Zekâ kavramı, kişiye has, bireysel bir haslet olarak bilinen ve genel kabul gören bir yaklaşımdır. Son zamanlarda çoklu zekâ yaklaşımı eğitim camiasında artık dikkate alınmaktadır. İlköğretim müfredatlarında ve ders kitaplarında dikkate alınmışsa da öğretmenlerin genel yaklaşımı, özellikle tecrübesini fazla önemseyen öğretmenlerin büyük bir kısmı hâlen bildiğini okumaktadır..
Zihinsel zekâ olarak bilinen(IQ) Stanforbinet yöntemi hızlı intikal ve algılama kapasitesini ölçme üzerine kurulu sistemin, insanların zekâsını ölçmede yeterli olmadığı anlaşıldı. Ancak IQ faktörü hâlâ çok önemsenen bir yaklaşım olduğu da bir gerçek. Çünkü bir ayrıcalıklı vasıftır.
Çoklu zekâ tanımlarında çeşitli yaklaşımlar var. Önceleri Zihinsel zekâ (IQ) olarak bilinmekte iken sonradan duygusal zekâ(EQ) tezi de kabul gördü. 8 çeşit zekâ türü tezi işlendi. Dünya Beyin Kurulu Başkanı Tony Buzan, 10 çeşit zekâ tanımı yapıyor. Matematik zekâ, resim zekâsı, duygusal zekâ, sözel zekâ, mekânsal zekâ, sosyal zekâ, ruhsal zekâ, bedensel zekâ gibi… Stephan Covey, 4 temel zekâ yaklaşımı üzerinde duruyor. Bediüzzaman’ın “Vicdanın dört unsuru…irade, zihin, kalp ve lâtife-i Rabbaniye..” tesbitine yaklaşan bu yaklaşımı benimseyenlerdenim. Bu sayfada zevkle yazılarını okuduğumuz Yrd. Doç. Dr. Sayın Dr. Kenan Ören İrade Gücü adlı kitabında, tek zekâ tezini savunuyor. Katı ve ısrarcı olmamakla birlikte çoklu zekâya, zekânın boyutları denilebilir diyen bir yaklaşımı var. Bütün tez ve yaklaşımların dayandığı ciddî gerekçeleri var şüphesiz. Biri birinin alternatifi ve inkâr eden yaklaşımlar olmadığını bilmekte fayda vardır. Bu kavram tanımından sonra sosyal zekâ konusuna değinebiliriz.
Çevre faktörü de zekâ gelişiminde çok önemlidir. Aile, mahalle, arkadaş, okul gibi, 5 duyu organları ile algılanan uyarının zekâ gelişiminde önemi vardır.
Zekâ, tek kelime ile “FARKINDALIK” bilinci olarak tanımlanabilir. İnsanın kendini, hayatı ve kendisi dışındakileri doğru tanımlayabilmesi ve fark edebilmesidir. Zeki insan hayata mümkün olan en yüksek faydayı ve katkıyı sağlayabilme, insanın yaratılış gayesine ulaşmasına vesile olabilmesidir. İnsanı ve insanları maddî ve manevî olarak yücelten, yükselten düşünce ve eylemi üretebilme kapasitesidir. Zekâ da aslında bir araçtır. Araç niyet ve amaçlara göre anlam kazanır. Temel inanç kalıpları, imanı, değer ölçüleri ne ise zekâ ona göre işe yarar.
Sosyal zekâ, insanların sosyal hayatı kaliteli yaşayabilecek yol ve yöntemleri bilip uygulayabilme yeteneğidir. Kaliteli birlikteliği başarabilmektir. Sosyal zekâsı yüksek insan demek birlikte olmaktan diğer insanların haz duyması demektir. Sosyal zekâsı yüksek insanların güvenilirlik katsayıları yüksektir. Yardımlaşma, dayanışma, feragat, şefkat, merhamet duyguları, iletişim becerileri ve sorumluluk bilinci yüksek olan insandır.
Bayramlar, sosyal zekâyı en güzel geliştiren zaman ve zeminlerdir. Birlikte olmayı, görüşmeyi, konuşmayı, tanışmayı, kaynaşmaya vesile olmaktan daha etkili sosyal zekâ aracı ne olabilir ki?
Yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örnekleri yine bayramlarda yaşanmaktadır. Empatinin en güzel pratiğidir. Empati sadece düşünce boyutunda kalmayıp hayata yansıtmaktır bayramlar. Halden anlamak, uzun zamandır görüşülemeyen dost, akraba, komşulardan haberdar olmak ancak bayramlarda mümkün olmaktadır.
Bu vesile ile okuyucularımızın mübarek Kurban Bayramını tebrik eder umum İslâm âlemine hayırlara vesile olmasını dilerim.
[email protected]
|