Yayın yasağı için konulan süre dolduğu halde hatıralarının neşri engellenen Latife Hanım’la ilgili olarak yazdığı kitabın tanıtıldığı röportaj, yazar İpek Çalışlar ile Hürriyet gazetesi Yazıişleri Müdürünün başına iş açtı. Röportajda anlatılan bir hatırada Atatürk’e hakaret edildiği iddiasında bulunan bir vatandaşın yaptığı suç duyurusu, Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığının yazar ve gazete hakkında “Atatürk’ü koruma kanunu”na muhalefetten dâvâ açmasıyla sonuçlandı.
Yazar İpek Çalışlar ve “Hürriyet” gazetesi Sorumlu yazı işleri Müdürü Necdet Tatlıcan 5 Ekim’de, Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 4,5 yıl hapis talebiyle hakim karşısına çıkacaklar.
Olayı değerlendiren İHD İstanbul Şubesi eski Başkanı Av. Ercan Kanar, “Savcı, özel şahıslardan gelen bu tür şikâyetleri dikkate alırsa, yükselen şovenizme hizmet etmiş olur” dedi. Kanar, “aslında kanunun kendisinin bile, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu ifade ederek, “Kişiyi putlaştıran, tabu haline getiren bir yasanın demokratikliğinden bahsedilemez” diye konuştu.
Kanar: Hakaret kastı olmadan dava açılmaz
Bu ve benzer şikâyetlerin yargı ve hukuku güdüm altına almayı amaçlayabileceğini söyleyen Av. Ercan Kanar, savcıların şikâyetlere Anayasa’daki düşünce ve ifade özgürlüğü ilkeleri ve AİHS’nin 9 ve 10. maddeleri ışığında yaklaşmaları gerektiğini söyledi. Savcıların ihbarcıların şikâyetlerini takipsizlikle sonuçlandırabileceklerini kaydeden Av. Kanar, “Savcının, ciddiye dahi almadan geri çevirmesi gerekir. Somut olayda gerçek anlamda bir tahkir ve tezyif, bir sövme veya hakaret kastı var mı onu araştırması gerekir. Kaldı ki, bu tür yazı ve kitaplarda böyle bir şeye rastlamak mümkün değildir” dedi.
Tarihsel çalışmalarda yazarın kendi hayal gücüyle de konuyla ilgili açılım getirebileceğini aktaran Kanar, “Eğer bir hakaret kastı yoksa bu tür durumlarda soruşturma yapılmaması gerekir. Bir iki sivri, eleştiren sözler ve iddialar olsa dahi kitabın bütünü değerlendirilmeli” diye belirtti.
AİHM, Odabaşı davasında Türkiye’yi mahkum etti
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bu kapsama girebilecek önemli kararlarının bulunduğunu da ifade eden Av. Kanar, “Düşünce özgürlüğü zaten en ‘tehlikeli’ sözler, statükoyu sarsan düşünceler için gereklidir” dedi.
AİHM 21 Şubat 2006’da, “Düş ve Yaşam” başlıklı kitabın yazarı şair-yazar Yılmaz Odabaşı ve kitabın yayımcısı Niyazi Koçak’ı “Atatürk’e hakaret” iddiasıyla mahkum edildikleri için Türkiye’yi toplam 10 bin 450 avro (18 bin 800 YTL) tazminatla cezalandırmıştı. AİHM, kitaptaki ifadelerin Atatürk’ün şahsını hedef almayıp Kemalist ideolojiyi eleştirdiğine karar vermiş, mahkûmiyeti oybirliğiyle AİHS’nin 10. maddesine aykırı bulmuştu.
|