Başarı ve kişisel gelişimde “özgüven” büyük bir öneme sahiptir. Burada özgüven derken, “her şeyi ben yaparım” anlamında algılamamak gerekir. İnsanın elbette kendine özgüveni olacak, ancak Allah’ın yardımını ve O’nun yardımı olmadan hiçbir şey yapamayacağını da unutmaması gerekir.
Özgüven konusunda “İnşallah ben bu işi yaparım” demek daha doğru bir ifadedir. “Bu işi bir ben bilirim bir de falan profesör veya bilim adamı,” demek çok hoş olan bir ifade biçimi değildir. Hatta haddini aşmaktır.
Bir gün odamda bilgisayar karşısında çalışırken, telefon çaldı. Arayan Ankara’dan bir bayandı. Kendisi bir eğitim şirketinin sahibesi imiş. Benim “Toplam Kalite Yönetiminde İnsan Gücü Faktörü” isimli kitabımı satın almış ve incelemiş. İhalesini almış olduğu bir seminer çalışmasında “Toplam Kalite Yönetimi” ile ilgili beş haftalık bir seminer vermemi istiyordu. Kabul ettim ve anlaşma yaptık. Bilâhare “Hocam bir de “EFQM Mükemmellik Modeli” ile ilgili seminer de verebilir misin?” diye sordu. Hemen “evet verebilirim,” dedim ve o konuda da anlaşmaya vardık. Telefonu kapattıktan sonra kendime “EFQM Mükemmellik Modeli” de ne demek?” diye sordum. Doğrusu bu konuda hiçbir çalışma yapmamıştım. Hemen arama motorundan ne demek olduğunu öğrendim ve bu konuyu iyice araştırarak “power point”a aktardım. Bilâhare Ankara’ya giderek her iki konuyu da Allah’ın yardımıyla başarılı bir şekilde sundum.
Yukarıdaki olayda görüldüğü gibi, özgüven “yapabilirim” diyebilmekle doğrudan ilişkilidir. Ancak bu, işin görünen boyutudur. Bir de bu işin metafizik boyutu vardır ki, o canipten bizlere takviyelerin (feed-back) geldiğini unutmamalıyız. Aksi takdirde Karun gibi “Ben kendi ilmimle intihap ettim” deme derekesinde bir ahmaklığa düşmek ihtimali vardır.
Özgüven duygusu, daha küçük yaşlarda kazanılacak bir duygudur. Bu duygunun insanda yerleşmesi için özellikle ebeveynin büyük bir rolü vardır. Meselâ ebeveynden birisi, çocuk merdivenden çıkabilecekken, ona o fırsatı tanımayıp, eğer kendisi onu çıkarırsa, o çocuğun özgüvenini olumsuz yönde etkilemiş olur. Yine çocuğunun yapabileceği bir ödevi kendisi yaparsa, o çocuğun sorumluluk duygusunu erozyona uğratır. Bu yüzden, ebeveynin çocuklara özgüven duygusunu aşılamaları gerekmektedir. Yani onların kendi ayakları üzerinde durmalarına yardımcı olmaları gerekir.
Özgüven sahibi olmak komple bir sinerjiyi gerektirir. Bu tek başına insanların kazanacağı bir durum değildir. Ailenin, çevrenin, eğitim camiasının eşgüdüm halinde çalışarak çocuklara aşılayacağı bir olgudur. Meselâ bu çevrelerden herhangi birinin çocuğa “Senin aklın bu işe ermez, senin kapasiten ne ki, bak komşunun çocuğu bu işi yapabiliyor, ama sen asla yapamazsın; zira sende bu kabiliyet yok, hadi sen de geri zekâlı; sen kim bu işi başarmak kim, yok canım bu çocuk adam olamaz…” gibi ifadeler sarf ederek onu aşağılaması, o çocuğa yapılacak en büyük kötülüktür. Zira ta başından özgüvenini kaybetmesine büyük katkı sağlamış olacaktır. Onun yerine “Çalışırsan Allah’ın izniyle yapamayacağın şey yok; aferin yavrum İnşallah daha iyisini senden bekliyorum, söylediğin kadar kötü değil canım, biraz daha gayret edersen, daha iyisini yapabilecek kapasiten var, yardımın çok işime yaradı, teşekkür ederim, aferin sana senden de bu beklenir…” gibi teşvik edici ve asla başkalarıyla kıyaslamayan bir tutum sergileyici ifadelere yer vererek onları motive etmek gerekir. Onlara ancak bu yolla “özgüven” duygusu aşılanabilir.
1- Var olmalarının sizin için ne kadar önemli olduğunu onlara hissettirin. Onlara olan sevginizin başarı ya da başarısızlıklarına bağlı olmadığını, var olmalarının sizin için ne kadar önemli olduğunu ve ne olursa olsun onları daima seveceğinizi söyleyin.
