Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, özel uçak ‘’ATA’’ ile saat 11.00’de İsrail’e gitti. Gül, hareketinden önce Atatürk Havalimanı VIP Salonunda düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
‘’Orta Doğu’da adil, kapsamlı, kalıcı barış ve istikrarın tesis edilmesi ve bölgemizin istikrarlı ve müreffeh bir coğrafyaya dönüşmesi, tüm uluslararası toplumla birlikte Türkiye’nin de samimi arzu ve hedefidir. Bu hedefe yalnızca diyalog ve işbirliği yoluyla ulaşılacağına inanıyoruz. Şiddet yöntemleri, tek taraflı girişimler, kalıcı barış ve istikrarın sağlanmasına yardımcı olmamaktadır. Bunlar denenmiştir ve bunlarla bir yere varılamadığı görülmüştür. İsrail’de gerçekleştirilen temaslarda bu düşüncelerimi muhataplarıma aktaracağım. ‘’ Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye’nin Lübnan’daki BM Barış Gücü’ne asker göndermesinin henüz değerlendirme aşamasında olduğunu belirterek ‘’Değerlendirmemizin neticesinde buraya (BM Barış Gücü) katkı yapmak durumunda olursak, bunların insani amaçla olacağını başından söylemek isterim’’ dedi.
Bakan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Komşusunda olup bitenlere, kendi coğrafyasında olup bitenlere Türkiye’nin ilgisiz kalmasını hiç kimsenin isteme hakkı yoktur. Başka bir ülkeye göre de Türkiye, kendi dış politikasını belirleyecek değildir. Bizim çabamız, ulusal menfaatlerimizi korumak, bölgedeki istikrarın ve huzurun tesisi yönündedir. Burada bizim de çıkarımız vardır. Aynı şekilde bölgede huzur ve istikrar olursa, barış sağlanırsa komşularımıza da bu şekilde büyük bir katkıda bulunmuş oluruz. Şüphesiz, çok dikkat edilecek hususlar vardır. Ve bütün bu değerlendirme o çerçeve içerisindedir. Onun için de henüz bir karar almış değiliz.’’Bakan Gül, ‘’bazı İran uçaklarının Türkiye semalarından geçerken indirilip arandığı’’ yönünde medyada çıkan haberlerin hatırlatılması üzerine de, bu tür haberlerin dikkatli ve sorumlu bir şekilde yazılıp çizilmesi gerektiğini vurguladı. Gül konuşmasına şöyle devam etti:”
Bunların farklı farklı yansıtılmasının bizim uluslararası çıkarlarımıza müsbet veya menfi etkileri olabilir. Dolayısıyla özellikle bu tip bilgiler olabilir ve size de gelebilir. Bunları bizimle doğrulayın. Size cevap verecek arkadaşlarımız illa ki, olacaktır. Çünkü böyle kritik bir dönem içinde Türkiye’nin dürüst, kurallara uyan, herhangi bir taraf içerisinde olmayan tavrının ortaya çıkması gerekiyor. Bu tavrın değişik gösterilmesi için medya üzerinden çok çabaların olacağını tahmin ediyorum. Bu açıdan hepinizi bizimle yardımlaşmaya çağırıyor ve bizim de doğru bilgilendirme açısından hazır olduğumuzu, bir kez daha tekrarlıyorum.’’
|