|
|
|
Tarihî camiyi de yıktılar |
İsrail Gazze’nin Beyt Hanun kasabasına yönelik saldırıları sırasında 776 yıllık tarihî camiyi de yıktı. Geçen hafta İsrail’in düzenlediği saldırıda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 19 Filistinli sivil hayatını yitirirken, Memlûklar döneminde yapılmış olan tarihî cami de yerle bir edildi. Camiden geriye sadece minaresi kaldı.
Geçen hafta İsrail’in düzenlediği saldırıda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 19 Filistinli sivil hayatını yitirirken, Memlüklüler döneminde yapılmış olan tarihi cami de yerle bir edildi. Sadece minaresi ayakta kalabilen An-Nasr Camisi’nin diğer kısımları İsrail askerleri tarafından tahrip edildi.
1240 yılında yapılan caminin eşrafından 74 yaşındaki Ebu Ahmet El Kefari, İsrailliler özellikle Müslümanlara ait tarihî eserleri yok ettiğini belirterek, “Bu cami, yaklaşık 800 yıl önce Memlük Sultanı Şemseddin’in, buradaki savaşının ardından yapılmış. Burada zafer kazanınca, bu camiye ‘zafer’ (An Nasr) ismi verilmiş. İsrail askerleri, bu camiyi yıktığında burada militanlar olduğunu söylemişti ancak kimse yoktu. Biz İsrail, bu camiyi tarihi olduğu için yıktığına inanıyoruz. İsrail, tarihi bir caminin Gazze ya da Filistin’de ayakta kalmasını istemiyor. Bu tür eserler, İslâmın yüzyıllarca burada kaldığını gösteriyor. İsraillilerin asıl istemediği de bu” dedi.
Camiyi tekrar yapacaklarını söyleyen 67 yaşındaki başka bir Filistinli Ebu Nesim ise, diğer ülkelerden cami için yardım isteyerek, “Bu camiyi tekrar yapacağız. Kendi eşyalarımızı, altınlarımızı satıp bu camiyi tekrar yapabiliriz. İnşallah, daha büyüğünü yapmaya çalışacağız. Bütün Müslümanlar, bütün ülkeler bu camileri yapmamız için bize yardım etmeli” şeklinde konuştu.
|
/ GAZZE
17.11.2006
|
|
|
Bush’un batan gemisi |
The Guardian Yazarı Simon Tisdal’a göre Bush’un sadece bir yılı kaldı aksi takdirde çekilme kaçınılmaz. Simon Tisdall haberinde, üst düzey bir Amerikalı yetkilinin “Bush planını işletebilmek için bir yıldan az, belki altı ay vakti kaldığını biliyor. Eğer başarılı olunamazsa gelecek sonbahar çekilme başlayacak” dediğini aktardı.
Guardian’da bir makalesi yer alan eski Amerikan Başkanı Bill Clinton’ın danışmanı Sidney Blumenthal ise yeni muhafazakârların son mücadelelerini verdiğini savundu. “Bush’un batan gemisinden kaçışıyorlar, ama hala Ortadoğu siyasetinin yön değiştirmesini engellemeye çalışıyorlar. Temmuz ayında Baba Bush’un ulusal güvenlik danışmanı Brent Scowcroft bölgede istikrarın Ortadoğu barış sürecini yeniden rayına oturtmaktan geçtiğini belirtmişti. Onun sözleri James Baker’ın söyleyeceklerinin de bir özeti. 15 Eylül’de de, Condoleezza Rice’ın hukuki danışmanı Phillip Zelikow, bu görüşleri yineledi. Bunun ardından Dick Cheney Rice’a baskı yaptı, o da kendi zaafını gösterir şekilde, en yakın adamını susturdu. Seçim felaketi Baker’ın elini güçlendirdi. Hatta Baker Salı günü Orta Doğu barış sürecinin yeniden başlatılması fikrini desteklemesi için Tony Blair’i komisyona bilgi vermeye davet etti. Baker Bush’a bunu önerirse, bunun yapılabilmesi için ulusal güvenlik konseyindeki ve özellikle Cheney’nin altındaki yeni muhafazakârlara yol verilmesi gerektiğini biliyor. Bush’un ya babası ve adamlarının bilgeliğini kabul etmesi gerekecek ya da bu görüşleri ve ihtiyatı yine bir yana bırakacak.” Daily Telegraph, senatörlere bilgi veren Orgeneral John Abizaid’in Irak’tan çekilme yolunda takvim verilmemesi sözlerini, Demokratlar’a açık bir uyarı olarak niteledi. Ancak Abizaid’in asker sayısının artırılmasına da yanaşmayarak bazı Cumhuriyetçileri de hayal kırıklığına uğrattığını belirtti. Anatole Kaletsky ise Times sayfalarındaki makalesinde Irak’taki başarısızlığın dünya düzeninde şaşırtıcı bir değişimi de beraberinde getirebileceği tahmininde bulundu. “Her krizden bir fırsat doğar” diyen Kaletsky, eski başkan Richard Nixon 1970’lerde Vietnam’dan çekilme kararı aldığında, durumun bugünkünden de kötü göründüğünü belirtiyor, tam o sırada Henry Kissinger’ın hiç beklenmedik şekilde yürüttüğü görüşmelerle, Çin ile diplomatik ilişkiler kurulmasının önünü açtığını hatırlattı.
