Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Levent Köker, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler üzerinden yürüyen “sine-millet” tartışmalarının seçim sistemi değişmedikçe “anlamsız” olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Levent Köker, “sine-i millet” tartışmaları için “Amaç bugünkü konjonktür içinde seçimlerin yönlendirilmesi için bir baskı oluşturmaksa, mevcut seçim sistemiyle, seçim barajları kalkmadan yapılacak her seçim aynı tartışmayı yine gündeme getirecek” dedi.
Önce erken seçim, ardından da yeni cumhurbaşkanının erken seçime göre oluşacak parlamento tarafından seçilmesini isteyen siyasi partilerin hiçbirinin 12 Eylü darbesinin ürünü Anayasa’yı ya da seçim yasasını değiştirmek gibi bir niyet açıklamadığına dikkat çeken Köker, “mevcut sistemde hiçbir değişiklik yapılmaması üzerine bir siyasi iktidar kavgası”yla karşı karşıya olunduğunu ifade etti. Prof. Dr. Köker, “Fırsat bu fırsat yaklaşımı bu. Sonuçta bu sistemle yapılan bir erken seçimde de değişen bir şey olmayacak. Seçim sisteminin demokratikleşmesini istemeyenlerden hangisinin dümende olacağı kavgası bu” diye konuştu.
Mevcut seçim sistemindeki yüzde 10’lu ülke barajı şartı nedeniyle, ülke genelinde yüzde 10’un altında oy alan bir siyasi partinin, seçim bölgelerinde ne kadar oy almış olursa olsun Meclis’e milletvekili sokamadığına dikketi çeken Prof. Dr. Köker, hatta bunun da ötesinde, özellikle Demokratik Toplum Partisi’nin bağımsız adaylarla Meclis’e girmesini engellemek için bağımsız adaylara da ülke barajı getirilmesi, AKP’nin gündeminde olduğunu savundu.
Takvime göre, Cumhurbaşkanlığı seçiminin Mayıs 2007’de, genel seçimlerin de Kasım 2007’de gerçekleşeceğini belirten Prof. Dr. Levent Köker, şöyle devam etti:
“Eğer, mevcut Meclis’in seçeceği bir Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetinin olmayacağı iddia ediliyorsa, bir erken seçimle oluşacak yeni Meclis’in seçeceği Cumhurbaşkanı’nın da meşruiyeti sorunlu olacak. Çünkü seçim sisteminin barajları nedeniyle birçok oy temsil edilemiyor. Sistemin temsil kapasitesi bakımından eksiklikleri var. Dolayısıyla, bu bakış açısıyla ne bu Meclis, ne bundan öncekinin seçtiği Cumhurbaşkanı, ne yeni Meclis ne de onun seçeceği Cumhurbaşkanı meşru.”
Ara rejim sözünün kendisi bile tehlikeli
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Bir ara rejim gölgesi veya korkusuyla bir seçimin yapılmasını önlemek için, seçim erkene alınmalıdır” iddasını da değerlendiren Köker, “Parlamento dışı başka güçler varsa, onlara mı göz kırpılıyor acaba? Büyük bir gerilim olduğundan, ‘ara rejim tehlikesinden’ söz ediliyor. Bu, her türlü hukuki mekanizmayı askıya almaya hazır bir zeminden söz etmektir ki, bu sözün kendisi tehlikeli” dedi.
“AKP’nin üstünlüğü sürerse, her Cumhurbaşkanı kabul mu edilecek?”
Köker, tartışmaların ilkelerle ilgili değil, iktidar oyunu etrafında şekillendiğini belirterek şöyle devam etti:
“Diyelim bir erken seçim yapıldı. Eğer bu seçimde AKP’nin üstünlüğü sürerse, bu yeni meclisin çıkaracağı her türlü cumhurbaşkanını kabul mu edecekler? Şu anki savlar, erken seçimden kazançlı çıkılacağı varsayımı üzerine kurulu. Ama belki de AKP daha çok milletvekiliyle parlamentoya girer. O zaman ne yapacaklar?”
|