Her şeyi anlıyorum da, inanan insanların ırkçılığını anlamıyorum. Çünkü günümüzdeki bütün ırkçılıklarda, toplumsal farklılıkları yerine şu ya da bu toplumun “derin üstünlüğü”nü vehmeden ideolojilerde o lanetli şeytanî kibri görüyorum.
İnananı inanmayanı şeytandan söz eder. Gündelik hayatın diline, düşüncesine, hissiyatına dikkatle baktığınızda göreceksiniz ki yerli yersiz “Tanrı’ya inanmıyorum” diyenler; hiçbir kutsal geleneğe aldırmayanlar bile şeytanın varlığına inanır gibi, her delikten bir “şeytanlık” çıkacakmış gibi yaşar.
“Şeytana uyduk bir kere” deyip her yanlıştan paçasını sıyırmaya çalışanların sayısı az mıdır?
Ama oturup açık açık “Yahu nedir, neyin nesidir, nereden çıkmıştır bu şeytan?” diye sormaz.
Onu kötülüğün kaynağı olarak simgeleştiren şey nedir? İnançlılar arasında bile bunu merak eden pek yoktur.
“İnler cinlerle” uğraşan çoktur mesela; iç gıdıklayıcı, kışkırtıcı, esrarlı bir yanı vardır çünkü.
Ama şeytana, şeytanlığa gelince...
Orada durulur işte! Ya susulur ya da üstünkörü laflarla, bir iki malumat kırıntısıyla geçiştiriliverir.(...)
***
Ama gelin, şurada merakımızı zorlayalım!
Bugün şu köşecikte şeytanın kimliğini, neden şeytan olduğunu, şeytanlığın neden lanetlendiğini sorgulayalım.
Hani aklımız, görgümüz, gündelik hayatımıza göre kendi halinde iyi insanlarız ya...
Hani dünya da iyi olsun istiyoruz ya...
O halde binlerce yıllık insanlık geleneğinin ve kutsal kaynakların “kötülüğün ağa babası”nı nasıl tarif ettiği öğrensek iyi olmaz mı?
Bu bilgi ve tartışma zihnimizi biraz olsun açmaz mı, bize ışık tutmaz mı?
***
Bilmem, Kur’ân’da şeytanın Allah’a isyanının nasıl dile getirildiği hiç dikkatinizi çekmiş midir?
Bilmem, şeytanın Adem’e neden saygı duymadığını; buna nasıl, niçin karşı çıktığını uzun uzadıya düşündünüz mü hiç?
Bence bu hikâyede anlamı çok büyük işaretler ve zihni açık olanın asla görmezden gelemeyeceği kesin bir “temel lanet” tarifi vardır.
“Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere ‘Âdem’e secde edin’ dedik. Onlar da secde ettiler. Ama İblis etmedi, secde edenlerden olmadı o.
Allah buyurdu: Sana emrettiğimde secde etmeni engelleyen neydi? İblis dedi: Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın.” (Araf Sûresi, 11-12)
***
Şeytanı yoldan ayıran, onu kâfir kılan düşünce ve söz budur: “Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan.”
O yüzden ‘insan’ın önünde saygıyla eğilmemiştir.
Bu sözde bir inkâr var mıdır? Hayır.
Gerçekten de biri ateşten, öteki çamurdan yaratılmıştır.
Peki yanlış nerededir?
Yanlış ÜSTÜNLÜK kuruntusu ve bundan çıkan KİBİR duygusunda.
“Ateşten yaratılan çamurdan yaratılana, melek olan insan olana üstündür” türünde bir kuruntu, hatta inanç ve buna dayalı kibir, şeytan’ın lanetlenmesine yol açmıştır. “Büyüklük tasladın. Çık git aradan, sen alçaklardansın:” (Araf, 13)
Demek ki bütün kötülüklerin, ayartıcılıkların, vesveselerin, inkârcılıkların (şeytanlıkların) kaynağı da aslında bu kibirden başka bir şey değil.
***
Bu konu nereden çıktı şimdi?
Anlatayım.
Her şeyi anlıyorum da, inanan insanların ırkçılığını anlamıyorum.
Çünkü günümüzdeki bütün ırkçılıklarda, toplumsal farklılıkları yerine şu ya da bu toplumun “derin üstünlüğü”nü vehmeden ideolojilerde o lanetli şeytanî kibri görüyorum.
Adil, güzel, iyi olmak; erdem ve değerlerle bezenmiş olmak yerine üstün olmayı istemek, farklar üzerinde gereğinde fazla durup bunu kibir kıstası yapmak...
Bu Şeytan’ın işi değil mi?
Vatan, 26 Ocak 2006
|