|
|
|
| |
Bush'a ilk fren |
ABD Temsilciler Meclisinin ilk kadın başkanı olan Demokrat Partili milletvekili Nancy Pelosi, Başkan George Bush’un Irak’a ek asker göndermeyi önermesi durumunda, ABD Kongresinden gidecek fonları kesme tehdidinde bulundu.
Diğer Demokrat Partililer ise Pelosi’nin, Bush’un bu hafta açıklaması beklenen yeni planı karşısındaki bu tutumuna temkinli yaklaştı.
CBS televizyonunda “Face the Nation” programına katılan Pelosi, Demokrat Parti’nin, Irak’ta bulunan Amerikan askerlerine sağlanan fonları kesmeye kalkışmayacağını, ancak Başkan Bush’un, ek asker gönderilmesi için gerekecek fonların Kongre’den geçmesini beklememesi gerektiğini söyledi.
ABD’de 7 Kasım 2006’da düzenlenen Kongre seçimlerini kazanarak, Demokrat Parti’nin her iki kanatta da çoğunluğu elde ettiği yeni kongre dönemiyle bu ay göreve başlayan Pelosi, gücünü sergilemeye başladı.
“ABD’nin en güçlü kadını” olduğu söylenen Pelosi’nin, Irak’a ek asker için gereken fonların sağlanmayacağı yönündeki tehdidi, Amerikan basınında, Başkan Bush’un muhtemelen 10 Ocak Çarşamba günü açıklayacağı yeni Irak planında Bağdat’a 20 bin ek Amerikan askeri gönderilmesini isteyeceğine ilişkin haberler yer almasının ardından geldi. Ancak ABD Temsilciler Meclisinde Demokrat Parti içinde Pelosi’nin hemen ardından gelen lider olan Steny Hoyer, Fox televizyonuna yaptığı açıklamada, ek asker için fonları kesme görüşünü benimsemediğini söyledi.
Demokrat Partili Senato Dış İlişkiler Komitesinin Başkanı Joe Biden da NBC televizyonundaki konuşmasında, Kongre üyelerinin Bush’a, Irak savaşını açma yetkisi için onay verdiğini, ancak Bush’un askerî stratejisinin nasıl olacağını tahmin edecek güçlerinin bulunmadığını kaydetti.
Senatodaki en kıdemli Cumhuriyetçi Partili Mitch McConnell ise Fox televizyonundaki konuşmasında, Bush’un Irak’taki taktiklerinin, Kongre tarafından en küçük ayrıntısına kadar kontrol edilmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Cumhuriyetçi Partili Bush’un yönetimindeki Beyaz Saray’ın, ABD Kongresinde çoğunluğu ele geçiren Demokrat Partililer ile her türlü politik kararda sıkı bir çatışma içine girmesi bekleniyor.
Bu amaçla Bush, Texas’tan tanıdığı ve daha önce ABD Federal Yüksek Mahkemesinin üyeliğine aday gösterdiği baş hukuk danışmanı ve yakın dostu Harriet Myers’ı görevden aldı. Amerikan basınına göre Bush, “sokak savaşçısı” olarak nitelenen daha saldırgan bir hukuk ekibi kurarak, kongredeki Demokrat Parti’nin gücünü kırmaya çalışacak ve kendi politikalarını izlemeye gayret gösterecek.
ABD yasalarına göre sadece iki dönem başkanlık yapmak mümkün olduğu için Bush Beyaz Saray’ı 2008’de bırakmak durumunda kalacak. Ancak 2008’e kadar Amerikan siyasetinin, Beyaz Saray ile Demokrat Parti ağırlıklı Kongre arasındaki çekişmeye sahne olması bekleniyor.
|
|
/ WASHINGTON
09.01.2007
|
|
| |
Fetih-HAMAS çatışması Batı Şeria’ya sıçradı |
Filistin’de El Fetih ile Hamas yanlıları arasında Gazze Şeridi’nde sınırlı kalan şiddet olayları Batı Şeria’ya yayılmaya başladı. Adlarının açıklanmasını istemeyen Filistinli güvenlik kaynakları, El Fetih yanlılarının dün gece yarısından sonra Batı Şeria’nın Ramallah şehrinde Hamas yanlılarına ait dükkânları ateşe verdiklerini söyledi.
