Bizce Genelkurmay Başkanlığı Türkiye’yi kendinden çok düşünme makamıdır. Öyle olmalıdır ve bütün Genelkurmay Başkanları böyle davranmalıdır. Genelkurmay siyasilere cevap verme işini o noktaya kadar ilerletti ki, artık sadece iktidar partisi sözcülerine değil muhalefet partileri sözcülerine de cevap vermeye başladılar. Mehmet Ağar’a cevap verdiler. Sırada kim var, Erkan Mumcu mu? Deniz Baykal’a cevap vermeye gerek yok mu? Peki ya Amerikan elçisi Wilson’a niçin cevap vermediler? Büyükelçi Wilson askerin laiklik ve irtica ile ilgili konuşmaları için “kakafoni” demişti. O söz öylece havada asılı kaldı. Cevabını kim verdi, kim verecek? Cevap vermek için uygun bir zaman mı bekleniyor, yoksa hiç cevap verilmeyecek mi? Yoksa cevap vermemek Türkiye’nin çıkarları için daha mı uygun?
Dışişleri cevap verdi ya canım! Genelkurmay’ın yeni komuta kademesi içeride herkese cevap yetiştirme alışkanlığını gözden geçirmelidir. Çünkü her şeye konuşmanın her şeye açıklama yapmanın riski var. Bir yerde bir pot kırılacak, bunu da düzeltmesi çok zor olacak. Burası Türkiye... Az da olsa demokrasi var. Dışa açık bir ülke. İçeride olup biten her şey anında dünyanın öte tarafında duyulur. Birisi çıkar size ilginç bir cevap veriverir, tıpkı Wilson’un yaptığı gibi. Üniformanız olmasa, Genelkurmay Başkanı olmasanız, insanların makamınıza saygısı olmasa muhatap olduğunuz kimselerden saygı sınırlarını aşan cevaplar da alabilirsiniz. O zaman o insanları cezalandırmayı mı tercih edeceksiniz?
Özellikle resepsiyonlarda... TBMM açılış resepsiyonunda gazeteciler tarafından etrafı çevrildiğinde Büyükanıt’ın eşi imdada yetişmemiş olsaydı kimbilir Başkan Paşa neler söyleyecekti! Çok konuşmanın dezavantajlarından birisi de konuşanın ve konuşmalarının değerinin düşmesine yol açmasıdır.
Çok konuşma yalansız, çok mal haramsız olmaz der bir Türk Atasözü. Türkler böyle inanır paşam, siz öyle olmasanız bile. Kafaları böyle işler biz Türkler’in! Mesela bir yere çok gidersen orada bir müddet sonra misafir nezaketi görmezsiniz. Bu tıpkı KKTC eski Cumhurbaşkanı’nın sık sık Türkiye’ye gelmesi gibi bir şey olur. Cumhurbaşkanı gelir gider, kimsenin umurunda olmaz.
Sözlerinizin kamuoyunda daha etkin olması için ön hazırlıklar, kamuoyunu yapacağınız açıklamalara hazırlama gibi çağdaş teknikler kullanılıyordur. Ama yine de çok konuşmanın riski de çok olur. İsterseniz bir anket yaptırın.
Mesela vatandaşa sorun. Vatandaş askerin sık sık konuşması konusunda ne düşünüyor? Anket yapın ve sonucu görüp davranışlarınızı yeniden değerlendirin. Bu hem bilimsel bir yöntem de kabul edilir.
Bugün, 16.10.2006
|