Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, zorunlu göçler sonucu yaşanan problemlerin iyileştirilmesi için yerinde tespit yapılmasının çok önemli olduğunu belirterek Problemi çözmek için sadece Ankara’nın kararları etkili olmuyor. Bölgesel çözümler getirilmeli” dedi.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ile Norveç Mülteci Konseyi’nin Ülke İçinde Yerinden Olma İzleme Merkezi (IDMC) tarafından hazırlanan “Güvensizlik Mirasının Aşılması: Devlet İle Yerinden Edinmiş Kişiler Arasında Toplumsal Mutabakata Doğru” raporda, yerinden edilme sürecinde meydana gelen insan hakları ihlâllerinin faillerinin belirlenip yargı önüne çıkarılması istendi.
Geniş güvenlik önlemleri altında Midas Oteli’nde yapılan tanıtım toplantısında konuşan TESEV Yönetim Kurulu Üyesi Osman Kavala, zorunlu göçün insan eliyle gerçekleştirilen bir felaket olduğunu söyledi. Kavala, “Şemdinli’de yaşananlar, bu ortama katkı sağlayan kişilerin devletin adalet terazisini ve toplumsal barışı bozan kişiler olduğunu göstermiştir” dedi.
Açış konuşması yapan Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Hansjörg Kretschmer, zorunlu göçlerin sonucunda yeni bir alt sınıfın ortaya çıktığına dikkat çekerek, “Bunlarla ilgili yeterli tedbirler alınmadığı için işsizlik, toplumun ana kesiminden dışlanma, huzursuzluk, suç ve terör arttı” şeklinde konuştu.
UZAKTAN ÇÖZÜMLER İŞE YARAMIYOR
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, CHP İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu, AKP Bingöl Milletvekili Abdurrahman Anık ve UNDP Türkiye temsilcisi Yeşim Oruç’un konuşmacı olarak katıldığı panelde raporun sonuçları ele alındı.
Yerinden edilmiş kişilerin çocuklarının sokaklarda yaşadığını ve yerel yönetimlerce kontrol edilemediğini vurgulayan Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, “Sisteme dahil edilemeyen bu çocuklar giderek radikalleşmektedir. Diyarbakır’daki son olaylarda bu durum net bir biçimde görüldü” dedi.
Problemlerin iyileştirilmesi için yerinde tespit yapılmasının çok önemli olduğunu ifade eden Lagendijk, “Ankara’dan bölgeye gönderilen özel iyileştirme çalışmaları işe yaramıyor. Bölge belediye başkanları da bunu söylüyor. Aslında Ankara da bunun farkında. Bölge insanlarıyla konuşmak ve yüzleşmek gerekiyor. Problemi çözmek için sadece Ankara’nın kararları etkili olmuyor. Bölgesel çözümler getirilmeli” diye konuştu. AB’nin Türkiye’yi desteklemediği eleştirilerini de cevaplayan Lagendijk, “AB hükümetten kararlılık bekliyor. Bu kararlılık da seçimlerden önce meydanlarda değil seçimlerden sonra gösterilmeli. Hükümet kararlılığını gösterse, AB ve Dünya Bankası rahatlıkla destek verecektir” dedi.
TOPLUMSAL MUTABAKAT SAĞLANMALI
Dilek Kurban, Ayşe Betül Çelik ve Deniz Yükseker tarafından hazırlanan raporda yer alan sonuçlardan bir kısmı şöyle:
Silahlı çatışmaların halen sürüyor olması geri dönenler için tehdit oluşturmakta, geri dönmeyi düşünenleri ise caydırmaktadır.
Bölgedeki silahlı çatışmalar, devlete yönelik bir güvensizlik mirası oluşturmuştur.
Hükümet, stratejinin oluşturulmasında ve uygulanmasında STK’lara sistemli bir biçimde danışmalıdır.
Gerek geçici gerekse gönüllü korucular silahsızlandırılmalı ve koruculuk kaldırılmalıdır.
Hükümet, geri dönenlerin güvenliğini sağlamak için daha fazla tedbir almalıdır.
Çatışmaların ve yerinden edilmenin yarattığı travmanın giderilmesi için sürece toplumsal mutabakat da dahil edilmelidir. Hükümet bu süreci başlatacak adımları atmalıdır.
Devletin köy boşaltmalardaki sorumluluğu açıkça kabul edilmelidir. Manevi zararların tazmin edilmesi, yerinden edilme ve geri dönüş sürecinde meydana gelen insan hakları ihlallerinin faillerinin belirlenip yargı önüne çıkarılması bu tür adımlar arasında yer alabilir.
|