Devlet iç işleyişinin taşıyıcısı olan bir örgütten gelen eleştirel görüşler ve öneriler hafife alınamaz.
Soğuk savaş dönemiyle birlikte istihbarat teşkilatı yaptığı dış görevlerin yanında sosyalist ülkeleri andırır ölçüde, yıllarca, hem iç siyaset açısından önemli bir rol oynamış, hem rejime yönelik temel tehdidi kendi toplumunun içinde aramaya yönelmiştir...
İnsanlar bu çerçevede fişlenmiş, takibata uğramış, memuriyete başlayabilmek için bile MİT’in vereceği güvenlik belgelerine mahkum olmuşlardır...
MİT bir dönem bilgi toplama işlevine kendi kendine fiili olarak operasyon işlevini eklemiş, Hiram Abas gibi birçok mensubu yasa dışı örgütlerle silahlı çatışmalara girip çıkmışlardır. Erenköy Köşkü gibi sorgu evleriyle anılmışlardır.
Dahası özellikle Susurluk Skandalı’ndan bu yana MİT’in kullandığı yöntemler, Abdullah Çatlı’dan Alaaddin Çakıcı’ya uzanan hatta suçlular ve mafya elemanlarıyla kurduğu iddia edilen karmaşık ilişkiler ciddi bir meşruiyet tartışmasına yol açmıştır.
Birkaç gün önce Emre Taner’in açıklamalarıyla gündeme gelen bu örgüt böyle bir geçmiş, yapı ve imaja sahiptir…
Taner’in yaptığı açıklamalar da özellikle bu yüzden önemlidir…
Hikmet-i hükümetin, rejimin, devlet iç işleyişinin taşıyıcısı olan bir örgütten gelen, aslında bu örgüt tarafından bir süredir sistematik olarak tekrarlanan, devlet yapısı ve politikalarına yönelik eleştirel görüşler ve öneriler içerikleri ne olsun hafife alınamazlar.
Zira bu öneriler bu örgütün bugüne kadar izlediği yolun kimi aşamalarına kritik bir bakışı da içermektedir…
Müsteşar, değişime uyum sağlayamayanın oyundan düşeceğini söylüyor… İçe kapalı bir tutumunun Türkiye’yi düze çıkarmayacağını, tersine, çağın gerisine iterek bütünlüğünü tehdit ettiğini ve edeceğini belirtiyor. Sorunları çözmek için sadece güç kullanımının, önemlisi sadece asayiş ve istihbari bilgi kullanımının yetmeyeceği, toplumsal ve siyasi aklın ve bilginin devreye girmesini söylüyor…
Önemlidir…
MİT’in müsteşar ve kadro düzeyindeki sivilleşmesinden sonra yükselen bir çizginin bugün eriştiği noktadır.
Önemlidir…
Toplumsal gruplar gibi kurumsal yapılar da değişimi içlerinden üretirlerse o değişim sağlıklı olur…
Yeni Şafak, 11.1.2007
|