|
|
|
Ona kulak verilseydi Ermeni meselesi olmazdı |
Son sayısında Bediüzzaman Said Nursî ile Nazım Hikmet’in Ermeni meselesindeki görüşlerini kapak yapan Nokta dergisi, “İslâmcılığın ve solun sembol isimleri” olarak nitelediği bu iki insanın “Ermeni meselesine kayıtsız kaldıklarına dair genel bir kanaat” bulunduğunu yazdıktan sonra, “Ancak şimdi anlıyoruz ki, zamanında sözlerini söylemişler” ifadesini kullandı.
Said Nursî’nin cephede savaşırken Ermeni kadın ve çocukları kurtardığını anlatan, Münâzarat’taki Ermenilerle ilgili bahislerden örnekler aktaran ve Mehmet Fırıncı ile konuya dair yaptığı görüşmeyi yayınlayan dergi, Abdullah Aymaz’a atfen, “1910’larda ona kulak verilseydi, bugün geldiğimiz şu noktaya gelmemiş, soykırımı tartışmıyor olacaktık” yorumunu yaptı.
|
22.12.2006
|
|
|
FARKLI KARARLAR |
Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz, E. Org. Doğu Aktulga için yazdığı yazıdan dolayı Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından tazminat ödemeye mahkûm edilir ve bu karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesince de onanırken, Başbakan Erdoğan’ın Penguen dergisine açtığı tazminat dâvâsı Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından, “Tazminat, fikirlerin serbestçe ifade edilmesine karşı bir silâh olmamalı” gerekçesiyle reddedilmişti:
SUSTURULURSA...
Mahkeme, gerekçeli kararında şu görüşleri dile getirmişti: “Tazminat, hakkın kullanılmasında kullanılan bir yoldur, ancak bu yolu fikirlerin serbestçe ifade edilmesinin karşısında bir silâh durumuna getirmemek gerekir. Zira bilim adamları, sanatçıları, düşünürleri, yazarları, şairleri tazminat silâhıyla susturulmuş bir toplumda ilerlemeyi sağlayacak fikir zenginliğinin oluşması beklenemez.”
TEMEL TAŞ
“Fikirler olumluyu değil, olumsuzu da içerebilir. İncitici, aykırı ve endişe yaratıcı da olabilir. Önemli olan, değer yargılarına ilişkin düşüncelerin serbestçe ifade edilebilmesidir. Çoğulculuğun, hoşgörünün, açık fikirliliğin gereği olduğu için demokratik toplumun temel taşlarından biri, hattâ en önemlisi düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüdür. Sanatçıların fikirlerini serbestçe açıklayabilmesi ile toplum demokratikleşir.”
|
22.12.2006
|
|
|
Başkan Arslan: Yargıtay da hata yapabilir |
Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Yargıtay'ın iş yükünün ağır olduğnu ifade ederek, "Yargıtay da hata yapabilir" dedi.
Yargıtay Lokali’nde, yargı muhabirleriyle öğle yemeğinde bir araya gelen Arslan, yaptığı konuşmada, yargının magazin malzemesi haline getirilmesinin çok büyük bir yanlış olduğunu ifade ederek, yargının yıpratılmamasını istedi. Yargıyla barışık yaşamanın, ülkeyle barışık yaşamak anlamına geldiğini söyleyen Arslan, ‘’Amerika’dan hakim ithal ederek yargıyı yenileyemezsiniz. Yargı yıpratılmamalı, aksi halde ülke zarar görür’’ dedi.
Arslan, yargının devleti değil, ferdi korumak için var olduğunu belirtti. Yargıtay’ın iş yükünün çok olduğunu, geçen yıl Yargıtay’ın 518 bin 881 karar verdiğini anlatan Arslan, ‘’Yerel mahkemeler yüzde 100 doğru karar verseydi, Yargıtay’a gerek yoktu. Ama Yargıtay da hata yapabilir. Günde 2 bin 500’den fazla karar çıkıyor. Hata yapılması olanaksız mı?’’ diye konuştu.
Almanya’daki yargı faaliyetlerinden örnekler de veren Arslan, Almanya’daki hakim sayısının 32 bin, Türkiye’deki hakim sayısının ise 8 bin 500 olduğunu söyledi. Buna karşın Türkiye’deki dâvâ sayısının, Almanya’nın 3-4 katı olduğunu ifade eden Arslan, ‘’Bu kadar ağır yük altında hata yapmamak mümkün mü?’’ dedi.
Osman Arslan, gelecek yıl 21 Aralıkta 43 yıllık devlet hizmetini tamamlayacağını söyledi. Emekli olduğunda ne yapacağının sorulması üzerine Arslan, ‘’Ben şu anda emeklilik hesabı içindeyim’’ cevabını verdi.
|
/ ANKARA
22.12.2006
|
|
|
Sine-i milleti değil, seçim sistemini tartışalım |
Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Levent Köker, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler üzerinden yürüyen “sine-millet” tartışmalarının seçim sistemi değişmedikçe “anlamsız” olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Levent Köker, “sine-i millet” tartışmaları için “Amaç bugünkü konjonktür içinde seçimlerin yönlendirilmesi için bir baskı oluşturmaksa, mevcut seçim sistemiyle, seçim barajları kalkmadan yapılacak her seçim aynı tartışmayı yine gündeme getirecek” dedi.
