|
|
|
Ayasofya ibadete açılsın |
Ayasofya’nın ibadete açılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, “Bunu bir Bakanlar Kurulu kararı ile yapmak hukukî ve teknik olarak mümkündür. Ama bu hükümetin bunu yapabileceğine ihtimal vermiyorum. Ancak ben, Ayasofya’da bir Cuma namazı kılmadan ölmek istemiyorum. İnşaallah bu duam gerçekleşir” dedi.
“Kiliseden Müzeye Ayasofya Camii” kitabının tanıtımı için düzenlenen basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, hükümetin vakıf kanunu tasarısında tarihi bir hata yaptığını söyledi. “Hükümet iki noktada zaafiyette. Vakıf kanunu tasarısında, kilise, havra açılması konusunda tarihi hata yapılmış. Akademik veri eksik” diyen Akgündüz, tahrip edici amaçları olmadığı halde hükümetin bazı açıklamaları yapmaktan çekinmesini de bir zaafiyet olarak yorumladı.
Topkapı Eresin Otel’de gerçekleştirilen toplantıda, Ayasofya’nın müzeye çevrilmesinin sadece bir Bakanlar Kurulu kararı olduğunu da hatırlatarak, “Mustafa Kemal Ayasofya’nın müzeye çevrilmesiyle ilgili Bakanlar Kurulu kararını imzalamıştır. Eğer gerekçesi ortadan kalkarsa bu karar da birgün gelir değişir. Bugün, inkılabın temel kanunu olan Türk Medeni Kanunu bile değişmiştir, Türk Ceza Kanunu değişmiştir. Bunlar daha güzelini yapmak için değiştirilmiştir” dedi. İnönü hükümetinin aldığı bu kararın da tamamen hukuktan yoksun olduğunu ifade eden Akgündüz, herhangi bir hükümetin bunu Bakanlar Kurulu kararı ile değiştirmesinin, düşmanlık veya zıtlık olarak yorumlamaması gerektiğini söyledi.
Altı yüz yıl boyunca devlet başkanının imzası olmadan kilise ve havra açılmadığını da konuşmasında aktaran Akgündüz, “Şu anki kanunda yerel yönetimlerin, belediye başkanlarının ruhsatı yeterli görülüyor. Oysa cumhuriyet döneminde bile yeni mabed açılması konusunda önceki uygulama devam ettirilmiş” sözleriyle hükümetin vakıflar kanununda yaptığı değişikliği eleştirdi.
İbadete açılsın
Ayasofya’nın ibadete açılması gerektiğini söyleyen Akgündüz, “Bunu bir bakanlar kurulu kararı ile yapmak hukukî ve teknik olarak mümkündür. Ama hükûmetin bunu yapabileceğine ihtimal vermiyorum. Ama ben, Ayasofya’da bir Cum’a namazı kılmadan ölmek istemiyorum. İnşallah bu duâm gerçekleşir” şeklinde konuştu.
Ayasofya’da namaz AKP’nin tasarrufu değil
Kitabın hazırlayanlardan Doç. Dr. Said Öztürk de 4 Temmuz’da gazetelerde çıkan haberin doğru bilgi verme noktasında sorunlu olduğunu ifade ederek, “O yazıda düzeltilmesi gereken noktalar var. Ayasofya’nın bir kısmında (Hünkâr mahfili) namaz kılınması AKP’nin tasarrufu değildir. 1980 Ağustos ayınnda dönemin Kültür Bakanı Tevfik Koraltan’ın imzası ile namaza tahsis sözkonusudur. 12 Eylül askeri darbesinden iki gün sonra 14 Eylül’de yine tamirat gerekçesiyle kapatılmıştır. 10 Şubat 1991’de de dönemin Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek’in şifahi emriyle tekrar namaza açılmıştır. O günden beri ibadete açık durumdadır” dedi.