2- Kendilerine olan özgüvenlerinde sarsıntı gördüğünüz an harekete geçin. Unutmayın kendine özgüven duymak kendini beğenmişlik ya da kibirlilik demek değildir. Özgüven sadece olduğu gibi kabul edilmiş olmanın verdiği kendini rahat, iyi ve güvenlik içinde hissetmektir. Başarısı ile şımaran, kibirli davranışlar gösteren çocuğun kendisine olan özgüveni yok ya da düşük demektir.
3- Çocuğunuza gerçek özgüveni sağlamasında yardımcı olun. Çocuğunuzun zayıf yanlarını görmezlikten gelmeyin, dürüst olun, ama onları eleştirmeyin. Çocuklar kendilerindeki eksiklikleri ve kusurları kabullenmelidir. Bunun yanı sıra iyi ve kuvvetli oldukları yanları ile gurur duyabilmelidirler.
4- Çocuğunuza kendisine has yeteneklerini ortaya çıkarmasında yardımcı olun. Çocuklar birbirlerinden farklıdır. Her çocuğun farklı özellikleri ve yetenekleri vardır. Hepsinin başarılı olduğu alanlar değişiktir. Çocuklarınıza kendi ilgi alanları ve yetenekleri doğrultusunda faaliyetlere katılma imkânı sağlayarak onların araştırmaları ve yeni şeyler keşfetmeleri için destekleyin. Böylece kendilerinde var olan yeteneklerin ortaya çıkmasını sağlayarak kendilerine özgüven duymalarını sağlamış olursunuz.
5- Yaptıkları ve ilgilendikleri şeylerin sizin için ne kadar önemli ve değerli olduğunu gösterin. Katıldıkları faaliyetleri ve ilgilendikleri şeyleri sorun, okulda katıldıkları faaliyetlerin gösterilerine gidin. İlgilendiği şeylerle ilgili okuduğunuz bir yazı ya da resmi onunla paylaşın.
6- Evinizde herkesin birbirine güveneceği bir ortam oluşturun. Duygularını, düşüncelerini, sevgisini, başarı ya da başarısızlıklarını, hayal kırıklıklarını aile fertleriyle rahatça paylaşabilen çocuklar özgüvenli olurlar. “Söylediğin kadar da kötü değilmiş” ya da “Geçer canım merak etme” şeklinde cevap verme yerine, onların duygu ve düşüncelerini ciddiye alın.
7- Çocuğunuza kendi davranışlarınızla örnek olduğunuzu unutmayın. Çocuklarınıza, onlarda görmek istemediğiniz davranışlarda bulunmayın. Unutmayın çocuklar size sizin onlara davrandığınız gibi davranacaklardır. Sinirlenip onlara bağırdığınızda, kızınca bağırmanın normal olduğu mesajını verirsiniz.
8- Beklentileriniz çocuğunuzun seviyesinde olsun, onu aşacak beklentilerden kaçının. Her çocuğun farklı yapabilme kapasitesi ve seviyesi vardır. Çocuğunuzun bir şeyi yapamayacağını bildiğiniz halde bunu ondan bekleyip sonunda hayal kırıklığı oluşturmayın. Ulaşabilecekleri hedefler amaçlayıp başarılı olmalarını sağlayın.
9- Çocuklarınıza sorumluluklar verin. Kendisine güvenilip sorumluluk verilen çocuklar kendilerini yararlı ve önemli hissederler.
10- Sadece çok özel yetenek ya da başarılarına değil her şeyine değer verdiğinizi ve takdir ettiğinizi belirtin. Küçük bile olsa yaptığı güzel bir şey ya da davranışı için onu övün ve bunun ne kadar önemli olduğunu belirtin.
11- Ne yaparlarsa yapsınlar onları bağışlayın ve sevgi ile emniyette olduklarını hissettirin. Çocuklarınızı disiplin edin ama bunu hiç bir zaman sinirle ve katı kurallarla yapmayın. Onları disiplin etmeniz katı kurallarla katı cezalar verme şeklinde olmasın. Çocuklar adaletsiz davrandığınızda bunu çok iyi bilirler. Onların güvenini sarsmayın.
12- Birlikte vakit geçirin. Ortak yapacağınız faaliyetler bulup birlikte zaman geçirin.
13- Onların özgüvenlerini sağlayacak sözlerde bulunun. “Yardımların çok işime yaradı, teşekkür ederim” ya da “Bak bu aklıma gelmemişti bu konudaki fikrini çok beğendim” gibi sözlerle onların katkılarına değer verdiğinizi gösterin.
|