Önce erken seçim, ardından da yeni cumhurbaşkanının erken seçime göre oluşacak parlamento tarafından seçilmesini isteyen siyasi partilerin hiçbirinin 12 Eylü darbesinin ürünü Anayasa’yı ya da seçim yasasını değiştirmek gibi bir niyet açıklamadığına dikkat çeken Köker, “mevcut sistemde hiçbir değişiklik yapılmaması üzerine bir siyasi iktidar kavgası”yla karşı karşıya olunduğunu ifade etti. Prof. Dr. Köker, “Fırsat bu fırsat yaklaşımı bu. Sonuçta bu sistemle yapılan bir erken seçimde de değişen bir şey olmayacak. Seçim sisteminin demokratikleşmesini istemeyenlerden hangisinin dümende olacağı kavgası bu” diye konuştu.
Mevcut seçim sistemindeki yüzde 10’lu ülke barajı şartı nedeniyle, ülke genelinde yüzde 10’un altında oy alan bir siyasi partinin, seçim bölgelerinde ne kadar oy almış olursa olsun Meclis’e milletvekili sokamadığına dikketi çeken Prof. Dr. Köker, hatta bunun da ötesinde, özellikle Demokratik Toplum Partisi’nin bağımsız adaylarla Meclis’e girmesini engellemek için bağımsız adaylara da ülke barajı getirilmesi, AKP’nin gündeminde olduğunu savundu.
Takvime göre, Cumhurbaşkanlığı seçiminin Mayıs 2007’de, genel seçimlerin de Kasım 2007’de gerçekleşeceğini belirten Prof. Dr. Levent Köker, şöyle devam etti:
“Eğer, mevcut Meclis’in seçeceği bir Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetinin olmayacağı iddia ediliyorsa, bir erken seçimle oluşacak yeni Meclis’in seçeceği Cumhurbaşkanı’nın da meşruiyeti sorunlu olacak. Çünkü seçim sisteminin barajları nedeniyle birçok oy temsil edilemiyor. Sistemin temsil kapasitesi bakımından eksiklikleri var. Dolayısıyla, bu bakış açısıyla ne bu Meclis, ne bundan öncekinin seçtiği Cumhurbaşkanı, ne yeni Meclis ne de onun seçeceği Cumhurbaşkanı meşru.”
Ara rejim sözünün kendisi bile tehlikeli
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Bir ara rejim gölgesi veya korkusuyla bir seçimin yapılmasını önlemek için, seçim erkene alınmalıdır” iddasını da değerlendiren Köker, “Parlamento dışı başka güçler varsa, onlara mı göz kırpılıyor acaba? Büyük bir gerilim olduğundan, ‘ara rejim tehlikesinden’ söz ediliyor. Bu, her türlü hukuki mekanizmayı askıya almaya hazır bir zeminden söz etmektir ki, bu sözün kendisi tehlikeli” dedi.
“AKP’nin üstünlüğü sürerse, her Cumhurbaşkanı kabul mu edilecek?”
Köker, tartışmaların ilkelerle ilgili değil, iktidar oyunu etrafında şekillendiğini belirterek şöyle devam etti:
“Diyelim bir erken seçim yapıldı. Eğer bu seçimde AKP’nin üstünlüğü sürerse, bu yeni meclisin çıkaracağı her türlü cumhurbaşkanını kabul mu edecekler? Şu anki savlar, erken seçimden kazançlı çıkılacağı varsayımı üzerine kurulu. Ama belki de AKP daha çok milletvekiliyle parlamentoya girer. O zaman ne yapacaklar?”
|
/ ANKARA
22.12.2006
|
|
|
DYP’nin gündeminde Çankaya sorunu yok |
DYP Genel Başkanı Yardımcısı Çağrı Erhan, partilerinin gündeminde Cumhurbaşkanlığı sorunu diye bir sorunun bulunmadığını söyledi.
Erhan, düzenlediği basın toplantısında, DYP olarak ‘’Şu kişinin Cumhurbaşkanlığına peşinen karşı olma’’ gibi bir yaklaşım içinde olmadıklarını ifade etti.
Çağrı Erhan, Cumhurbaşkanının TBBM tarafından seçilmesinin, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da Türk demokrasinin doğal bir neticesi olacağını vurguladı.
Türkiye’de, iktidar meselesi ve hükümet sorunu olduğunu iddia eden Erhan, şunları söyledi: ‘’DYP’nin gündeminde Cumhurbaşkanlığı diye bir sorun yoktur. Mevcut hükümetin bir an önce, yerini daha muktedir bir iktidara devredeceği bir seçim olmalıdır. Bu çerçevede biz ne CHP’nin tartışma içerisine girdiği sine-i millet konusunu destekliyoruz ne de Başbakanın seçimler zamanında yapılacaktır yaklaşımına katılıyoruz.’’ Erhan, toplumun her kesiminde ‘Sandığı getirin’ çağrısının yapıldığını öne sürdü.
|
/ ELAZIĞ
22.12.2006
|
|
|
Bu muhalefet bizim şansımız |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son bütçe müzakerelerinde muhalefeti dinleyince “böyle bir muhalefetle çok şanslı bir parti olduklarını gördüklerini” söyledi.
