Dünya medyasının gözünü Türkiye’ye çevirecek bir etkinliğe ve bu vesile ile ülkemizde bulunan ‘önemli’ zevata saygısızlık yapmak istemem ama ‘Medeniyetler İttifakı’ konusunda hiç iyimser olmadığımı vurgulamak zorundayım.
Başbakan Erdoğan’ın bu çalışmaları pek anlamlı bulmasını ve ciddiye almasını da elbette küçümseyemem ama iyimser olmak için nazari imkansızlıkla yüz yüzeyiz.
O imkansızlık, ‘Medeniyet’ kavramın üzerindeki belirsizliktir.
‘Medeniyet’ denince kim ne anlıyor, ne kastediyor belli değil.
O zaman da ‘Medeniyetler İttifakı’ tamlamasının ‘Meçhuller ittifakı’ lafından pek bir farkı kalmıyor.
Bir kere medeniyetler kime karşı ittifak edecekler?
Hem hangi medeniyetler?
Dünyamızda şu an kaç tane medeniyet var ki?
Ayrıca bu ittifak, medeniyetleri çatıştırmak isteyenlere karşı mı?
Eğer öyleyse onları somut olarak ilan etmeye var mısınız?
Kim medeniyetleri çatıştırmak istiyor; belli mi?
Bir bir çatıştıran yoksa ve bir çatışma yoksa ittifak ne iş ve kime karşı?
Eğer yeryüzünde birden fazla medeniyet varsa, neden bunların yarışmalarını sağlamıyoruz da ittifakını sağlamaya koşuyoruz?
Hem medeni, hem çatışmacı olunur mu?
Medeniyet, eğer medeniyetse, bir başka medeniyetle çatışmaz zaten, yarışır.
Hasılı ne istediğimiz, ne aradığımız belli değil.
Kafalarımız karmakarışık.
Medeniyet deyince kültürleri mi kastediyoruz?
Yoksa sadece dinleri mi?
Kim bilir belki de aşırılıkları kastediyoruz.
Zira çatışan, aşırılıklardır.
Öyleyse aşırılıkları ‘medeniyet’ olarak mı isimlendiriyoruz?
Saçmalıklar iç-içe...
Tercüman, 15.11.2006
|