|
Naciye KAYNAK
/ İSTANBUL
12.07.2006
|
|
|
İşbirliği yapıyoruz |
AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Müsteşarı Martin Dawson, “AB Komisyonu, Türkiye’nin müzakere sürecindeki çabalarını ve yapılan reformları aramızdaki işbirliği yoluyla desteklemektedir” dedi. Dawson AB Komisyonunun Ankara’daki delegasyon vasıtasıyla Türk otoritelerle yakın ilişki içinde bulunduğunu, bunun yanında yapılan çalışmaları yerinde görmeye çalıştıklarını, ayrıca sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmeleri sürdürdüklerini söyledi.
AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Müsteşarı Martin Dawson, ‘’AB Komisyonu, Türkiye’nin müzakere sürecindeki çabalarını ve yapılan reformları aramızdaki işbirliği yoluyla desteklemektedir’’ dedi.
Dawson, AB Komisyonu Türkiye Masası yetkilisi Recardo Serri ile Trabzon Vali Vekili Ali Şanlıer’i makamında ziyaret etti. Türkiye’nin AB müzakere sürecinde yaptığı reform çalışmalarını yerinde görmek amacıyla çeşitli illere ziyaretler düzenlediklerini belirten Dawson, şöyle konuştu:
‘’AB Komisyonu, Türkiye’nin müzakere sürecindeki çabalarını ve yapılan reformları aramızdaki işbirliği yoluyla desteklemektedir. Bu kapsamda yapılan çalışmaları yerinde görmeye gayret ediyoruz. AB Komisyonu Ankara’daki delegasyon vasıtasıyla Türk otoritelerle yakın ilişki içinde bulunuyor. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmelerimizi sürdürüyoruz.’’
Trabzon Vali Vekili Ali Şanlıer ise Dawson’u Trabzon’da görmekten mutluluk duyduklarını, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinde ilde kendi üzerlerine düşen görevleri yerine getirdiklerini söyledi. Daha sonra Trabzon Cumhuriyet Başsavcısı Burhan Çobanoğlu’nu makamında ziyaret eden Dawson, AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin hızla devam ettiğini belirterek, ‘’Uyum sürecindeki değişikliklerin sonuçlarını görmeye çalışıyoruz. Ankara’daki ofisimizde oturmakla net bir fikre kavuşamayacağımızı bildiğimiz için olayları yerinde görmeyi tercih ediyoruz’’ dedi.
|
/ TRABZON
12.07.2006
|
|
|
Ecevit’e bir red cevabı daha |
Rahşan Ecevit, başlattığı “sağlı-sollu ittifak” girişimi çerçevesinde Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan’ı ziyaret etti. Çağlayan, Ecevit’in “endişe”lerine katılmadığını belirterek, “Hayır, ben Türkiye’nin geleceğini karanlık ve tehlikede görmüyorum” dedi.
DSP’nin Kurucu Genel Başkanı Rahşan Ecevit, başlattığı ‘’sağlı-sollu ittifak’’ girişimi çerçevesinde ziyaret ettği Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan’dan da olumsuz cevap aldı.
Rahşan Ecevit, başlattığı ‘’sağlı-sollu ittifak’’ girişimi çerçevesinde ASO Başkanı Zafer Çağlayan’ı ziyaret etti. Ziyarette konuşan Rahşan Ecevit, eşi Bülent Ecevit’in ‘’ülkenin geleceğinden endişe ettiğini ve rahatsızlanmadan önce ittifakla ilgilidüşüncelerini açıkladığını’’ hatırlattı. Çağlayan ise Rahşan Ecevit’in kendisine sunduğu fikirleri yönetim kurulunda arkadaşlarıyla paylaşarak bu konudaki düşüncelerini açıklayacaklarını kaydetti. Bir gazetecinin ‘’Rahşan Ecevit Türkiye’nin geleceğini karanlık gördüğünü söyledi. Siz bu endişelere katılıyor musunuz?’ ‘sorusu üzerine Çağlayan, şunları kaydetti:
‘’Hayır, ben Türkiye’nin geleceğini karanlık ve tehlikede görmüyorum. Türkiye’de herkesin belli hassasiyetleri ve olmazsa olmazları var. Ekonomik veya başka anlamda karanlık bir durum söz konusu değil. Türkiye’nin yapısı ve yetişen neslimize dayanarak bunları söylüyorum. Bunun yanı sıra bizim gündemimizde aş, iş, ekmek var. Türkiye, dünyadaki son gelişmelerle, çalkantılarla ekonomik anlamda bazı kazanımlarını kaybedebilir. Daha fazla istihdam yaratılması için neler yapılabilir, bizim ajandamızda bunlar var.’’
Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün de önceki gün kendini ziyaret eden Rahşan Ecevit’e ittfak arayışları ile ilgili “Bunun bir hayalden daha öteye gitmeyeceğini de şu günden ben görebiliyorum. Size başarılar diliyorum’’ demişti.
|
/ ANKARA
12.07.2006
|
|
|
Şahin: İslâm en sağlam manevi rotadır |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, modern dünyanın yeniden mânevî bir rota aradığını belirterek, ‘’İslâm, gelmiş, geçmiş ve gelecek bütün zamanların en sağlam mânevî rotasıdır’’ dedi.
Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı ve İslâm Dünyası STK’lar Birliği’nin düzenlediği ‘’Müslüman Alimler Birliği 2. Genel Kurul Toplantısı’’nın açılışında konuşan Şahin, önyargılı ve yanlış bilgilerin yaygınlaştığı bu dönemde doğru bilgilere her zamankinden fazla ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Şahin, şöyle devam etti: ‘’Özellikle Batı ülkelerinde oluşturulmak istenen Müslüman imajı, hiçbir Müslüman’ın kabul edebileceği bir durum değildir. Sevgi ve umut kaynağı olan İslam’ın korku ve endişe konusu olması biz Müslümanları rencide etmektedir. Yazık ki batı ülkelerindeki yanlış Müslüman inanışının oluşmasında ve günümüze kadar gelmesinde İslâm dünyasının zaafları önemli sebeplerdendir. Burada bir özeleştiriye muhtaç olduğumuzu ifade etmek isterim. Modern dünya yeniden bir manevi rota arıyor. İslâm, gelmiş, geçmiş ve gelecek bütün zamanların en sağlam mânevî rotasıdır. Bunun böyle olduğu tarihi tecrübelerle teyit edilmiştir.’’
|
/ İSTANBUL
12.07.2006
|
|
|
Ezandan etkilenip Müslüman oluyorlar |
Kuşadası’ndan 3 yıl önce ev alarak yerleşen İngiliz kadın doğum uzmanı Rumzan Martell, Müslüman oldu ve adını ‘’Ramazan’’ olarak değiştirdi. Martell, 3 yıl önce Kadınlar Denizi mevkiinde ev alarak Kuşadası’na yerleştiğini anlatarak, Türk insanını ve hayat biçimini benimsediği için hayatını burada sürdürmeye karar verdiğini belirtti.
İlçede bir süre yaşadıktan sonra Müslümanlıkla ilgili bilgi edindiğini ve kendisini bu dine yakın hissettiğini kaydeden Martell, şunları söyledi: ‘’Müslümanlığı uzun zamandır araştırıp takip ediyordum. İslâm dinine duyduğu ilgi artınca, yaşam tarzımı bu yönde değiştirdim. İngiltere’de kadın doğum uzmanı olarak görev yaptım. Emekli olduktan sonra dünyanın çeşitli Müslüman ülkelerine tatile gittim. 3 yıl önce Kuşadası’na yerleşmeye karar verdim ve hayatımı böyle sürdürüyorum. Bir gün komşum Müslümanlar gibi yaşadığımı belirterek, Müftülüğe gitmemi önerdi. Ben de Müslüman olmak için Müftülüğe gittim ve Müslüman oldum. ‘’
Kuşadası Müftüsü İsmail Günay, Müslüman olmak için müftülüğe başvuranların, önceden İslâm dinini incelediklerini belirterek, ‘’Müslüman olanlar öncelikle ezan sesinden etkilendiklerini söylüyorlar’’ dedi. Günay, Martell’in de aynı gerekçe ve istekle kendilerine geldiği belirterek, ‘’Müslüman olduktan sonra adını Ramazan olarak değiştirdi’’ dedi.