Atatürk Havalimanında, New York ziyaretine ilişkin açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan, gazetecilerin sorularını da cevapladı. Bir gazetecinin, ‘’Şu andaki kamuoyu araştırmalarında partinizin durumu nedir?’’ sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, ‘’bu defa artık köprünün altından bayağı sular aktığını, işlerin değiştiğini, artık kararsız oyların şekillenmeye başladığını’’ söyledi. Erdoğan, ‘’Son Ekim ayı kamuoyu araştırmasında kararsızlar dağılmadan yüzde 30’u yakalayan bir AK Parti var. Tabi ana muhalefet partisi oy kaybında. Ve yine iki partili bir meclis gözüküyor, kararsızlar dağılmadan. Şu anda kalan süreci inanıyorum ki partimiz çok daha iyi değerlendirecektir. Çünkü iktidarımızın yaptıklarını artık anlatma dönemine giriyoruz’’ şeklinde konuştu.
Nitekim son bütçe müzakerelerinde muhalefeti dinleyince ‘’böyle bir muhalefetle çok şanslı bir parti olduklarını gördüklerini’’ ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
‘’Çünkü bizim yaptıklarımıza yönelik söyledikleri hiçbir şey yok. Ne yapıldığının Türkiye’de hiç farkında değiller ve yapılanları da görmemezlikten gelmek suretiyle ‘halkımızı acaba nasıl yanlış bilgilendiririz’, bunun gayreti içindeler. Ama halkımız Türkiye’de yapılanları gayet iyi görüyor. Yatırımları gayet iyi, yerinde görüyor. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, enerjide, yollarda neler yapılıyor, toplu konutta neler oldu, tüm bunları görüyor. Dış politikada Türkiye nereden nereye geldi, ekonomide halkımızın geçim düzeyi nereden nereye geldi, bunları gayet iyi yaşıyor.’’
|
/ İSTANBUL
22.12.2006
|
|
|
Diyanet: Kur’ân kursları laik eğitime destek olmalı |
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı M. Şevki Aydın, Kur’ân kurslarının, laik eğitim sisteminin genel amaçlarına ulaşma konusunda okullara destek olmak, katkı sağlamak durumunda olduğunu belirterek, ‘’Köstek olması asla söz konusu olamaz’’ dedi.
Şevki Aydın, Diyanet Dergisi’nin Aralık ayı sayısında yayınlanan ‘’Kur’ân Kursu Sayısına Takılmak’’ başlıklı makalesinde, konuya ilişkin görüşlerini dile getirdi. Kur’ân kursları üzerinden tartışanların en fazla takıldıkları noktalardan birinin, kursların sayısı olduğunu belirten Aydın, buna aşırı anlam yüklendiğini ifade etti. Kur’ân kursu sayısının okul sayısı gibi değerlendirilemeyeceğine işaret eden Şevki Aydın, şunları kaydetti:
‘’Kur’ân kursu, örgün eğitim kurumu değil, yaygın din eğitimi kurumudur. Bu nedenle, onun sayısının artması, diğer eğitim kurumlarına olan ilgiyi azaltmamakta, onların öğrencilerini kendisine çekerek öğrencilerin çoğunluğunun belli bir alternatif din eğitiminden geçirilmesine de yol açmamaktadır. Kur’ân kursu, laik eğitim sistemimizin genel amaçlarına ulaşma konusunda okullara destek olmak, katkı sağlamak durumundadır, köstek olması asla söz konusu değildir.’’
Üzerinde durulması gereken konunun kursların sayısı değil, ürettiği hizmetin niteliği ve işlevi olduğunu vurgulayan Aydın, asıl bu boyutunun sorgulanması gerektiğini belirtti. Şevki Aydın, ‘’Bu kurum, birey ve toplum için zararlı ise çare, onun sayısını azaltmak değil, ıslâh edip yararlı hale dönüştürmek, yoksa varlığına son vermektir’’ görüşünü dile getirdi.
Kur’ân kursunun, o çevredeki halkın ihtiyacı ve ilgisi devam ettiği sürece açık kaldığını, ihtiyaç sona erdiğinde eğitime de ara verildiğini veya kapatıldığını belirten Aydın, şu görüşlere yer verdi:
‘’Karşılanmayan dini ihtiyaçlar asla yok olmamaktadır, belki daha da şiddetlenmektedir. Fıtri olan inanma eğilimini yok etmek mümkün olmadığına göre, onun sağlıklı gelişimine katkıda bulunmak tek çıkar yoldur. Bu tür ihtiyaçları karşılanmayan halk, haklı olarak başka arayışlar içine girmekte, kendince çözüm yolları aramaya başlamaktadır.’’