Şehir merkezindeki bu dükkânlar arasında, büyük bir giysi mağazasıyla bir döviz bürosunun bulunduğu belirtildi.
Ramallah yakınlarındaki El Bireh kasabasında da Hamas yanlısı bir belediye başkanının evine ateş açıldığı bildirildi.
Bu arada, silâhlı El Fetih üyelerinin, iki gün önce kaçırılan Nablus belediye başkan yardımcısı Mehdi El Hamali’yi serbest bıraktıkları kaydedildi.
Bu arada, Batı Şeria’nın Ramallah şehrinde silahlı kişiler bağımsız milletvekili ve eski Maliye Bakanı Salem Fayyed’in otomobiline ateş açtı. Uluslararası Para Fonu’nun eski üst düzey yetkililerinden olan Fayed’in, çalışma ofisinin önündeki otomobiline ateş açıldığı sırada araçta bulunmadığı belirtildi. Saldırının sorumluluğunu üstlenen olmadı. Fayed, Hamas hükümetini sık sık eleştiriyordu.
Öte yandan, İsrail’de aşırı sağcı bir vekil, Batı Şeria’daki Filistinlilerin zor kullanılarak çıkarılması için yeni bir kampanya yürütüyor. Aşırı sağcu Ulusal Parti’den Ariyeh Eldad, amaçları Batı Şeria’daki Filistinlilerin “transfer edilmesi” olan Amihai isimli yeni bir gençlik hareketi kurdu. İsrail otoriteleri ise daha önce bu tür oluşumların illegal olduğunu açıklamıştı.
İsrail otoriteleri, daha önce de Amihai’ye benzeyen Noar Meir isimli bu tür bir aşırı sağcı gençlik hareketinin illegal olduğunu açıklamıştı. Noar Meir hareketine radikal ve şiddet içeren düşünceleri ile bilinen İsrailli haham Meir Kahane öncülük etmiş ve hareket ismini bu hahamdan almıştı.
|
|
/ RAMALLAH
09.01.2007
|
|
| |
Saddam klibine bir kurban daha |
Cezayir’de de bir çocuğun, Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in idamının taklit edildiği bir oyun sırasında arkadaşları tarafından asıldığı bildirildi.
Authantique gazetesindeki haberde, Cezayir’in batısındaki bir köyde, 12 yaşındaki çocuğun Saddam Hüseyin’in 30 Aralıkta idam edilmesinden iki gün sonra arkadaşları tarafından asıldığı belirtildi. Olayı yorumlayan devlet radyosu, “ABD’nin Irak politikası Cezayir’de masum bir can aldı” ifadesini kullandı. Saddam Hüseyin’in asılmasını televizyonlarda izleyen çocuklar arasından ilk ölüm haberi, 1 Ocak 2007’de Pakistan’dan gelmiş, 9 yaşındaki bir çocuğun 10 yaşındaki ablasının yardımıyla kendini tavana astığı ve hayatını kaybettiği belirtilmişti. Bu olayın ardından idama imrenen çocukların kendilerini astığına dair haberler birbirini izlemişti. Hindistan’da da 15 yaşındaki bir kız, Saddam Hüseyin’in idamına tepki olarak kendini asmıştı.