|
/ KUŞADASI
12.07.2006
|
|
|
Lagendijk: Bölgesel çözüm şart |
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, zorunlu göçler sonucu yaşanan problemlerin iyileştirilmesi için yerinde tespit yapılmasının çok önemli olduğunu belirterek Problemi çözmek için sadece Ankara’nın kararları etkili olmuyor. Bölgesel çözümler getirilmeli” dedi.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ile Norveç Mülteci Konseyi’nin Ülke İçinde Yerinden Olma İzleme Merkezi (IDMC) tarafından hazırlanan “Güvensizlik Mirasının Aşılması: Devlet İle Yerinden Edinmiş Kişiler Arasında Toplumsal Mutabakata Doğru” raporda, yerinden edilme sürecinde meydana gelen insan hakları ihlâllerinin faillerinin belirlenip yargı önüne çıkarılması istendi.
Geniş güvenlik önlemleri altında Midas Oteli’nde yapılan tanıtım toplantısında konuşan TESEV Yönetim Kurulu Üyesi Osman Kavala, zorunlu göçün insan eliyle gerçekleştirilen bir felaket olduğunu söyledi. Kavala, “Şemdinli’de yaşananlar, bu ortama katkı sağlayan kişilerin devletin adalet terazisini ve toplumsal barışı bozan kişiler olduğunu göstermiştir” dedi.
Açış konuşması yapan Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Hansjörg Kretschmer, zorunlu göçlerin sonucunda yeni bir alt sınıfın ortaya çıktığına dikkat çekerek, “Bunlarla ilgili yeterli tedbirler alınmadığı için işsizlik, toplumun ana kesiminden dışlanma, huzursuzluk, suç ve terör arttı” şeklinde konuştu.
UZAKTAN ÇÖZÜMLER İŞE YARAMIYOR
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, CHP İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu, AKP Bingöl Milletvekili Abdurrahman Anık ve UNDP Türkiye temsilcisi Yeşim Oruç’un konuşmacı olarak katıldığı panelde raporun sonuçları ele alındı.
Yerinden edilmiş kişilerin çocuklarının sokaklarda yaşadığını ve yerel yönetimlerce kontrol edilemediğini vurgulayan Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, “Sisteme dahil edilemeyen bu çocuklar giderek radikalleşmektedir. Diyarbakır’daki son olaylarda bu durum net bir biçimde görüldü” dedi.
Problemlerin iyileştirilmesi için yerinde tespit yapılmasının çok önemli olduğunu ifade eden Lagendijk, “Ankara’dan bölgeye gönderilen özel iyileştirme çalışmaları işe yaramıyor. Bölge belediye başkanları da bunu söylüyor. Aslında Ankara da bunun farkında. Bölge insanlarıyla konuşmak ve yüzleşmek gerekiyor. Problemi çözmek için sadece Ankara’nın kararları etkili olmuyor. Bölgesel çözümler getirilmeli” diye konuştu. AB’nin Türkiye’yi desteklemediği eleştirilerini de cevaplayan Lagendijk, “AB hükümetten kararlılık bekliyor. Bu kararlılık da seçimlerden önce meydanlarda değil seçimlerden sonra gösterilmeli. Hükümet kararlılığını gösterse, AB ve Dünya Bankası rahatlıkla destek verecektir” dedi.