Halkın din eğitimi konusundaki ihtiyaç ve taleplerini görmezlikten gelme veya geçiştirmenin devlet ve millet için çok büyük yaralar açtığı gerçeğinin deneyimlerle öğrenildiğini kaydeden Aydın, Başkanlığın, bunun bilincinde olduğunu ve bu yöndeki talepleri geri çevirme gibi kolaycılığı tercih etmediğini bildirdi.
|
/ ANKARA
22.12.2006
|
|
|
Öğrencilerin senet verme süresi uzatıldı |
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumundan 2006-2007 öğretim döneminde burs veya kredi almak üzere müracaatta bulunan öğrencilerin senet verme süresi, 28 Aralık tarihine kadar uzatıldı.
Burs, kredi ödemelerinin Ziraat Bankası şubeleri aracılığıyla 12 Ocak 2007 tarihinde yapılacağı, kaydedildi.
|
/ ANKARA
22.12.2006
|
|
|
Emniyetten sahte para uyarısı |
Emniyet Genel Müdürlüğü, yaklaşan Kurban Bayramı ve yılbaşı sebebiyle piyasaya sürülen sahte paraların artma ihtimaline dikkat çekerek vatandaşları uyardı.
Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü İsmail Çalışkan, kalpazanların, en çok sahte parayı kurbanlık satılan pazarlar ile yılbaşı günü eğlence merkezlerinde piyasaya sürdüklerini tesbit ettiklerini bildirdi. Kurbanlık alan kişilerin sahte paraları piyasaya sürerken fazla pazarlık yapmadan “bonkör” tavır sergilediklerine dikkat çeken Çalışkan, para alan kişilerin aldıkları paraların kalitesini kontrol etmelerini de istedi. Yanlarındaki para ile aldıkları paraları kıyaslamalarını isteyen Çalışkan, “Kullanımdaki paralar kadar yıpranmamış olduğu için yeni olan parayı vatandaşlarımız dikkatle incelesinler” dedi.
Büyük bölümü İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere polisin 2006 yılında düzenlendiği operasyonlarda, en çok sahte 100 YTL ve sahte 100 dolar ele geçirildi. Kalpazanlar, bu yıl Avro’yu fazla tercih etmediler.
|
/ ANKARA
22.12.2006
|
|
|
Arınç: Anayasayı okusunlar |
TBMM Başkanı Bülent Arınç, genel seçimlere 1 yıl kala ara seçimlerin yapılmayacağının Anayasa hükmü olduğunu belirterek, “Okuma yazma bilen herkes, Anayasanın ilgili hükümlerini okuduktan sonra bu konudaki tartışmaların ne kadar yapay olduğunu, eğer ciddi ise yapılması gereken işlemlerin ne olduğunu çok açıkça bilir” diye konuştu.
Arınç, “Sine-i millete dönme vakti geldi mi?” sorusu üzerine, bu konunun ayak üstü konuşulacak bir konu olmadığını ifade ederek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Ancak şu kadarını söyleyeyim, bu, siyasi bir tabir olarak lügatımızda yer alıyor. Yani milletvekillerimizin parlamentodan istifa ederek ayrılmasına sine-i millet diyorlar. Ben bu tartışmaların içinde olmam. Geçmişte bireysel olarak istifa eden milletvekilleri oldu. Ancak bir siyasi parti topyekun, şu veya bu amaçla istifa ederek parlamentodan ayrılmadı. Geçmişe dönüp bakarsak böyle bir uygulama yok. Bundan sonra olabilir mi? Olabilir veya olamaz buna bir şey söyleyemem. Ancak bireysel olarak milletvekillerinin istifa etmesi lazım Anayasamıza göre. Yine her istifanın Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmesi lazım. Dolayısıyla bunu çok iyi bilmemiz gerekiyor. Sine-i millet kelimesini konuşa konuşa hem yıpratırsınız hem yok edersiniz hem anlamını kaybettirirsiniz hem de tesiri ortada kalmayabilir. Bu, ağırlıklı bir kelime olarak konuşulmalı ve bu söylendiği zaman mutlaka gereği yapılacak kadar güçlü bir talep olmalı. ‘Sine-i millet, sine-i millet’ diye her adım başı söylerseniz, kimse bunun ciddiyetine inanmaz, kimse bunun ağırlığına güvenmez.”
|
/ ANKARA
22.12.2006
|
|
|
21 Aralık Kıbrıs Türkü Soykırım Günü ilân edildi |
KKTC’de Ulusal Direniş Konseyi ve bazı siyasi partiler, bir araya gelerek, “Kıbrıs Türk Soykırım Eylem Komitesi”ni kurdu.
Ulusal Direniş Konseyinin bir alt komitesi olarak nitelendirilen, Ulusal Birlik Partisi (UBP), Demokrat Parti (DP) ve Milliyetçi Adalet Partisi (MAP) tarafından desteklenen Kıbrıs Türk Soykırım Eylem Komitesi, 21 Aralık gününü Kıbrıs Türkü Soykırım Günü olarak ilan etti. Basın toplatısı düzenleneyen Komite üyeleri, Kıbrıslı Türklere uygulanan soykırım tüm dünyada kabul görene kadar faaliyetlerini sürdüreceklerini açıkladı.
|
/ LEFKOŞA
22.12.2006
|
|
|
Demokrat Hukukçular, yeni yerlerinde |
Otuz yıl önce Hukukçu Öğrenciler Platformu olarak faaliyetlerine başlayan hukukçuların, 1992’de kurdukları Demokrat Hukukçular Derneği, yeni merkezini açtı.
