Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 26 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Kışla kültürü, demokrasi kültürü!

Bir açık mektup!

Demokrasi kültüründen değil, ‘kışla kültürü’nden beslenenlere...

Bir açık mektup!

Eleştirel düşünceden değil, ‘ezber imalathaneleri’nden nemalananlara...

Bir açık mektup!

‘Düşünce polisleri’ne yazılan...

Bir açık mektup!

Kendi doğrularını herkese dayatmak isteyen dinci ya da laik yobazlara...

Bir açık mektup!

Entelektüel olan her şeyden ya da ‘entelektüalizm’den nefret edenlere...

Evet, bir açık mektup.

Ben yazmadım. Amerika’nın en önde gelen üniversitelerinden Columbia’nın Rektörü Prof. Dr. Jonathan R. Cole tarafından kamuoyuna yazıldı.

Rektör, İsrail’e karşı bir siyasal eyleminden dolayı Prof. Edward Said’in üniversiteden atılması için Amerika’da kampanya başlatan Yahudi Lobisi dahil bazı çevrelere karşı akademik özgürlüğü savunuyor.

Prof. Atilla Yayla’ya yönelik olarak kaynatılmaya başlatılan cadı kazanı dolayısıyla 2000 yılında yazılan bu mektubun bir özetini köşeme alıyorum, belki işe yarar diye...

* * *

Columbia Üniversitesi’nde akademik özgürlüğün anlamı nedir? Üniversite yönetmeliğinin 70. maddesi şöyle der:

“Akademik özgürlükten kasıt, bütün öğretim görevlilerinin, sınıflarında konularını tartışırken özgür olmalarıdır. Bu özgürlük, araştırma ve bu araştırmaların sonuçlarını yayımlama özgürlüğünü de içerir. Öğretim görevlileri fikirlerini ifade etmelerinden veya özel ya da kamusal alanda kurdukları ilişkilerden dolayı üniversite tarafından cezalandırılmaz.”

Columbia’da bir ifade yasası olduğuna inanmadığımız gibi, ifade polisi gibi davranmayı da reddederiz. Üniversite, bir görevlisinin fikirlerini açıklamasına veya davranışlarına karşı, bunlar yargının alanına girse bile müdahale etmeyebilir.

Bir üniversite için, bireyin siyasi olarak egemen bir ideolojinin titretici, felç edici etkisinden korkmaksızın, görüşünü ifade etmekte kendisini özgür hissetmesinin güvencede olmasından daha önemli birşey yoktur.

Özgürlük üzerine...

John Stuart Mill, ‘Özgürlük Üzerine’ adlı eşsiz makalesinde, bize hoş gelmeyen fikirlerin ifade edilebilmesini desteklememizin özgürlük kavramı açısından niye çok önemli olduğunu açıkça ortaya koyar ki; o fikirler bizim fikrimize aykırı olabilir veya fikrimizi tehdit eder görünebilir:

“Eğer tüm insanlığın, farklı düşünen tek bir kişiyi susturmasını haklı buluyorsanız, gün gelip o tek kişinin iktidarı ele geçirdiğinde tüm insanlığı susturmasına karşı çıkmaya da hakkınız olmaz.”

Çirkin de gelse...

Bazı fikirler bize çirkin gelebilir. ‘Doğruluk’ anlayışımıza aykırı düşebilir. Yargılarımıza veya kabullerimize meydan okuyabilir. Ama ne olursa olsun akademik düzenimizin temel yapısını tehdit etmedikçe güvence altında olmaları gerekir.

Akademik özgürlük temel esastır.

Bu nedenle, Profesör Edward Said’in çevresinde süregiden son tartışma da bizi rahatsız etmemelidir. Yeter ki bu tartışma, özgür fikir alışverişine zincir vurmasın veya Said’e yaptırım uygulama çanlarını çalar hale gelmesin!

Asıl tehdit!

Hepimizi ve akademik özgürlüğü tehdit eden, Said’in ifade özgürlüğünü ya da eleştirilerini sınırlama düşüncesinin ta kendisidir.

Öğretim üyelerimizin görüşlerine yönelik bu tür kısıtlamaların, bu üniversitenin saygın bir özelliği açısından uzun süreli olumsuz etkileri olabilir. Bu özellik, çoğunluğun kabul edilemez görebileceği fikirlere karşı hoşgörü göstermektir.

Özgürlüğün güvencesi

Columbia olarak biz, McCarthy döneminde bile, diğer kurumların yaptığı gibi, farklı siyasi görüşleri bulunan profesörlerimize kısıtlama uygulamak veya onları işten uzaklaştırmak yolundaki baskılara ve telkinlere boyun eğmedik. Bugün de ifade özgürlüğünü güvence altına alan tutumumuzdan geri adım atmayız.

Said, bir Columbia Üniversitesi profesörüdür. Bu bizim en yüksek akademik derecemizdir ve kendisi bu mevkiye sadece bilimsel ve eğitsel katkıları nedeniyle gelmiştir.

Onun politik görüşlerine atıfla, Columbia’daki sıfatının uygun olup olmadığını, çalışmalarının değerini sorgulamak, Said’i üniversitemizin önde gelen akademisyenlerinden biri olarak görmemize dair bakış açısını yitirmekten başka bir anlama gelmez.

Eğer Said’in özgürce yazma ve konuşmasını güvence altında tutmayı reddedeceksek, bir sonraki bastırılanın kim olacağını da, kimin fikirlerini çekinmeden ifade edeceğini belirleyen engizisyon üyesinin kim olacağını da şimdiden düşünmeye başlamamız yerinde olmaz mı?

Akademik özgürlük

Columbia’da öğretim üyeleri ile öğrenciler için farklı farklı belirlenmiş davranış kuralları vardır. Ne var ki, ifade özgürlüğünü içeren akademik özgürlük söz konusu olduğunda, bir öğrenciye sunulanla Said’e sunulan güvenceler açısından bir fark yoktur.

Nasıl Said meselesinde ifade ve eylem özgürlüğünü savunuyorsam, öğrencilerin haklarını da aynı şekilde savunurum. Ve Said hakkında üniversitenin uygulayacağı herhangi bir yaptırım olduğuna inanmadığımı da ifade etmek isterim.

Öğrenciler ve öğretim görevlileri, benim de pek doğru bulmayabileceğim şeyler yapabilirler. Ancak bir üniversite yöneticisi olarak kendi otoritemi, onların fikirlerini üniversite idaresinin bakış açısına uydurmak için asla kullanmam.

Prof. Dr. Jonathan R. Cole,

Columbia Üniversitesi Rektörü.

Milliyet, 25.11.2006

Hasan CEMAL

26.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Kışla kültürü, demokrasi kültürü!

  Linç, Yayla’nın tezini doğruluyor

  Atatürkçü despotizm

  Bu telâşa ne gerek var?

  Linç psikolojisi

  Son linç girişim

  Dindarlık artıyor, İslâm azalıyor!?


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004