AK Parti’ye karşı muhalefetin soldaki ana eksenini CHP oluşturuyor. İktidarın ‘merkez sağdaki ana muhalefet zeminini’ ise DYP oluşturuyor.
İddiamızı tekrarlayalım:
‘AK Parti yüzde 25-30 oranında oy alsa bile (ki bunun gerçekleşme olasılığı yüksek gözüküyor) sol veya sağ, muhalefetten bir partinin de bu civarda bir seçmen desteğine ulaşma potansiyeli yüksektir.’
Burada ‘anti-AKP blok’ ve bunun karşısındaki ‘toplanma-birikme’ kastediliyor. AKP, 3 Kasım’da sağladığı toplumsal kesimlerin desteğini bünyesinde hala tutmaktadır. Bu kesimler bellidir ve orada bir çözülme yoktur. Karşı blokta bir arayış ve bekleyiş yükseliyor. Merkezdeki bir partinin ‘güçlendiği algısı’ yerleşir ve bu partinin AKP’ye karşı iktidar şansı yakalayacağına inanılırsa, oraya doğru bir seçmen akışı yaşanabilir. Bunu, CHP’nin hangi koşullarda gerçekleştirebileceği bellidir. Bu noktada CHP kadar, belki daha fazla bir şansa DYP sahip olabilir.
DYP’nin ilk seçimde barajı aşarak ‘Meclis’e girmeye muhalefetteki partiler içinde en yakın noktada pozisyonlandığı’ genel kabul görüyor. Mehmet Ağar’ın son bir yıldaki ‘diğerlerinden ayrılan muhalefet anlayışı’ dikkatli gözlerden kaçmıyor. Terörle mücadele, Güneydoğu Anadolu politikası, Lübnan’a asker gönderme kararı gibi kritik politikalardaki sürpriz çıkışları Ağar’a ‘sağduyu puanı’ kazandırıyor.
DYP her şeyden önce ‘büyük ve köklü bir gelenekten’ geliyor. Kırsal kesimde şu anda bir yükseliş ivmesi yakaladılar. Geçen yıl Manisa’da 100 bin, bu yıl Ordu’da 50 bin çiftçinin toplanarak gösterdiği tepkilerin ilk bakacağı adres DYP’dir. DYP eğer, büyük kentlerde belli bir trend oluşturabilirse alacağı oy oranı ile pek çok kişiyi şaşırtabilir. Bunun için ‘partinin modernleşmesi’ gerekiyor. 1946’nın Türkiyesi değişti. Köylerden kentlere göçler yaşandı. DYP, buna ilişkin sosyal politikaları üretebilmelidir. Şehir teşkilatları ise yenilenmelidir.
Ağar, parti vitrinini rahatsız edici gürültülere rağmen yeniledi. Listelerinde aynı başarıyı gösterir ve parlak isimler, tanınmış akademisyenler, başarılı işadamları, deneyimli bürokratlar ve sivil toplumun önde gelen şahsiyetlerini kadrolarına katabilirse büyük kentleri de kazanabilir. Aksi halde DYP, İstanbul, Ankara ve İzmir’de son seçimlerdeki oy yüzdeleriyle ancak barajı aşan bir parti olarak kalır.
Ağar, aynı zamanda milliyetçi oyları çekebilme potansiyeline sahip görünüyor. ‘Terörü Ağar yener’ gibi bir algıdan beslenebilecek politikalar üretilebilir. Milliyetçi bir partiyi yükseltmek yerine merkezdeki bir partinin milliyetçi duyarlılığını geliştirmek bir grup seçmene ve hatta devlete cazip gelebilir. Bir Kürt-Türk çatışmasını istemeyen ama teröre karşı etkin mücadele arayanlar, Ağar’ı çare olarak düşünebilirler.
Mehmet Ağar’ın, seçim sonrası muhtemel bir AKP-DYP koalisyonuna yeşil ışığı şimdiden yakması ise olağanüstü başarılı bir hamledir. ‘AKYOL olasılığı’ şimdiden dışlanamaz.
Ağar’ın kadro, politika, söylem ve imajıyla bir rüzgar yakaladığı doğrudur. Ağar için belki de en doğrusu ‘çok çalışıyor’ tespitidir. Milletimiz çalışanı ödüllendirir. Seçimlere bir yıldan fazla var. Ağar’ın bu temposunu sürdüreceği bellidir. Kadrolarına bakıldığında bir ışıltı yakalanıyor. İş listelere kalıyor. ‘Gençliğin ateşi ile deneyimin bilgeliğini’ listelerine ve önümüzdeki bir yıldaki politikalarına (Cumhurbaşkanlığı seçimi buna dahildir) yansıtırsa, Kırat 2007 seçiminin sürprizini yapabilir.
Akşam, 4.9.2006
|