DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın tartışma yaratan sözleri birkaç açıdan dikkatle incelenmeli.
Ağar’ın ilk sözü son 20 yılın temel sorunu terörle ilgiliydi:
“Dağda silahla gezeceklerine, düz ovada siyaset yapsınlar.”
İkinci sözü ise çok daha derin bir soruna parmak basıyordu:
“Askerle siyaset yapılmaz ama askersiz de devlet yönetilmez.”
Bu sözler, Türkiye’de gündem yaratan yeni bir siyasi söylemin doğuşuna işaret ediyordu. Bu yüzden hem destek gördü hem de tepki aldı.
Özellikle muhalefetten tam bir yaylım ateşi geldi. Ama en çarpıcı olanı ise Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükkanıt’ın açıklamasıydı. Türkiye, askerlerin sivil iktidarları darbeyle devirmelerine, muhtıralarına, balans ayarlarına alışıktı ama ilk kez bir muhalefet partisine yönelik “muhtırasına” tanık oluyordu.
Bu açıklama, şu gerçeği bir kez daha gösterdi: Türkiye’de siviller “dar alanda siyaset” yapmaya mahkum.
Bu yapı ne yazık ki 50 yıldır hiç değişmedi.
Bu yüzden de siyasetçiler değişse de siyasete güven yerlerde sürünüyor.
Çünkü, bırakın projeye sahip olmayı sözünü etmek bile “ihanetle” suçlanmaya yetiyor.
Oysa 90’lı yıllarda teröre karşı başlatılan mücadele sonrasında ne deniyordu: “Asker görevini yaptı, teröre karşı mücadeleyi kazandı. Şimdi sıra siyasetçide.”
Peki siyasetçi ne yapmalı?
İşte sorunun “bamteli” de bu “ne yapmalı?” sorusunda.
Çok değil son 15 yıl içinde sivil siyasetçilerin bu soruya verdikleri yanıtların hiçbiri hayata geçirilemedi.
Ne “realite” nin gereği yapıldı, ne “Bask modeli” tartışıldı, ne de “AB’nin yolu Diyarbakır” dan geçti.
Her defasında yeniden başa dönüldü.
İşte DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın bu sözleri, o günlerin içinden gelen ve devleti bilen biri olduğu için gerçekçi bulundu ve yankı yarattı.
Zamanlaması da bu nedenle uygundu.
Ayrıca bu siyasi çıkışın perde arkası da bir o kadar ilginçti.
Denilenlerin aksine bu siyasi tespitler günübirlik söylenmiş sözler değil; bir hatta iki yıl önceye uzanan bir hazırlık geçmişi vardı.
Genç bir DYP kurmayı şöyle diyor:
“Birçok insan bu çıkışın oy kaygısıyla yapıldığını söylüyor. Bu doğru değil. Doğru olan şu: Türkiye bu şekilde devam ederek hiçbir sorunu çözemez . Kim çözdü? Bu kaos devam mı etsin? Mehmet Ağar hayatının en anlamlı ve tarihi girişiminde bulundu. Biz bir süredir bunun hazırlığını yapıyoruz. Doğu Çalışma Komisyonu kurduk. 25’e yakın önemli aşiretin, sivil toplum ve dini önderlerin çocuklarıyla genel başkan ayda 2 defa toplantı yaptı. Onların verdiği bilgiler ve bölgeyle ilgili bir yıl süren çalışmalar sonucu Diyarbakır’da fevkalade etkili açıklama yapıldı.”
Bu tür çalışmaların sadece “Doğu Sorunu” yla ilgili olmadığını söyleyen DYP kurmayı şöyle devam ediyor:
“Asıl amaç yeniden sivil demokrasiyi kurmak, devletin bütün kurumlarının rehabilitasyonunu sağlamak . Bunun bir parçası da dini hayatla ilgili olandır. Bayram sonrası bu konuda genel başkanın önemli açıklamaları olacak. Bunlar bir anda ortaya atılmış şeyler değil. Genel Başkan partinin dışında çok ciddi bir akademisyen ekiple işbirliği yaptı. Ve son iki yıl içinde ciddi bir enformasyon içine girdi. Adamın hayatını cehenneme çevirdik . Bir anlamda Mehmet Ağar kendini yeniden inşa etti. Buna Türkiye’nin ihtiyacı vardı ve toplumdan gelen tepkiler de doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.”
Ağar’ın bu çıkışı siyasette “gündem yaratmak” denilen şeye de iyi bir örnek oldu. Bunu en iyi yapanlardan biri Özal’ dı.
Dikkat edin şimdi, sadece medyanın değil muhalefet partilerinin iç gündemi, siyaset kulisleri bile Mehmet Ağar üzerine kurulu.
Bu da medyadan şikayet etmekten daha anlamlı değil mi?
Sabah, 19.10.2006
|