Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Eylül 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

‘İhanet’ demeden konuşamaz mıyız?

Siyaset dilimizin geçer akçesi ‘ihanet’ yaftası son günlerde yeniden dolaşıma girmiş görünüyor. Hükümetin, Lübnan’da konuşlandırılacak olan BM ‘Barış Gücü’ne katkıda bulunacağını açıklaması ana muhalefet partisinin sert tepkisine yol açtı. CHP sözcüleri, ihanet demekle aşağı yukarı aynı anlama gelebilecek sözlerle, hükümetin bu kararını protesto ettiler. Buna ve söz konusu kararı eleştiren başkalarına hükümetin sert cevabı da gecikmedi; bu sefer Başbakanın kendisi Lübnan’a asker göndermeye karşı çıkanları ihanetle suçladı.

Oysa, kim yaparsa yapsın, muhalif veya muarızlarına ‘hain’ vb. ağır ithamlarda bulunmak tehlikeli bir kolaycılıktır ve aslında ‘siyaset’i imkánsız hale getirmekten başka bir işe de yaramaz. Bunun gibi, şu veya bu nedenle tasvip edilmeyen yasal veya idarî bir girişimi hemen ‘anayasa ihláli’ olarak nitelemek de bizde yaygın olan bir tutumdur ve o da ayni işlevi görür. Çünkü, bu gibi tutumlar bir yandan demokratik politik aktörlerin meşruluğunu zayıflatır, öbür yandan da kamu meselelerinin sahici anlamda tartışılmasını engeller. Açıktır ki soğuk kanlılığımızı yitirirsek, bırakınız tartışmayı, konuşamayız bile. Bu gibi suçlamalar, ayrıca, sivil toplumun hem -partizan anlamda- aşırı politikleşmesine yol açarak demokrasinin altını oyar, hem de toplumsal gerilim ve kutuplaşmayı artırır.

Muhataplarına bu kabil saded harici ağır ithamlar yöneltmenin nedenlerinden biri, itham edenin, kendi pozisyonunu akılcı yoldan soğukkanlı bir şekilde savunabilecek bilgi ve fikir donanımından yoksun olması olsa gerektir. Malum, buna kısaca ‘acz’ deniyor. Hatta bazı durumlarda, ‘ihanet’ten veya ‘anayasa ihlali’nden dem vurmak doğrudan doğruya kendine güvensizlikten veya kendi görüşünden emin olmamaktan da kaynaklanıyor olabilir.

Bir de şu var: Yabancı işgaline uğramış olmak gibi, gerçekten çetin şartlar içinde bulunan ülkelerde ihanet yaftasının dolaşıma girmesi genellikle kolaylaşır. Böyle bir ortamda rakipler birbirlerinin belki sadece politik olarak isabetsiz, hatalı veya ‘yerinde’ olmayan tutumlarını kolaylıkla ve samimiyetle ihanet olarak görebilirler. ‘Vatana ihanet’ kavramı bu nedenle de politik rolleri samimî ve sahici bir tanımlama çabasıyla ilgili değildir. Aynı nedenle, Türkiye’nin bugünkü şartlarında rakiplerini ihanetle suçlamak anlamsızdır da.

Görülüyor ki, ‘vatan haini’ kavramının objektif bir anlamı olduğu çok şüphelidir. Ama, Türkiye’de buna politik mücadele aracı olarak sıkca ve kolaylıkla başvurulması belki de bundan dolayıdır. Demek istediğim, eğer bununla ‘vatana kötülük etmek’ kastediliyorsa, böyle bir kötülüğün gerçekten de var olup olmadığını ‘vatanın iyiliği’yle ilgili politik düşüncelerimizden ve içinde bulunulan şartlardan bağımsız olarak belirlemeye imkân yoktur. Daha da önemlisi, kimin ‘vatan haini’ olduğunu belirleyebilme konumu bilgiye ve gerçeklere dayanan moral bir otoriteyle ilgili olmayıp, çok kere, doğrudan doğruya iktidar mevkiinde bulunmanın bir fonksiyonudur.

Daha sade bir anlatımla, ‘hainler’in kim olduğunu veya kimlerin hain olduğunu her zaman galipler belirlerler. Tabii burada ‘iktidar’ derken şu veya bu hükümeti veya çoğunluk partisini değil, sahiden iktidar olanı -açıkcası, ‘egemen’i- kastediyorum. Bu açıdan, meselâ Başbakan Erdoğan’ın Lübnan’a asker gönderme konusunda kendisinden farklı düşünenleri ihanetle suçlaması çok uygunsuz ve açıkca yanlış bir tutum olsa da, sonuçları bakımından, aynı ithamda bulunabilecek başka bazı aktörlerinki kadar ürkütücü görünmeyebilir.

Asıl korkmamız gereken, ‘vatan haini’ ithamını sözde bırakmayıp, devletin ‘kahredici’ gücü marifetiyle onun ‘gereği’ni de yapabilecek konumda olanlardır. Ama bu, vatana ihanet suçlamasının her halukârda demokratik siyaset için ‘hayra alamet’ bir şey olmadığı hükmünü geçersiz kılmaz.

Star, 4.9.2006

Mustafa ERDOĞAN

05.09.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  ‘İhanet’ demeden konuşamaz mıyız?

  Oylama öncesi son muhasebe

  DYP’nin şansı

  Eksik olan

  Karanlık mihraklara

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004