|
|
/ CEZAYİR
09.01.2007
|
|
| |
Kıbrıs’ta gündem Lokmacı köprüsü |
KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Hasan Erçakıca, Lokmacı Barikatındaki üst geçidin kaldırılmasına yönelik fiilî çalışmaların bugün başlayacağını duyurdu. Dışişleri Bakanlığı ise, üst geçidin kaldırılması kararına ilişkin siyasî değerlendirmesini KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'a ilettiğini ve bu konudaki nihaî kararın KKTC makamlarına ait olduğunu bildirdi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ı istifa etme düşüncesine kadar sürüklediği, Türk tarafında asker sivil ilişkilerini gerdiği ifade edilen Lokmacı Barikatı, Kıbrıs’ta son bir aydır gündemi işgal ediyor. Kıbrıs Rum Kesimi, Lokmacı Barikatı’nın geçişlere açılması için Türk tarafındaki yapay köprünün kaldırılma şartını ortaya koymuştu.
Sökülmesiyle ilgili “yeşil ışık” yakılması halinde büyük bir krize dönüşen Lokmacı köprüsü, Lefkoşa’daki okullar bölgesinde kullanılmak amacıyla 3 parça halinde söküleceği öğrenildi. Köprünün çelik saç olan basamakları üzerine dökülen betonun kaldırılmasından sonra 2 ayak ve gövdenin sökülmesi işlemlerine başlanacak. Bu işlemlerin 3 veya 4 gün sürmesi öngörülüyor. Köprünün sökülmesiyle birlikte yolun karşılıklı geçişlere açılması için BM göreve çağırılacak.
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Rum tarafının Lokmacı Barikatı’nın açılmasına engel olarak gösterdiği yapay köprünün kaldırılması talimatını Aralık ayının son haftasında vermişti. Köprünün sökülmesiyle ilgili çalışmalara geçen hafta ara verilmiş Cumhurbaşkanı Talat, konuyla ilgili olarak Türkiye’de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile temaslarda bulunmuştu.
Güney Kıbrıs Rum Kesimi köprünün kaldırılması halinde kapının açılmasına en büyük engel teşkil eden Lefkoşa’nın Güneyindeki duvarı yıkacağı yönünde henüz açıklamada bulunmadı. Rum tarafı bunun aksine kapının açılmasına yönelik öne sürdüğü şartları her fırsatta yinelemeye devam ediyor. Bu arada KKTC’nin iç siyaseti de köprüye kaydı. Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş, konu ile ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada, daha ilk günden Lokmacı köprüsünün kaldırılması kararının kapının açılmasını sağlayamayacağı için siyasi bir geri adım olduğunu söylediklerini belirtti. Rum Kesimi’nde kalan Lefkoşa şehrinin bayan Belediye Başkanı Eleni Mavru ise, Lokmacı kapısının açılmasının, iki taraf arasındaki temasların gelişmesine katkı koyacağını ve köprünün yıkılmasına ilişkin kararın diğer sorunların ele alınması yolunu açtığını söyledi.
|
|
/ LEFKOŞA
09.01.2007
|
|
| |
Din adamları görüşmesi iptal edildi |
KKTC Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer ile Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos arasında dün yapılması planlanan görüşme, Hrisostomos’un açıklamaları sebebiyle iptal edildi.
Varılan mutabakat gereğince iki din adamının yapacağı görüşmenin, gündemsiz, tamamen dinler arası diyaloğu ön plana çıkaran ve iki toplumun barışına katkı koyacak bir içerik taşıması öngörülüyordu. Başpiskopos 2. Hrisostomos, Rum Mahi gazetesine önceki gün yaptığı açıklamada, “yağmalanan mabetlerini ve mezarlıklarını geri isteyeceklerini, bunların bakımlarını üstlenmeyi talep edeceklerini” belirterek, “İnsanlarımız oralardaki mabetlerde vaftiz oldular, oralarda evlendiler. Oralar hayatlarının bir parçasıdır. Bize iade edilmelerini ısrarla talep edeceğiz” ifadelerini kullanmıştı.
|
|
/ LEFKOŞA
09.01.2007
|
|
| |
El Pais: AB’nin Kıbrıs bahanesi utanç verici |
İspanya’da yayımlanan El Pais gazetesi, AB içinde Türkiye’ye Kıbrıs konusunda pusu kurmanın utanç verici bir bahane olduğunu yazdı.Gazete Türkiye konusunda AB’nin çifte standard yaklaşımını eleştirdi.
