The Guardian Yazarı Simon Tisdal’a göre Bush’un sadece bir yılı kaldı aksi takdirde çekilme kaçınılmaz. Simon Tisdall haberinde, üst düzey bir Amerikalı yetkilinin “Bush planını işletebilmek için bir yıldan az, belki altı ay vakti kaldığını biliyor. Eğer başarılı olunamazsa gelecek sonbahar çekilme başlayacak” dediğini aktardı.
Guardian’da bir makalesi yer alan eski Amerikan Başkanı Bill Clinton’ın danışmanı Sidney Blumenthal ise yeni muhafazakârların son mücadelelerini verdiğini savundu. “Bush’un batan gemisinden kaçışıyorlar, ama hala Ortadoğu siyasetinin yön değiştirmesini engellemeye çalışıyorlar. Temmuz ayında Baba Bush’un ulusal güvenlik danışmanı Brent Scowcroft bölgede istikrarın Ortadoğu barış sürecini yeniden rayına oturtmaktan geçtiğini belirtmişti. Onun sözleri James Baker’ın söyleyeceklerinin de bir özeti. 15 Eylül’de de, Condoleezza Rice’ın hukuki danışmanı Phillip Zelikow, bu görüşleri yineledi. Bunun ardından Dick Cheney Rice’a baskı yaptı, o da kendi zaafını gösterir şekilde, en yakın adamını susturdu. Seçim felaketi Baker’ın elini güçlendirdi. Hatta Baker Salı günü Orta Doğu barış sürecinin yeniden başlatılması fikrini desteklemesi için Tony Blair’i komisyona bilgi vermeye davet etti. Baker Bush’a bunu önerirse, bunun yapılabilmesi için ulusal güvenlik konseyindeki ve özellikle Cheney’nin altındaki yeni muhafazakârlara yol verilmesi gerektiğini biliyor. Bush’un ya babası ve adamlarının bilgeliğini kabul etmesi gerekecek ya da bu görüşleri ve ihtiyatı yine bir yana bırakacak.” Daily Telegraph, senatörlere bilgi veren Orgeneral John Abizaid’in Irak’tan çekilme yolunda takvim verilmemesi sözlerini, Demokratlar’a açık bir uyarı olarak niteledi. Ancak Abizaid’in asker sayısının artırılmasına da yanaşmayarak bazı Cumhuriyetçileri de hayal kırıklığına uğrattığını belirtti. Anatole Kaletsky ise Times sayfalarındaki makalesinde Irak’taki başarısızlığın dünya düzeninde şaşırtıcı bir değişimi de beraberinde getirebileceği tahmininde bulundu. “Her krizden bir fırsat doğar” diyen Kaletsky, eski başkan Richard Nixon 1970’lerde Vietnam’dan çekilme kararı aldığında, durumun bugünkünden de kötü göründüğünü belirtiyor, tam o sırada Henry Kissinger’ın hiç beklenmedik şekilde yürüttüğü görüşmelerle, Çin ile diplomatik ilişkiler kurulmasının önünü açtığını hatırlattı.
“Nasıl ki Amerika’nın Çin’e açılımı Rusya ve Çin arasında soğukluk meydana getirip Komünist dünyasında onarılmayacak bir bölünme getirdiyse, teokratik İslâm dünyası da İran’a bir açılımla bölünebilir. Böyle bir bölünmeyi sağlayabilmek için İran’ın nükleer hedeflerinin kabulü ödenebilir bir bedel olacaktır. Amerika, zaten artık bunun önünü kesecek durumda değil. Böylece hem İsrail’in bölgedeki en büyük düşmanı tarafsız hale gelecektir, hem de İran, aşırılığın asıl kaynağı olan Sünnî Suudi Arabistan’a karşı bir denge unsuru olacaktır. Zira İslâmcı teröristlerin beyninin yıkandığı Pakistan, Afganistan, Türkiye, Endonezya, Kuzey Afrika, hatta İngiltere ve Avrupa’daki medreselerin ve camilerin finansmanı İran’dan değil, Suudilerden geliyor.”
|