Hükümetin TCK’nın 301. maddesi ile ilgili çalışma yapmalarını istediği sendika ve meslek örgütlerinin teklifi, maddenin daha da ağırlaştırıldığı eleştirileri ile kabul görmezken insan hakları örgütleri 301’in tamamen kaldırılmasını istediler. İnsan hakları örgütleri, maddede yer alan “aşağılama” kavramının yerine “tahkir ve tezyif” kavramlarının teklif edilmesinin oyalamadan başka bir anlam ifade etmediği, maddenin değişmeyle “iflâh olamayacağı” görüşünde.
İnsan Hakları Ortak Platformu tarafından sürdürülmekte olan, “Yasaksız, korkusuz, tehditsiz konuşmak istiyorum!” kampanyası çerçevesinde başlatılan TCK 301. maddesinin tümüyle kaldırılmasını isteyen STK’lar, maddede yer alan “aşağılama” kavramının yerine “tahkir ve tezyif” kavramlarının önerilmesinin oyalamadan başka bir anlam ifade etmediği, maddenin değişmeyle “iflâh olamayacağı” görüşünde.
Maddenin kaldırılması ile ilgili toplanan imzaları TBMM Başkanı Bülent Arınç’a vermek üzere TBMM Çankaya Kapısı önünde bir araya gelen STK temsilcileri 301’in demokrasinin önünde engel olduğunu açıkladı.
İHOP Dönem Başkanı Ümit Fırat tarafından yapılan açıklamada, 301. maddenin içeriği itibariyle devleti ve kurumlarını yurttaşlarına karşı tabulaştırarak koruyan çağdışı bir düzenleme olduğu ifade edilerek, “Demokrasi önce kamu kurumları da dahil olmak üzere hiçbir kurum, kavram ve ideolojinin tabulaştırılmadığı bir yaşam biçimidir. Bu tabulaştırma toplumun bütününü ilgilendiren konuların özgürce tartışılamadığı bir ortam yaratmaktadır. Böyle bir ortamda toplumsal barış zedelenmekte, düşünce farklılıkları kolaylıkla düşmanlığa dönüştürülmekte ve şiddeti körüklemektedir” görüşlerine yer verildi. 301. maddenin uygulanmasının insan hakları ihlâli olduğuna dikkat çeken Fırat, yasalardaki suç tanımlarının açık ve net bir şekilde yapılmadığını söyledi. Fırat, “Onur ve haysiyet kırıcı fiiller ancak toplum içinde kin, nefret, ayrımcılık ve ırkçılık yaratıyorsa cezaî bir yaptırıma konu olmalıdır. Sadece aşağılamayı suç haline getiren düzenlemeler özgürlüklerin haklı bir sınırlandırma nedeni değildir. Suçlar açık ve net bir şekilde tanımlanmalıdır. 301. madde ile ilgili davalarda fiilin suç olup olmadığı savcıların ya da yargıçların yorumuna bağlı bırakılmıştır. Bu bireylerin özgürlüklerini tehdit etmekte, keyfilik öne çıkmaktadır” dedi.
Benzer maddelerin Avrupa’da da olduğu şeklindeki görüşleri de eleştiren Fırat, “Demokratik ülkelerde yazar ve gazeteciler benzeri düzenlemelerle yargılanmamaktadır. Yazarlara ve gazetecilere yönelik olarak Fransa’da aşağılama suçları 1969 yılından beri yargı organları tarafından kullanılmamaktadır. Avusturya, Danimarka, Almanya, Hollanda, Norveç, Portekiz ve İtalya’da da durum farklı değildir. İsveç ise bu filleri 30 yıl önce yasalardan da çıkarmıştır. 301. madde basın özgürlüğünün tam olarak kullanılmasının önünde önemli bir engeldir” biçiminde konuştu.
|