El Pais,Avrupa’nın Hıristiyan Batı ile İslam dünyası arasında var olan köprülerden birini uçurma tercihi ile karşı karşıya bulunduğunu bildirdi. Gazete konuyla ilgili haberinde şu görüşleri dile getirdi: “10 yıl önce, Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle uzayıp giden müzakereleri darbe aldığında, vicdan muhasebesi yapmak ve devam edip etmemeye karar vermek zorunda kalanlar Türklerdi. Şimdi sıra, Avrupa’da. Avrupalılar, Hıristiyan Batı ile İslam dünyası arasında var olan köprülerden birini havaya uçurmayı tercih edecekler mi? Genel ifadelerle Avrupa, mesafeli davranıp sürekli olarak ikinci sınıf ve şüpheli vatandaşlar olarak addettikleri Müslümanları Birliğe dahil edecekler mi? Kıbrıs konusunda anlaşmazlık, Türkiye’ye pusu kurmak için utanç verici bir bahaneydi: Türkler, adanın bölünmüşlüğüne bir çözüm bulabilmek için BM tarafından yürütülen müzakerelerde çok mesafe kaydetti.
Başta İspanyol, İngiliz ve İsveçli bazı yöneticiler, büyük Müslüman komşuya daha olumlu bir tavır alınmasını savundular. Ancak şimdi Alman, Fransız, Avusturyalı ve Hollandalı politikacılar, dış politikaları için günah keçisi arıyorlar. Avrupalılar, İslami köktendinciliğe sebep olan farklı nedenleri gerçekten derinlemesine incelemek istiyorlarsa, Türkiye’nin AB’ye tam katılım perspektifini destekleyen Tony Blair’in İngiltere’si ve de Jose Luis Rodriguez Zapatero’nun İspanya’sıyla daha fazla işbirliği yapmalılar.”
|
|
/ MADRİD
09.01.2007
|
|
| |
Müzakereler, tam üyelikle bitsin |
Almanya’da Hristiyan Demokrat Birlik Partisiyle (CDU) birlikte iktidarda bulunan Sosyal Demokrat Parti (SPD), AB ile müzakerelere başlayan ülkelerin tam üyelik hedefinin desteklenmesi yönünde bir karar aldı.
SPD Yönetim Kurulunun toplantısı sonrasında yapılan basın açıklamasında, Avrupa kıtasında demokrasinin güçlendirilmesi, istikrar ve barışın sürdürülmesi için AB genişleme sürecinin önemli bir unsur olduğu belirtilerek, SPD’nin, mevcut üyelik müzakerelerinin de tam üyelik hedefiyle sürdürülmesi yönünde çaba sarf edeceği kaydedildi. Açıklamada, ‘’Bu, AB hükümet ve devlet başkanlarının oy birliğiyle aldığı Türkiye’yle müzakerelere başlama kararı için de geçerlidir. Kendini ortak Avrupa değerlerine bağlı hisseden bir Türkiye, diğer Müslüman ülkelere yönelik olarak önemli bir köprü vazifesi görebilir’’ denildi.
|
|
/ BERLİN
09.01.2007
|
|
| |
İngiltere’de ezan sesleri |
İngiltere’nin orta kesimlerinde yer alan Bradford şehri, ayrı bir özelliğe sahip. Toplam 40 caminin bulunduğu Bradford şehrinde her dört kişiden biri Müslüman. İngiltere genelindeki camilerde ezanların içerde sessizce okunmasına rağmen Bradford şehrinde ezanlar sesli ve açıktan okunuyor.
