Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Ârif Nihad Asya

İmkânsızlıktan ve fırsatsızlıktan yakınanların çoğunlukta olduğu bir ülkeyiz. Bu ülkede, başarısızlığın sorumluluğunu kimse üstlenmiyor, herkes birilerini suçlamaya bayılıyor.

Biz okuyacakmışız, ancak Urfa’da Oxford yokmuş…

Babamızdan bir şey görmemişiz ki, üzerine koyalımmış…

İmkânlar elverişsizmiş…

Fırsatlar yetersizmiş…

Okul köye uzakmış… Yol yokmuş, araba yokmuş…

Mazeret üstüne mazeret! Acaba aynı bölgesel şartlarda okuyanlar nasıl okumuş?

Gerçek şu ki, hiçbir çaba göstermeden, kendimizi hiçbir sıkıntıya sokmadan ve hiçbir risk üstlenmeden başarmak istiyoruz. Bu olamayınca da mazeret üretmeye başlıyoruz:

İmkânlar elverişsiz… Fırsatlar yetersiz… Okul uzak… Yol sapa… Sermaye yok…

Oysa beter imkânsızlıkları aşıp yıldızlaşanlar da var…

Meselâ “Bayrak Şairi” olarak edebiyat dünyamıza altın harflerle adını yazdıran rahmetli Ârif Nihad Asya (07 Şubat 1904- 05 Ocak 1975) imkânsızlıklardan imkân çıkarmayı bilenlerden biridir.

Annesi Tırnovalı Fatma Hanım, babası Tokatlı Zîver Efendi. Babasını bir aylıkken kaybeden Ârif Nihad, akrabalarının himayesinde büyüdü. Devlet okullarında parasız yatılı okudu. Bunun için çocuk yaşta gurbete çıktı. Büyük zorluklar çekti. Ama yılmadı ve hiçbir mazerete sığınmadı. Nihayet 1928 yılında Darülmuallimin-i Âliye’den (Yüksek Öğretmen Okulu) edebiyat öğretmeni olarak mezun oldu. Çeşitli liselerde edebiyat öğretmeni ve yönetici olarak çalıştı. Adana ve Eskişehir milletvekilliği yaptı. Birçok dergi ve gazetelerde yazılar yazdı. Şiirlerinde hece, arûz ve serbest vezinleri rahatlıkla kullandı. Nazmın her tür ve şekliyle eserler verdi.

Bazı şairler (meselâ Nazım Hikmet) güzel, ama bize özel olmayan şiirler de yazmışlardır. Ârif Nihad Asya’nın şiirleri hem çok güzel, hem de bize özeldir. Şiirleri yaşama biçimimizin ve tarihsel duruşumuzun izlerini taşır. Her mısra bu toprakların sesini, soluğunu, kokusunu verir. Asya, asıl bunun için önemlidir.

Herkesin içinden bir şeyler geçer. Ama içinden geçenleri sadece şairler satırlara dökebilir. Bu anlamda şiir, yürektekini satırlara aktarma san’atıdır. Şair ise yüreğindekini satırlara dökebilen insandır.

Ârif Nihad, hâlâ güncelliğini koruyan “başörtüsü” konusunda, yüreğinden geçenleri satırlara şöyle dökmüş:

Ne demekmiş “yasak?”

İşiniz mi kalmadı yapacak?

Ne diye karışırsınız, saçımıza-başımıza,

Bizi oyuncağınız mı sandınız, bakıp yaşımıza?

Sebebini anlatamayacağınız,

Çocukça bir devrin hevesinden,

Karşınızdaki en güzel portreleri,

Mahrum ettiniz çerçevesinden!

Kim demiş ki: “Başörtüsüydü o! ”

Başımızın -renk renk- süsüydü o!

Altında saçlarımız,

Arkadan, ne hoş sarkardı;

Kimimizde -örgü örgü- sarmaşıklaşır...

Kimimizde, su olup akardı!

Şu, bu nâmına “yasak!” demiş

Bulundunuz, tezelden;

Ne olurdu, anlasaydınız biraz da,

Güzellikten, güzelden!

Siz, bizden değilsiniz,

Tanımıyoruz hiç birinizi,

Çekin başımızdan ellerinizi!

Bir gericilik tutturmuşsunuz;

Gericilik değil, Türk’ün köy modasıdır bu...

Üstelik, ninemizin başımızda

Taşıdığımız hatırasıdır bu!

Dediniz: “Çıkacak başınızdan başörtünüz! ”

Alın -öyleyse- onunla, yüzünüzü örtünüz!

-

Vefatının 32. yılında şairimizi rahmetle anıyoruz.

Vakit, 6 Ocak 2007

Yavuz BAHADIROĞLU

07.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Siyaset, ordu, yargı

  ‘’Kapıcı İdris” vak’ası ve trajikomik ülkemiz

  F-16’ları neden bizim fabrikalar yenilemiyor?

  Ârif Nihad Asya


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004