Aksaray Haseki’deki yeni merkezlerinin açılış programında konuşan Demokrat Hukukçular Derneği Başkanı Av. Halil Doğan da, “30 yıl önce hukukçu öğrenciler platformu olarak başlayan bu sivil yolculuğumuz 1992 yılında dernek olarak devam etti. Açılışını yaptığımız yeni merkezimizde de meslekî ve kültürel çalışmalarla meslektaşlarımıza önemli hizmetler vereceğimizi umuyoruz” şeklinde konuştu.
Başkan Doğan’ın ardından söz alan Av. İbrahim Ünlü de Demokrat Hukukçular Derneği’nin geçmişle gelecek arasında kurduğu bağdan söz etti. “Mazide Avukat Bekir Berk’le çalıştığım gibi şimdi genç nesille bir aradayım. Kökü mazide bir ati olan derneğimiz, Av. Bekir Berk gibi genç nesiller yetiştirecektir” diyen Ünlü, geçmişle gelecek arasında bir köprü vazifesi görmeyi amaçladıklarını ifade etti.
Demokrat Hukukçular Derneği’nin yeni merkezinin açılışına Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerinden Mehmet Nuri Güleç (Fırıncı), Yeni Asya Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular, Yeni Asya Genel Koordinatörü Yakup Erdoğan da katıldı. Birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi, hukukçu ve öğretim üyelerinin de iştirak ettiği program, “1976 dan 2006’ya” isimli slayt gösterimiyle son buldu.
Hukuk alanındaki gelişmelerle ilgili zaman zaman yaptıkları basın açıklamalarının yanısıra, düzenledikleri panel, forum gibi toplantılarla da tanınan Demokrat Hukukçular Derneği, ayrıca ww.demokrathukukcular.com adlı internet sitesiyle de hizmet veriyor.
|
YENİ ASYA
/ İSTANBUL
22.12.2006
|
|
|
Âfet kültürümüz yok |
Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Türkiye’de afet kültürüyle dayanışma kültürünün karıştırıldığını belirterek, Türk insanında çok güzel bir dayanışma kültürünün olduğunu ama afet kültürünün olmadığını söyledi.
Özellikle yöneticilerin “Biz depreme hazırız” şeklinde beyanlarından rahatsızlık duyduğunu aktaran Ersoy, afet kültürünün çok farklı olduğunu ve Türkiye’yi kurtaran gerçeğin dayanışma kültürü olduğunu kaydetti. Eğitim boyutunun teknoloji boyutundan daha önemli olduğuna dikkat çeken Ersoy, “Eğer bizim gibi 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülkenin insanlarını tsunami konusunda bilgilendirirseniz, can kaybı olmayabilir “ dedi.
Niğde Üniversitesi Rektörlüğü’nün düzenlediği “ Deprem ve Tsunami “ konulu konferansa katılan Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Derbent Kültür Merkezi salonunda önemli açıklamalarda bulundu. Konferans, katılımcılarda etkileyici bir izlenim bırakan slayt gösterisiyle başladı. Gösterimin ardından mikrofona geçen Ersoy, küresel iklim değişikliklerinin altını çizdi. Ersoy, 2005 yılının afetler yılı olduğunu belirterek, 2004 yılında tsunami olduğunu, akabinde 3 ay sonra tsunami oluşturan bir depremin daha meydana geldiğini bildirdi. Kuş gribi, Katrina Kasırgası gibi âfetlerde de artışın olduğunu söyleyen Ersoy, bu bakımdan bütün dünyanın doğal afetlere, küresel iklim değişimlerinde ısınmaya ve soğumaya odaklandığını ifade etti.
|
/ NİĞDE
22.12.2006
|
|
|
Gümrükte hacı adayları camilerde konaklıyor |
Suriye üzeri Suudi Arabistan’a gitmek için Kilis’e gelen binlerce hacı adayı, gümrük kapısında işlemlerin ağır yürümesi sebebiyle sıkıntılı günler yaşıyor.
Soğukta kalan hacı adayları camilerde konaklıyor. Türkiye’nin dört bir yanından Suudi Arabistan’a kasap olarak gidecek yaklaşık 10 bin hacı adayı, sınır kapısında zor günler yaşıyor. Yılda 300 bini kişinin geçiş yaptığı sınır kapısına hacı adaylarının da gelmesi, Öncüpınar Sınır Kapısı’nın yükünü daha da arttırdı. Geçişler sırasında Esselame Sınır Kapısı’nın dar olması, Suriye tarafında yığılmalara sebep oluyor. Diğer taraftan Türk hacı adaylarının yanı sıra çok sayıdaki Türk Cumhuriyetleri ve AB ülkelerinden hacı adayları Suriye tarafında geçmek için Öncüpınar’a geldi. Sınırdaki izdiham sebebiyle Suriye’ye kontrollü araç bırakmak zorunda kalan Türk yetkililer, hacı adaylarının Kilis’te konaklaması için tüm imkânları seferber etti. Kilis Belediyesi tarafından dev çadırlar kuruldu. Açılan çadırlara rağmen yer sıkıntısı çeken hacı adayları için Kilis Müftülüğü tarafından şehir merkezindeki tüm camileri açtı. Hacı adayları sınır geçişleri tamamlanana kadar vakitlerini kendilerine ayrılan çadır veya cami içlerinde geçiriyor.
|
/ KİLİS
22.12.2006
|
|
|
Dinî konuların gelişigüzel tartışılması doğru değil |
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Nasuhi Ünal Karaarslan, dini konuların hassas olduğunu, bunlarla fazla oynanmaması gerektiğini, çünkü toplumun düzeninin sarsılabileceğini belirtti.