Ülkede ayrı bir statüsü bulunan şehrin toplam nufusu 400 bin civarında. Bu nüfus içerisinde Müslüman kesiminin sayısın ise 100 bin. Özellikle Pakistan, Hindistan ve Suudilerin yoğun yaşadığı Bradford’da Türk sayısı ise oldukça az. İngiltere’de yaşayan yaklaşık 500 bin Türk nufusu, daha çok başşehir Londra’da toplanmış vaziyette.
Bradford’ya yaşayan Pakistan asıllı Riyaz adlı vatandaş, Müslümanların özellikle bu şehirde toplanmalarını yıllar önce bu şehirde oluşan işçi açığına bağlıyor. Bradford şehrinin Müslümanların yoğun bulunduğu beşinci şehir konumunda.
|
|
/ LONDRA
09.01.2007
|
|
| |
Kimsesizlere kurban eti ikramı |
Merkezi Viyana’da bulunan Friede Diyalog Enstitüsü, Kurban Bayramı vesilesiyle yaptığı bir organizasyonla Avusturyalı kimsesizlere kurban eti ikram etti.
Viyana’da kimsesiz insanların barınak ve yemek ihtiyacını karşılayan Gruft isimli yardım derneğinin, bir kilisenin altındaki mezarlığı tekrar düzenleyerek kimsesizlere her gün yemek ve kalacak yer sağladığı mekânda, Friede’nin katkılarıyla Viyanalı kimsesizlere et, pilav ve salatadan oluşan yemek ikramı yapıldı.
Friede Diyalog Enstitüsü Genel Sekreteri Arhan Kardaş yaptığı açıklamada, “Buraya 30 kilo et getirdik. 2-3 gün boyunca evsiz barksız bu insanların et ihtiyacını karşılamış olacağız.” dedi.
|
|
/ VİYANA
09.01.2007
|
|
| |
Rusya’da Müslüman toplum biraraya geldi |
Rusya Müftüler Konseyi ve Nadejda (Ümit) Eğitim ve Kültür Vakfının organizasyonu ile düzenlenen bayramlaşma töreni yardımlaşmanın umudu oldu. Çoğunluğunu Tatarların oluşturduğu Türki halklar ve Kafkas halklarının katıldığı program bayramın ehemmiyetini anlatan konuşmalar ve ilahiler ile renklendi.
Çoğunluğunu Tatarların oluşturduğu Türki halklar ve Kafkas halklarının katıldığı program bayramın ehemmiyetini anlatan konuşmalar ve ilahiler ile renklendi. Programın sonunda da ihtiyaç sahibi ailelere kurban etleri ulaştırıldı.
Nadejda Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Ferid Asadüllin Rusya’da yaşayan tüm Müslüman halkların geçmiş Kurban Bayramını tebrik ederek, kardeşliğin ve sevginin önemine değindi. Birbirine kenetlenerek ihtiyaç sahiplerine ulaşılmasını isteyen Asadüllin, “Programın düzenlenmesinde ve ihtiyaç sahiplerine ulaşılmasında emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. Desteklerini esirgemeyen yardımseverlere de minnettarız.” dedi.
Farklı milletlerden Müslüman halkların katıldığı programda Tatarların ünlü san’atçısı Roza Habibulina ilahileri ile katılımcılara zevkli anlar yaşattı. Habibulina ‘Ya Rabbi’ ve ‘Medine’nin Yolları’ adlı ilahilerle aynı inanç dünyasında yaşayan farklı kültürlerin zenginliğini dinleyenlere sundu.