“Nasıl ki Amerika’nın Çin’e açılımı Rusya ve Çin arasında soğukluk meydana getirip Komünist dünyasında onarılmayacak bir bölünme getirdiyse, teokratik İslâm dünyası da İran’a bir açılımla bölünebilir. Böyle bir bölünmeyi sağlayabilmek için İran’ın nükleer hedeflerinin kabulü ödenebilir bir bedel olacaktır. Amerika, zaten artık bunun önünü kesecek durumda değil. Böylece hem İsrail’in bölgedeki en büyük düşmanı tarafsız hale gelecektir, hem de İran, aşırılığın asıl kaynağı olan Sünnî Suudi Arabistan’a karşı bir denge unsuru olacaktır. Zira İslâmcı teröristlerin beyninin yıkandığı Pakistan, Afganistan, Türkiye, Endonezya, Kuzey Afrika, hatta İngiltere ve Avrupa’daki medreselerin ve camilerin finansmanı İran’dan değil, Suudilerden geliyor.”
|
17.11.2006
|
|
|
Beyaz Saray’ın Irak kumarı |
İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesi, ABD’nin Irak’taki savaşı kazanabilmek için “büyük ve son bir hamle” planladığı, bu çerçevede gelecek yıl Irak’tan asker çekmek yerine, asker sayısının 20.000 daha artırılmasının düşünüldüğü iddiasına yer verdi.
ABD Başkanı Geroge Bush’un bu konuyu danışmanlarıyla görüştüğüne dikkat çekilen Guardian’ın haberinde, Irak’la ilgili çalışma grubunun henüz işini tamamlamadığına işaret edildi. Çalışma grubunun dört maddeden oluşan bir “Zafer Stratejisi” oluşturmasının beklendiği de belirtilen haberde, bu taslağın Washington’da incelenip, tartışılmakta olduğu kaydedildi. Bu stratejinin birinci maddesinin, asker sayısında azalma yerine, artış öngördüğü öne sürülen haberde, Irak’taki ABD askerlerinin sayısının 20.000 kadar artırılmasının söz konusu olduğu iddiasına yer verildi. Guardian’ın haberinde, Bush’un asker sayısını artırarak, Demokratlar’ın Irak konusunda yaptığı baskılara da karşı çıkmış olacağı belirtildi. “Zafer Stratejisi”nin ikinci maddesinde bölgesel işbirliğinin önemine işaret edileceği kaydedilen haberde, bunun için uluslararası bir konferans düzenlenebileceği ya da ABD’nin bölgedeki müttefikleri Suudi Arabistan ve Kuveyt’in daha çok diplomatik, ekonomik ya da finansal desteğinin sağlanabileceği ifade edildi. Üçüncü maddeyi Sünniler, Şiiler ve diğer etnik ve dini gruplar arasında ulusal uzlaşmanın canlandırılmasının oluşturduğuna dikkat çekilen Guardian’ın haberinde, raporun gevşek bir federal sistemde bölünmenin, barış değil, geniş çaplı bir insani kriz meydana getireceği uyarısını içereceği belirtildi.
|
/ LONDRA
17.11.2006
|
|
|
CIA Başkanı Irak için karamsar |
Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) Başkanı Michael Hayden, mezhep ayrılıkları, yetersizlik, yolsuzluk ve El Kaide varlığı arasında sıkışan Irak hükümetinin karşı karşıya kaldığı zorluklarla ilgili karanlık bir tablo çizdi.
