deneyimi olmayan, toplumdan kopuk, ortaöğretimin temel amaçları ile yoğrulmamış bir lise mezunu profilinin yetişmesine yol açmaktadır. Ortaöğretimi bitirme sınavları yeniden konulmalıdır. Mesleki eğitim özendirici hale getirilmelidir. Yükseköğretime seçme ve yerleştirme sistemi yeniden düzenlenmelidir. İmam hatip liselerinin sayıları, bu okulları, liselere alternatif konumdan çıkaracak biçimde sadece ‘din görevlisi yetiştirmekle sınırlı’ meslek okulu olarak programları yeniden düzenlenmelidir. YÖK’ün bir organ olarak varlığı korunmakla birlikte, görev ve yetkilerinde bugüne göre önemli bir sınırlama yapılması yararlı olacaktır. Sık aralıklarla çıkarılan öğrenci aflarının akademik yaşama kabul edilemez bir siyasal müdahale biçimi olduğu dikkate alınmalıdır.”
|