TOPLUMSAL MUTABAKAT SAĞLANMALI
Dilek Kurban, Ayşe Betül Çelik ve Deniz Yükseker tarafından hazırlanan raporda yer alan sonuçlardan bir kısmı şöyle:
Silahlı çatışmaların halen sürüyor olması geri dönenler için tehdit oluşturmakta, geri dönmeyi düşünenleri ise caydırmaktadır.
Bölgedeki silahlı çatışmalar, devlete yönelik bir güvensizlik mirası oluşturmuştur.
Hükümet, stratejinin oluşturulmasında ve uygulanmasında STK’lara sistemli bir biçimde danışmalıdır.
Gerek geçici gerekse gönüllü korucular silahsızlandırılmalı ve koruculuk kaldırılmalıdır.
Hükümet, geri dönenlerin güvenliğini sağlamak için daha fazla tedbir almalıdır.
Çatışmaların ve yerinden edilmenin yarattığı travmanın giderilmesi için sürece toplumsal mutabakat da dahil edilmelidir. Hükümet bu süreci başlatacak adımları atmalıdır.
Devletin köy boşaltmalardaki sorumluluğu açıkça kabul edilmelidir. Manevi zararların tazmin edilmesi, yerinden edilme ve geri dönüş sürecinde meydana gelen insan hakları ihlallerinin faillerinin belirlenip yargı önüne çıkarılması bu tür adımlar arasında yer alabilir.
|
Kemal BENEK
/ ANKARA
12.07.2006
|
|
|
Zulüm İsrail’le arttı |
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına sivil toplum örgütlerinin tepkisi devam ediyor. Elazığ’da çeşitli siyasi parti, sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve derneklerin katılımıyla oluşturulan sivil inisiyatif, İsrail’in bir askerinin kaçırılmasıyla Filistin topraklarında başlattığı müdahalesine tepki gösterdi.
PTT önünde bir araya gelen inisiyatif üyeleri, İsrail aleyhine sloganlar attı, imza topladı. Kamu-Sen İl Temsilcisi Kerim Eflatun, yaptığı konuşmada, İsrail’in kurulmasından sonra zulmün giderek arttığını, insanlık değerlerinin doğduğu bölgede, bu değerlerin ayaklar altına alındığını belirterek, ‘’İsrail, Siyonist emellerini gerçekleştirmek için batılı güçleri arkasına alıp, bu değerleri yok ederek bölgeyi kan gölüne çevirmektedir’’ dedi. Eflatun, insanlığın boşluğa düştüğü konularda müdahale etmesi gereken BM’nin bu işlevini yerine getirmediğini kaydetti.
Ankara’da ise Halkevleri çalışanı bir grup, Yüksel Caddesi’nden Kızılay Postahanesi’ne ‘Katil ABD Ortadoğu’dan çekil’, ‘Katil İsrail Filistin’den defol’ sloganları atarak yürüdü. Grup, postahaneden BM Genel Sekreteri Kofi Annan’a İsrail’in saldırılarını durdurması için BM’yi göreve çağıran dilekçeyi gönderdi.
Bu arada, Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ahmet Aksu da, son günlerde yaşanan olaylar nedeniyle Filistin Büyükelçisi Nebil Maruf’u ziyaret ederek, Filistin halkının yaşadığı sıkıntılardan dolayı üzüntülerini ifade etti. Nebil Maruf, Türkiye’nin Filistin halkına yardım edebilmesi için İsrail ile ilişkilerini kesmeden diyalog halinde olması gerektiğini söyledi.
|
/ ELAZIĞ/ANKARA
12.07.2006
|
|
|
Srebreniça katliâmını unutmayın |
Türkiye Bosna-Hersek Dostluk Derneğinden yapılan açıklamada, Türk ve dünya kamuoyu ‘’Avrupa’nın ortasında ve dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen Srebreniça katliamını kınamaya ve unutturmamaya’’ davet edildi.