Karaarslan, yaptığı açıklamada, bu yıl Kurban Bayramı ile yılbaşının aynı güne rastlaması sebebiyle, son zamanlarda kamuoyunda yaşanan çeşitli tartışmaların kimseye yarar sağlamayacağını söyledi.
‘’Tavuk kurban edilebilir mi?’’ veya ‘’Kurban Bayramı’na rastlayan yılbaşında alkol almak günah mıdır?’’ şeklindeki tartışmaların, sansasyon meydana getirmek, insanların dikkatlerini belli yerlere toplamak için ortaya atıldığını savunan Karaarslan, ‘’İnsanların kafaları karıştırılmamalıdır. Yüzlerce seneden beri kutlanan bayramlarımız ve geleneklerimizde, halkımız nelerin yapılacağını zaten biliyor. Aynen deprem konusunda yapılan değişik açıklamalarda olduğu gibi insanları rahatsız etmenin bir anlamı yok’’ dedi.
Bu tip tartışmaların pek çok televizyon kanalında sık yapılmasının, kavga üslûbuyla, bir takım insanların dâvet edilip, dikkat çekici ortamların oluşturulmasının bir anlam taşımadığını kaydeden Karaarslan, “Dinî konular hassastır, bunlarla çok fazla oynamaya gerek yoktur, çünkü toplumun düzeni sarsılabilir’’ diye konuştu.
|
/ ÇANAKKALE
22.12.2006
|
|
|
İzmir’de 58 okula beyaz bayrak |
İzmir Valisi Oğuz Kağan Köksal, ‘’Beyaz Bayrak’’ın okullarda eğitim verilirken sağlıklı ortam sunulduğunun da bir göstergesi olduğunu söyledi.
Millî Eğitim ile Sağlık bakanlıklarının okulların temizliği ve sağlıklı çevre uygulaması amacıyla başlattığı ‘’Beyaz Bayrak Projesi’’ çerçevesinde İzmir’de 58 okul bayrak almaya hak kazandı. İzmir Valiliğinde düzenlenen törenle okul yöneticilerine beyaz bayrak, sertifika ve plaketleri verildi.
|
/ İZMİR
22.12.2006
|
|
|
Trafik cezaları PTT'ye ödenecek |
Gelirler İdaresi Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü ve PTT arasında imzalanan protokole göre, trafik cezaları ve karayolları tarafından kesilen cezalar PTT tarafından tahsil edilecek.
Protokolün hayata geçirilmesi için Maliye Bakanlığında gerçekleştirilen imza törenine Gelirler İdaresi Başkanı Osman Arıoğlu, Emniyet Genel Müdür Vekili Necati Altıntaş, PTT Genel Müdürü Osman Tural ve Karayolları Genel Müdürü Mehmet Cahit Turhan katıldı.
|
/ ANKARA
22.12.2006
|
|
|
Tarihî Atlıhan yenilenerek hizmete açıldı |
Odunpazarı Evlerini Yaşatma Projesi kapsamında sıfırdan başlanılıp yeniden yapılan tarihi Atlıhan Çarşısı önceki gün gün hizmete açıldı.
1983 yılında sit alanı ilân edilen Odunpazarı bölgesi geleneksel türk mimarisine uygun tarihi Türk evlerinin bulunduğu bölge terk edilmiş durumdaydı. Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı’nın girişimleriyle Beyler Sokaktaki onarım iyileştirme çalışmaları devam ederken 2006 yılında yıkılarak eski haline uygun olarak yapılan tarihi Atlıhan Çarşısı 6 ay gibi kısa bir sürede bitirilerek hizmete sokuldu. Başkan Burhan Sakallı Odunpazarı Evleri’ni yaşatma projesinin kendileri için çok önemli olduğunu belirterek “bu projelerden biri olan Atlıhan Çarşısını hizmete sokmanın gururunu yaşıyoruz, tüm Eskişehirlilere ve Odunpazarlılara hayırlı olsun” dedi. Toplam kapalı alanı 566 metrekare olan ve geniş bir avluya sahip olan çarşıda 2 adet atölye, 2 adet sergi salonu, 19 adet dükkan ve 1 adet restaurant ve kafeterya bulunuyor.
|
Abdullah YEŞİLKAYA
/ ESKİŞEHİR
22.12.2006
|
|
|
Sağlıklı besleniyor muyuz? |
Besin ögelerinin yeterli miktarda alınıp vücutta kullanılması gerekiyor. Bu ögelerin herhangi biri alınmadığında veya gereğinden az ya da çok alındığında, büyüme ve gelişme engelleniyor, sağlıkta bozulmalar yaşanıyor.
