301. madde dolayısıyla yapılan “Türklüğe hakaret” tartışmalarına Mehmet Ağar’ın getirdiği demokratik ve uzlaşmacı yorum takdire değer.
Sartre tanınmış Fransız filozofu. Kendi ülkesini yerden yere vurur. Hakkında dava açılması istenir. Cumhurbaşkanı De Gaulle, kendisini, “Siz bir Fransızsınız, Fransa’ya hakaret etmesine nasıl müsaade edersiniz” sözleriyle sıkıştıran kurmaylarına şu yanıtı verir: “Sartre de Fransız’dır.”
Veya “Sartre’de Fransa’dır.” İşte kuşatıcı milliyetçilik de yurtseverlik de budur.
Ağar bu örneği aktarmakla Elif Şafak’lar için nasıl düşündüğünü de ortaya koymuş olmaktadır: “Onlar da Türk’tür! Türkiye’dir.”
Bir de Muhsin Yazıcıoğlu’nun Elif Şafak ve kitabı Baba ve Piç için söylediklerine bakınız:
“Zaten kitabının isminden de belli. Kendi adını ve soyadını yazmış olarak görüyorum.(...) bu hanımefendi Türklük’e ve Türklük değerlerine hakaret etmektedir.”
Çok yazık!
Milliyetçiliğin çatışmacı ve kaba bir siyaset söylemine dönüştürülmesi görüyor musunuz nasıl da kem sözleri beraberinde getiriyor?
Ağar’ın kuşatıcı, uzlaşmacı ve demokratik milliyetçiliği ile Yazıcıoğlu’nun dışlayıcı, çatışmacı ve hakaretamiz milliyetçiliğini yan yana koyup değerlendirin derim...
Ağar diyor ki:
“Ben büyük bir problem görmüyorum. Kaldı ki Türklük bir kanun maddesinin kanatları altında korunacak küçüklükte bir kavram falan değildir.”
Türkiye’nin büyüklüğüne yakışır doğru bir söz!
Katılıyor ve kutluyorum.
Bugün, 29 Eylül 2006
|