KURBAN ETİNDEN DÖNER
Programın sonunda 300 ihtiyaç sahibi aileye Kurban etlerini ulaştıran Vakıf, Moskova’da bulunan dört cami ve çevresinde yaşayan ihtiyaç sahibi 500 aileye de kurban etlerini ulaştırarak bayram sevinci yaşamalarını sağlamış. Vakıf yöneticisi ve Rusya Müftüler Konseyi Başkan Yardımcısı Mustafa Kütükçü, “Kurban Bayramı vesilesi ile bir çok ihtiyaç sahibi aileye ulaştık. Özellikle anlaştığımız restoranlarla tüm Rus halkına açık ücretsiz döner dağıttık. Kurbanın önemini anlatan bir broşürle birlikte sunduğumuz hediyeleşme Rus halkı tarafından da çok takdirle karşılanıyor.” dedi.
RUS HAPİSHANELERİNDE YENİDEN DOĞMAK
Hapishane ve yetimhanelere yönelik hediye çalışmalarının da olduğunu kaydeden Kütükçü, “200’e yakın mahkûma bayramlarını tebrik eden mektuplar, kitaplar ve farklı hediyeler gönderdik. Oradan bizim mektuplarımıza çok güzel cevaplar geldi” ifadelerini kullandı. Bir mahkûmun gönderilen hediyeden dolayı duyduğu memnuniyeti ifade eden cevabı mektubunda ‘Allah Rahman ve Rahimdir. Sizin yapmış olduğunuz yardımlardan dolayı O’nun sizi bereketlendireceğine inanıyorum’ dediğini kaydetti.
Rus hapishanelerinde ilgi bekleyen ve düştükleri hatalardan kurtulmak isteyenler için de vakıf bir ümit kapısı olmuş. Cevabı mektubunda mahkûm da, “Sizden bu mektubun gelmesini ne kadar beklediğimi bilemezsiniz, çok duâ ettim Yüce Allah’a ve istediğim oldu. Kendimi yeni doğan bir bebek gibi hissediyorum” ifadelerini kullanmış.
TV’DEN İMAMA UYARAK BAYRAM NAMAZI
Rusya’da bulunan toplam 20 milyon Müslümanın 2 milyona yakını Moskova’da yaşıyor. Müslümanlar dinî hayatlarını din ve ibadet özgürlüğü içinde serbestçe yaşayabiliyorlar. Bayram namazları televizyonlardan canlı olarak yayınlanıyor. On binlerce Müslüman bayram namazı kılmak için camilere koşuyor. Tüm Rus halkının ilgiyle izlediği bayram namazlarına, yakınında cami olmayan halktan evlerinden uyarak namaz kılmaya çalışanlar bile var.
Dinî hayatın canlı tutulmasında önemli bir katkı sağlayan Müftülük doğum, ölüm ve evlilik törenlerinde ayrı bir anlam ifade ediyor. Çocuğu doğanın isim vermek için yakınlarıyla birlikte müftülüğe gelerek kulağına ezan ve kamet okunması ve sonrasında isim verilmesi önemli dinî gelenekler arasında yer alıyor.
DİNÎ NİKÂH BELGESİ
Müftülüğün kiliseler gibi dinî nikâh kıyma hakkı bulunuyor. Şahitlerin ve müftülüğün imzasının bulunduğu dinî nikâh kıyıldığına dair verilen belgeye mehir miktarı da not düşülüyor. Verilen belgelerin bir nüshası da müftülüğün arşivinde saklanıyor. Cenaze törenleri de dinî hayatın hassasiyetle yaşandığı önemli ritüellerden. Mevtanın ölüm yıldönümü sürekli duâlarla, hatimlerle hatırlanıyor.
Müftülük ve Nadejda vakfının önemli görevlerinden biri de ihtiyaç sahiplerine yardımcı olmaya çalışmak. Başvuran hiç kimsenin kapıdan çevrilmediği kurumlar, inananların bağışları ve devlet desteği ile ayakta duruyor.
|
|
/ MOSKOVA
09.01.2007
|
|
| |
Hekim idamların hızlandırılmasını istedi |
Irak’ın önemli Şiî liderlerinden Abdülaziz El Hekim, Duceyl dâvâsında idam cezası alan mahkûmların cezalarının bir an önce infaz edilmesini istedi.