Katliamın 11. yılı sebebiyle Türkiye Bosna-Hersek Dostluk Derneğinden yapılan yazılı açıklamada, katliâmın, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın ortasında ve tüm dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen utanç tablosu olduğu belirtildi. Açıklamada, ‘’Kurumlar, devletler ve bireyleriyle uluslar arası bir suç örgütü, 2 yaşındaki bebekten 102 yaşındaki nineye kadar binlerce Boşnağı, planlı ve sistemli bir biçimde taşıdıkları Türk isimleri ve Müslüman kimlikleri nedeniyle katletti’’ denildi.
Sırp saldırıları üzerine Sreprenica halkının ‘’Potocari’’ kampına sığındığı ve bu saldırılar sırasında NATO ve güçlü devletlerin tümünün vahşeti sadece seyrettiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘’Lahey Mahkemesinin bu faciayı soykırım olarak nitelendirmesi, Sırp Generali Kristiç’in 46 yıl hapse mahkûm edilmesi, başta Sırp kasabı Milosoviç’in ve az sayıdaki cellatların yargılamalarının sürdürülmesi, eski ABD başkanı Clinton’un anıt mezar açılışına katılması, bazı cılız kınama belgeleriyle işin geçiştirilmesi bu acıyı dindiremez, bu insanlık ayıbını örtemez.’’
‘’Katliam sırasında Sırp milislerin yanında Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, Rusya ve Yunanistan’dan gelerek kendi ulusal üniformalarıyla bu vahşete katılanlar hesap vermeyecek mi’’ denilen açıklamada, Atina’da bir savcının katliamda yer alan Rum gönüllülerle ilgili önsoruşturma başlattığı bildirildi. Açıklamada, ‘’Bu insanlık trajedisinin tüm failleri cezalandırılıncaya, mağdurların hakları tazmin edilinceye, sözde Ermeni iddialarını soykırım kabul eden asıl soykırım faili devletlerden hesap soruluncaya ve Potocari kampı bir ‘Soykırım Müzesi’ oluncaya kadar’’ her türlü hukuksal girişimin yapılacağı belirtildi.
|
/ ANKARA
12.07.2006
|
|
|
‘Ağır rapor’ ertelendi |
Avrupa Parlamentosu (AP) Dışişleri Komisyonu, Hollandalı Hristiyan Demokrat üye Camiel Eurlings tarafından kaleme alınan ve diplomatik kaynaklarca içeriği açısından ‘’AP tarihinin en ağırı’’ olarak nitelendirilen Türkiye ilerleme raporunun ve verilen değişiklik önergelerinin oylanmasını eylül ayının başına erteledi.
Komisyon toplantısında Türkiye gündemine geçilince söz alan raportör Eurlings, değişiklik önergelerini birleştirmek için yeterli zaman bulamadıklarını belirterek, ‘’Rapor aceleye gelmemeli. Konu Türkiye olunca daha fazla tartışmayı hak ediyor’’ dedi. Eurlings’in grup temsilcilerince de kabul edilen erteleme önerisi çerçevesinde Dışişleri Komisyonu, Türkiye ilerleme raporunu eylül ayının ilk haftasında Strasbourg oturumunda görüşerek oylayacak.
Türkiye raporu AP genel kuruluna ise eylül ayının sonunda gelecek. Dışişleri Komisyonu toplantısında Türkiye raporunun ertelenmesi sebebiyle söz alan bazı grup temsilcileri ise son günlerde Kıbrıs’ta olumlu gelişmeler meydana geldiğini, Türkiye’de de kadın ve hayvan hakları, zorunlu din eğitimi ve Alevilerle ilgili bazı reformların hayata geçirilmesinin gündemde olduğunu vurgulayarak, bütün bu gelişmelerin rapora girmesini istediklerini ifade etti. Grup temsilcileri, AB Komisyonunun da Türkiye ilerleme raporunu sonbaharda yayımlanacağını hatırlatarak, her iki raporun yakın tarihlerde çıkmasının önemine dikkati çekti. Parlamenterler ve siyasi gruplar, bundan sonra raporla ilgili değişiklik önergesi veremeyecek. Fakat Türkiye raporuyla ilgili gelişmeler, Eurlings’in de onayını alacak uzlaşma önergeleriyle rapora girebilecek.