Vücudun büyüme ve gelişmesi, verimli çalışması, dış etkenlere ve hastalıklara karşı dirençli olabilmesi için dengeli ve yeterli beslenmeye dikkat edilmesi gerekiyor. Bununla birlikte dikkat edilecek 12 adımla sağlıklı beslenme mümkün.
Vücudun büyümesi, dokuların yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan besin ögelerinin herbirinin yeterli miktarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılması, yeterli ve dengeli beslenme anlamına geliyor. Besin ögeleri vücudun ihtiyaçları düzeyinde alınmazsa, yeterli enerji oluşmadığı ve vücut dokuları yapılamadığından, yetersiz beslenme durumu oluşuyor.
Sağlık Bakanlığı’ndan edinilen bilgiye göre, sağlıklı beslenmede dikkat edilmesi gereken 12 adım bulunuyor. Buna göre;
* Günlük tüketilen besinlerin çok çeşitli olması gerekli. Besinlerin çoğunluğu hayvansal gıdalar yerine bitkisel gıdalardan seçilmeli. Günde; sabah-öğle ve akşam olmak üzere 3 öğün beslenilmeli. Öğün atlamamaya özen gösterilmeli. Daha çok tabiî ve taze besinler tercih edilmeli.
* Günlük beslenmede bulgur, mısır, pirinç, makarna gibi ekmek ve tahıl grubu besinlerin bulunmasına özen gösterilmeli. Günlük enerji ihtiyacının en az yüzde 55’i karbonhidratlardan sağlanmalı.
* Günde 5-7 porsiyon taze sebze ve meyve yenilmeli. Sebze ve meyveler vitamin, mineral ve posa ihtiyaçlarını karşılıyor. Posa özellikle barsak hareketlerini düzenliyor, kan şekeri ve kolestrol düzeylerinin düşmesine yardımcı oluyor.
* Her gün orta düzeyde fiziksel aktivite yapılarak, vücut ağırlığı tavsiye edilen sınırda tutulmalı. Düzenli olarak yürüyüşler yapılmalı. Besinlerle alınan enerji miktarı ile harcanılan enerji miktarı dengelenerek vücut ağırlığı korunabilir. Yeterli ve dengeli beslenme ile birlikte düzenli yapılan fiziksel aktivite, kalp ve solunum fonksiyonlarını düzenliyor, osteoporozu önlüyor.
* Günlük tüketilen yağ miktarı kontrol edilmeli. Yağdan gelecek enerji miktarı toplam enerjinin yüzde 30’unu geçmemeli. Yemeklerde hayvansal kaynaklı yağlar yerine, zeytinyağı, ayçiçek yağı, mısırözü gibi sıvı yağlar tercih edilmeli. Yemekler pişirilirken haşlama, ızgara ve fırında pişirme yöntemleri kullanılmalı. Kızartma ve kavurmalardan uzak durulmalı. Etli pişirilen yemeklere ayrıca yağ ilâve edilmemeli.
* Sucuk, salam, sosis gibi yağlı et ve et ürünleri yerine; balık, tavuk, hindi eti veya kuru fasulye, nohut, mercimek gibi kurubaklagiller tercih edilmeli.
* Yağsız veya az yağlı süt ve süt ürünleri tercih edilmeli.
* Az şekerli besinler yenmeli. Tatlılar ve şekerli içeceklerin tüketimi sınırlanmalı.
* Günlük tuz alımı, ortalama 1 çay kaşığı olacak şekilde azaltılmalı. Salamura, konserve, zeytin ve turşu gibi tuz içeren besinlerin tüketimi azalmalı.
* Alkol kullanılmamalı.
* Besinlerin hazırlanması, pişirilmesi sırasında hijyen kurallarına dikkat edilmeli. Yiyecekler pişirilirken haşlama, fırında ve buharda pişirme yöntemleri tercih edilmeli. Kızartmalardan kaçınılmalı.
* Bebekler ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenmeli ve 6 aydan sonra uygun besinlere başlayarak yeterli ve dengeli beslenmeleri sağlanmalı.
|
/ ANKARA
22.12.2006
|
|
|
Çocuklarınıza her çizgi filmi izletmeyin |
Bazı çizgi filmlerin okul öncesi dönemde çocuklarda şiddeti arttırabileceği belirtildi. Uzmanlar, okul öncesi dönemde çocukların bazı çizgi filmlerdeki karakterleri izleyerek şiddeti gördüğüne; özellikle 3-6 yaş arasındaki çocukların oyunlarında bu kahramanları taklit ettiğine, onlara benzemeye çalıştığına dikkat çekiyor.
“Seyrettiklerinin etkisinde kalarak oyuncaklarını, çevresinde bulunan eşyaları ya da kendi vücudunu silah gibi kullanmaya ve savaş oyunu oynamaya başlıyorlar.” diyen Çocuk Gelişimi ve Eğitim Uzmanı Aylin Girgin, çocukların da şiddet duygusu yaşadığını aktarıyor. Bunun çok tabiî olduğunu söyleyen Girgin, “Çocukları bu duygunun olumsuz etkilerinden kurtarmaya çalışmak sağlıklı değildir. Çocuğa sevgi şefkat, içtenlik duygularını aşılayıp geliştirerek bunu önlemek olasıdır.” diyor.