Irak İslâm Devrim Yüksek Konseyi Başkanı El Hekim, başşehir Bağdat’ta yaptığı açıklamada, “Irak halkı adına, hükümetten ve Başbakan Nuri El Maliki’den idama mahkûm edilen Barzan El Tikriti ile Avad el Bender’in infazlarını hızlandırmalarını istiyoruz” ifadesini kullandı. El Hekim, Iraklı yetkilileri, “müstakbel mahkûmlara karşı adaleti uygulamaya devam etmeye” de çağırdı. Bu arada, İnsan Hakları İzleme örgütü, Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin Saddam Hüseyin’in idamını savunmasının ve diğer eski rejim üyelerini idam etmeyi planlamasının, hükümetin insan haklarına ve hukuk kurallarına itibar etmediğini gösterdiğini bildirdi.
İnsan Hakları İzleme örgütünün açıklamasında, Irak hükümetinden, Saddam’ın eski iki yardımcısı, eski istihbarat başkanı Barzan İbrahim El Tikriti ve Irak Devrim Mahkemeleri Başkanı Avad Hamid El Bender’in idam cezalarının infazını durdurması istendi.
|
|
/ BAĞDAT
09.01.2007
|
|
| |
Yüksek Mahkeme Diana dâvâsını inceleyecek |
İngiltere’de Yüksek Mahkeme, Prenses Diana’nın 1997 yılında Paris’te trafik kazasında hayatını kaybetmesiyle ilgili iddiaları ele almaya başlıyor.
Yüksek Mahkeme hakimi Butler-Sloss, hazırlık duruşmalarının kamuoyuna açık olarak yapılacağını, ancak ilerleyen aşamalarda özel duruşmalar olabileceğini bildirdi. İngiliz polisinin, Diana’nın ölümünün trajik bir trafik kazası olduğu sonucuna varan ve geçen yılın sonlarında açıklanan soruşturmasındaki delillerin de gözden geçirileceği dâvâda hakim Butler-Sloss ayrıca Diana ve aynı kazada hayatını kaybeden Dodi El Fayed dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceğine karar verecek.
|
|
/ LONDRA
09.01.2007
|
|
| |
İsrail’den devasa pilotsuz uçak |
İsrail’in, uzak mesafeli operasyonlarda ve balistik füzeleri fırlatıldıklarında imha etmek amacıyla kullanılacak dünyanın en büyük pilotsuz uçağını (dron) geliştirdiği bildirildi.
İsminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir İsrailli yetkili, Eitan adı verilen ve devlet kuruluşu Israel Aircraft Industries tarafından geliştirilen pilotsuz uçağın, bir Boeing 737 yolcu uçağına benzer şekilde 35 metre kanat genişliği bulunduğunu belirtti.
|
|
/ KUDÜS
09.01.2007
|
|
| |
CIA’dan Plame’e kitap izni yok |
ABD Merkezi Haberalma Teşkilâtı CIA, adı skandala karışan eski ajanı Valerie Plame’e, CIA ile bağlantılı olarak başından geçenlerle ilgili kitap yazamayacağını bildirdi.
Newsweek dergisinin haberine göre Plame, bir avukat tutarak CIA’nın, eski çalışanlarının yazdığı kitapların sakıncalı olup olmadığını inceleyen yayın değerlendirme kurulunun bu kararına karşı çıktı. Habere göre, Plame’in CIA için çalıştığından bahsetmesi bile, “resmi olmayan bir kimlikle çalıştığı için” yasaklandı. Dergiye konuşan Plame’in eski meslektaşı Larry Johnson, CIA’nın tutumunun Plame’i cezalandırmaya yönelik olduğunu, başka CIA çalışanlarının kitap anlaşmalarına imza atmasına izin verildiğini kaydetti.
|
|
/ WASHINGTON
09.01.2007
|
|
|
|
