Profesör Atilla Yayla, Gazi Üniversitesi’nden kovuldu. Kibarcasını söylüyorlar, ‘ders vermekten uzaklaştırıldı’ diyorlar. Canım belki kovulmadı da kızağa çekildi, sonuç pek değişmez.
Suçu neymiş? Atatürk’e ‘bu adam’ demiş...
Hayır, dememiş! Anlama özürlü olmak için Babıali kaşalotu olmak yeterli de, üniversite yöneticisi olmak gerektiğini yeni görüyorum.
‘İleride artık bizlere neden her yerde bu adamın heykelleri, fotoğrafları var diye soracaklar’ demiş. Yani ‘bu adam’ tanımını kendi ağzından kullanmıyor, kendini Avrupalıların perspektifine yerleştirip o açıdan, onların ağzıyla soruyor, soracaklar, öyle diyecekler, diyebilirler diyor...
Ben ondan daha büyük bir suç işlemiş, başkasının gözünden değil kendi ağzımdan ‘adam’ demiştim Atatürk’e, hadi beni de gazeteden kovsunlar.
Amacım Atatürk’ü uzaylı gibi görenlere onun insan olduğunu hatırlatmaktı. Tepki gösterenlere de ‘ne yani, adam değil de kadın mıydı’ diye soruyordum, ağızlarını açamıyorlardı.
Profesör Yayla aynı zamanda Kemalizm’in ‘ilerlemeden çok gerilemeye tekabül ettiğini’ söylemiş. İkinci suçu bu.
Bunu şeriatçı olduğu için mi söylemiş? Hayır, liberal olduğu için söylemiş. Bu ülkede liberal olmak da suç.
‘Şapka devrimi bizi geri götürdü’ anlamında falan değil yani, özgürlükler açısından konuşmuş... Kastettiği, şeker fabrikası, çimento fabrikası yapımı türünden ‘ekonomik ilerleme ya da gerileme’ falan da değil...
Haksız mı? Bu ülkede 1925-1945 arasında tek parti diktası yaşanmadı mı? Cumhuriyetin bu on yılı, hem çok partili parlamenter meşrutiyet dönemine, hem de cumhuriyetin ilk iki yılına oranla demokrasi açısından daha ‘geri’ değil midir?
Bu adamı niçin kovmuşlar? Adı ‘Gazi’ olan bir üniversiteye yakışmadığı için.
Ben de soruyorum: Madem Gazi Üniversitesi bu kadar Atatürkçü, adı niçin Gazi Üniversitesi?
Niçin ‘Atatürk Üniversitesi’ değil? Niçin, Atatürk’ün alt tarafı 1921 yılından 1934 yılına kadar, yani ‘soyadı devriminden önce’ kullanmış olduğu bir ünvanı taşıyor?
1934 tarihli devrim yasasına göre bu ülkede ‘efendi, ağa, paşa gibi ünvan ve lakapların kullanılması’ yasaklanmamış mıydı? İşte ben de Gazi Üniversitesi hakkında suç duyurusunda bulunuyorum, devrim yasasını çiğnemektedir!
Örneğin hepiniz suç işliyorsunuz, Orgeneral Büyükanıt’a ‘Yaşar Paşa’ derken!
Ne kadar gülünç, değil mi? Ama şaka kaka oluyor ve bir hocanın hayatı kaydırılıyor.
Bir profesörün, görüşleri ne kadar aykırı olursa olsun, onları özgürce dile getirmek hakkı var mıdır? Medeni memleketlerde vardır, Türkiye’de yoktur. Yanılma hakkı da var mıdır? Evet, yanılma hakkı bile vardır. Burada yoktur.
Bu profesör, hakaret mi etmiş, galiz bir kelime mi kullanmış, yalan beyanda mı bulunmuş, iftira mı etmiş, ahlak dışı bir suçlama mı yöneltmiştir? Hayır, yalnızca kendine özgü ‘siyaset sosyolojisi’ görüşlerini belirtmiştir.
Bu bilim dalı ‘exact’ bir bilim dalı mıdır? Hayır. Yoruma ve tartışmaya sonuna kadar açıktır. Örneğin profesör ‘iki kere iki beş eder’ ya da ‘su yüz derecede değil doksan sekiz derecede kaynar’ şeklinde mi saçmalamaktadır? Hayır.
Sözkonusu profesör, aykırı görüşlerini, çocuklara ders verirken mi dile getirmiş, onların beyinlerini mi zehirlemiş, kötü yola mı düşürmüştür? Hayır, bir siyasi partinin panelinde söylemiştir.
Sözkonusu siyasi parti, ülkemizi yıkmaya ya da bölmeye yönelik Daşnaksutyun Partisi, ya da Partiya Karkere Kürdistan falan gibi yasa dışı bir suç örgütü müdür?
Hayır, ülkede şu anda iktidarda bulunan, hükümeti kurmuş ‘legal’ çoğunluk partisidir.
Ben burada ne o partiyi savunuyorum, ne de Profesör Yayla’yı... O partiye oy vermem... O profesörü de tanımam etmem, babamın oğlu değildir, ölmüş kalmış bana ne?... Çok şükür Avrupa Birliği’nden para ya da destek de almıyorum... Ben burada bir ‘zihniyeti’ eleştiriyorum.
Bir soru daha soruyorum: Türkiye bu kafayla Avrupa Birliği’ne girebilecek midir?
Hayır. Zambia girecektir, Türkiye giremeyecektir.
Ama profesörü harcayanların istediği de ‘girmemek’ değil mi aslında?
Akşam, 23.11.2006
|