Bir diğer Ortadoğulu alışkanlık da, askerlerin siyasetteki ağırlığı değil midir?
Çünkü Avrupalılık da “ İktidar “ı seçim belirler. Siyaset düşünce ile yapılır. Eğer iktidarın belirlenmesinde ve devletin yönetiminde Silahlı Kuvvetler, “ Oylu kuvvetler “ karşısında bir siyasi pozisyon alırsa, bu ülkenin anayasal demokrasisinde “ Kuvvetler Ayrılığı “ kavramının içeriği karmakarışık olmuştur.
Bu açıdan kuvvet komutanlarının doğrudan ve dolaylı eleştirilerinden iktidardaki AK Parti zaten payını almışken, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt’ın hedefe muhalefetteki DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ı da dahil etmesi, “ Sivil siyaset “in toptan kapsama girdiğini göstermiyor mu? Hem sivil toplum örgütlerine (mesela TESEV), hem siyasi partilere öfkeli bir komuta kademesi, hangi AB ölçütünde kabul edilebilir?
Bu durumda “ İçeride bizim AB’ ye girmemizi kimler istemiyor “ sorusunun cevabı da bir anlamda açıklığa kavuşmaz mı? Çünkü AB yolundaki bir büyük engel de askerin sivil siyasetin içine karışmış olmasıdır.
Sabah, 16.10.2006
|