Eğitimin oyunla başladığını, çocukların oynayarak öğrendiğini dile getiren Girgin, bir yerleşim merkezinde çocuklara yönelik oyun ve eğlence alanlarının kaç tane olduğunun sorgulanması gerektiğini kaydediyor. Girgin, “Çocuk parkları var; peki yeterli mi? Havaların soğumasıyla o parklardan da yararlanamıyoruz. Eğlenmek sadece 2 tane jetonlu oyuncak ile mi olmalı? Okulöncesi çağda olan geleceğin sahibi çocuklarımız için oyun, eğlence, spor alanları yapılmalı, hem de bir an önce.” diyerek, yetkililerin bu konuda kafa yormasını istiyor.
Özellikle kış aylarında çocukların yararlanabileceği kapalı oyun ve eğlence merkezlerinin olmayışından dolayı, evde gün boyu televizyon izleyen okul öncesi dönemindeki çocukların, ileriki eğitim ve öğretim dönemlerinde büyük sorunlar yaşadığını söyleyen Girgin, “Bu sorunlar ne yazık ki ülkemizin her yerinde giderek artış gösteriyor.” ifadesini kullanıyor.
Okullardaki şiddet olaylarını en aza indirmenin yolunu; okul öncesi çağda çocukların enerjilerini boşaltabilecekleri fırsatlar oluşturmak, televizyon karşısında onların seviyelerine uygun programlar izletmek ve anne ile babanın tutumlarını kurallar çerçevesinde, tutarlı ve dengeli şekilde ayarlamak olarak tarif eden Girgin, bu konuda yerel yönetimlere ve eğitim camiasına da büyük görevler düştüğü görüşünü savunuyor.
|
/ KÜTAHYA
22.12.2006
|
|
|
Pardus’a rekor ilgi |
18 Aralık günü saat 11:18 itibarı ile internetten yayımlanmaya başlayan Pardus 2007 işletim sistemi, başta Pardus sunucuları olmak üzere tüm Türkiye internetinde tıkanma ve sıkıntılara yol açtı.
Pardus proje ekibinden alınan bilgilere göre, işletim sisteminin yayımlanması ile birlikte yükselen trafik gün boyunca devam etti ve ancak sabaha karşı normale döndü. Bu sabah yeniden artan trafikle başa çıkmak için alınan çeşitli tedbirler de yeterli olmuyor.
Trafik için Pardus yetkilileri “Normal trafiğe ek olarak saniyede yaklaşık 300 Mbit’lik bir yük geldi. Bu da yaklaşık 15 sn’de bir CD (670 MB) anlamına geliyor” yorumunu yaptılar.
Yetkililer, oluşan sıkışıklık ve sitelerinin tıkanması konusundaki soruları ise “Geçen sene bu sıralarda yayımladığımız Pardus 1.0 sürümü ilk ay içerisinde ve bizimle birlikte yansı hizmeti veren siteler de dahil edildiğinde 25.000 kez indirilmişti. Biz de hesaplarımızı ve hazırlıklarımızı bunun birkaç katına göre yapmıştık. Oysa 10 kattan fazla bir artış oldu. İnternet taleplerine cevap verebilmek için çalışmalarımız sürüyor” diyerek cevapladılar.
Pardus 2007 sunucusu Türkiye’nin en hızlı internet bağlantısına sahip TÜBİTAK ULAKBİM merkezinde yer alıyorlar. Üniversiteler ile internet arasındaki tüm trafiğin geçtiği bu merkezin istatistiklerine göre Pardus 2007, ilk gününde Türkiye internet trafiğini ikiye katladı.
|
22.12.2006
|
|
|
En önemli Müslüman icatları |
Rus Pravda gazetesi Müslümanlarca gerçekleştirilip vazgeçilmez hale gelen keşif ve icatlara yer verdi.
* Kahve: Halid isimli bir Arap, Etiyopya’nın Kaffa bölgesinde keçilerin yere dökülmüş koyu renkli tohumları yediğini fark etti. Kahve 1645’te Venedik’e geldi.
* Satranç: Eski Hindistan’da ortaya çıkan bu oyuna Persler tarafından bugünkü şekli verildi.
* Paraşüt: Endülüslü Abbas Kasım İbn Firnas’ın asıl amacı uçan bir cihaz icat etmekti.
* Sabun: Mısır ve Romalılar bazı materyalleri temizlik için kullansa da bitkisel yağları sodyum hidroksit ile birleştirip ilk sabunu yapan Araplardı.
* Çelik yelek: İlk kez ok geçirmeyen giysiler yapanlar Müslümanlar. Hıristiyanlar bunu Haçlı Seferleri sırasında öğrendi.
* Ameliyat: Ebu’l- Kasım El Zehravi’nin, 10’uncu yüzyılda bulduğu ameliyat yöntemleri ve 200 alet hâlâ kullanılıyor.
|
22.12.2006
|
|
|
|