Amerikan Senatosunun silahlı kuvvetler komisyonunda konuşan Hayden, “Şiiler arasındaki iktidar mücadeleleri ve iç bölünmeler, Şiî liderlerin Sünnilerin endişelerini dindirecek tedbirler almasını zorlaştırıyor. Radikal Şiî milisler ve direniş grupları şiddeti körüklüyor, Sünnilerin kanlı saldırıları da uzlaşma ihtimaline inanan ılımlı Şiileri endişelendiriyor” dedi.
İran’ın şiddeti körüklediğini ve rakip Şiî fraksiyonları desteklediğini de ileri süren Hayden, Sünnilerin daha da bölündüğünü savundu. Irak hükümetinin ülkedeki farklı toplumlardan destek aldığını, bununla birlikte önünde büyük zorluklar bulunduğunu söyleyen Hayden, “Irak’ta yaygın şiddet olayları hükümetin yönetme kapasitesini baltalıyor. Silâhlı kuvvetler mezhep ayrılıklarından zarar görüyor. Yolsuzluğa boğulmuş, yetersiz kalan ve partiler tarafından kontrol edilen sivil idare zorlukların üstesinden gelebilecek durumda değil” ifadesini kullandı.
Hayden, bütün bunların üstüne bir de El Kaide örgütünün mezhepsel şiddet olaylarını körüklemeye devam ettiğini söyledi ve koalisyon güçlerini ülkeden atmaya çalıştığını kaydetti. Hayden, “Irak’ta El Kaide’nin zaferi, bölgede ve ABD’de terör faaliyetleri başlatılması için bir rampa görevi yapan ve Cihad yanlılarını barındıran bir kökten dinci devlet anlamına gelecektir” uyarısında bulundu.
|
/ WASHINGTON
17.11.2006
|
|
|
Peres: Nejad, Hitler’in İranlı versiyonu |
İsrail Başbakan Yardımcısı Şimon Peres, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’a “Hitler’in İranlı versiyonu” dedi.
Askeri radyoya açıklamalarda bulunan Peres, “İran Cumhurbaşkanı, Hitler’in İranlı versiyonudur. Kendisi, yarıya yarıya sinir hastası bir kişiliktir” ifadesini kullandı. Ahmedinejad’ın İsrail karşıtı söylemlerine, İsrail’in haritadan silinmesine yönelik açıklamalarına ve İran’ın nükleer programına atıfta bulunan Peres, “İsrail, İran’a karşı savaş yapamaz, yapmamalıdır, çünkü Tahran’ın planladığı nükleer tehdit dünya çapındadır” dedi ve İran’ın nükleer silâha sahip olmasının başka Müslüman ülkelere örnek oluşturacağını savundu.
|
/ KUDÜS
17.11.2006
|
|
|
Taliban, 2006’da duble saldırdı |
Amerikan askeri istihbaratı, 2006 yılında Afganistan’daki saldırıların bir önceki yıla göre iki kat artacağı tahmininde bulundu.
Amerikan Senatosunun silahlı kuvvetler komisyonunda konuşan Amerikan askeri istihbarat şefi General Michael Maples, 2006’da ağır kayıplar vermesine karşın direnişin kapasitesini ve nüfuzunu artırdığını söyledi. General Maples, “Muhtemelen bu yılki saldırılar geçen yılın iki katına çıkacak ve 2007’de de direnişçiler, Afganistan’ın yeniden yapılandırılması ve askerî operasyonları destekleyen uluslar arası gücün çabalarını baltalamak için, kuşkusuz daha görünür, daha saldırgan ve daha kanlı teknikler kullanacak” ifadesini kullandı.
|
/ WASHINGTON
17.11.2006
|
|
|
Kaçırılanlardan bazıları işkenceyle öldürüldü |
Irak Yüksek Öğretim Bakanı Abid Ziyab, Bağdat’ta önceki gün kaçırılan bakanlık çalışanlarından bazılarının işkence gördüğünü ve öldürüldüğünü söyledi.
Polis üniformalı kişilerce üçg ün önce kaçırılan 150 civarında bakanlık çalışanı ve ziyaretçisinden 70 kadarının serbest bırakıldığını hatırlatan Ziyab, kaçırılan bakanlık çalışanları ve muhafızlardan bazılarının öldürüldüğünü ifade etti.
|
/ BAĞDAT
17.11.2006
|
|
|
|