AP Dışişleri Komisyonunda Türkiye ilerleme raporuna bugüne kadar parlamenterler ve siyasi gruplarca 349 değişiklik önergesi verildi.
|
/ BRÜKSEL
12.07.2006
|
|
|
Türkiye için elinden geleni yapacak çok ülke var |
İngiltere Dışişleri Bakanı Margaret Beckett, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki müzakerelerin yolunda gitmesi için AB içinde ‘’elinden gelen her şeyi yapmaya hazır pek çok üye ülke’’ bulunduğunu söyledi.
Washington’da bulunan Beckett, Johns Hopkins Üniversitesi’nde Paul Nitze Uluslararası Etüdler Okulu’nun düzenlediği bir toplantıya katıldı. Beckett, Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinin Kıbrıs meselesi yüzünden ‘’tren kazasına’’ uğraması ihtimaline ilişkin bir soruyu cevapladı. AB’ye herhangi bir ülkenin üyelik müzakerelerinde çeşitli güçlüklerin ortaya çıkmasının her zaman mümkün olduğuna işaret eden Margaret Beckettt, ‘’Ancak şuna şüphe yok ki, Türkiye ile bir anlaşmaya varacak şekilde müzakere etme yönünde önemli ölçüde bir iyi niyet bulunuyor’’ dedi.
Beckett, ‘’Türkiye ile müzakerelerin, Kıbrıs meselesi veya başka bir mesele yüzünden tren kazasıyla karşılaşmayacağını umuyorum. Elbette Türkiye ile müzakerelere yönelik çok büyük bir iyi niyet olduğuna sizi temin ederim. Bunu sadece İngiltere’nin tutumu dolayısıyla söylemiyorum. AB içinde, Türkiye ile müzakerelerin yolunda gitmesi için elinden gelen her şeyi yapmaya hazır pek çok üye ülke var’’ diye konuştu.
|
/ WASHINGTON
12.07.2006
|
|
|
Öksürük şurubu karneyle alınamayacak |
Maliye Bakanlığı, maliyet dezavantajı getirdiği gerekçesiyle bazı ilaçları 2006 yılı Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliğindeki ‘’Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi’’nden çıkardı. 1 Ağustos 2006 tarihinden itibaren sağlık karnesiyle alınamayacak ilaçlar arasında soğuk algınlığı, öksürük, obezite tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da var.
30 Haziran’da Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü’nde yapılan toplantıda, konuyla ilgili teknik komisyon kararı da dikkate alınarak yapılan değerlendirmeler sonucunda bazı ilaçların 2006 yılı Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği eki Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesinden (EK:2/D) çıkarılması kararlaştırıldı. Karar gereğince, grip tedavisinde kullanılan efervesan (suda eriyen) soğuk algınlığı ilaçları (A-FERIN HOT 500/60 MG GRANÜL 10 poşet, AMBREKS 15 MG/5 ML 100 ML pediatrik şurup, SEKROL 30 MG 20 tablet, SUDAFED EKSPEKTORAN 150 ML şurup, MUKORAL 15 MG/5 ML 100 ML pediatrik şurup...), tıbbi malzeme kapsamında değerlendirilenler de dahil olmak üzere, viskosuplementasyon (eklem içi sıvısının tamamlanmasına yönelik) ürünleri, obezite tedavisinde kullanılan antiobezite preparatları (REDUCTIL 10 MG 28 KP, XENICAL 120 MG 84 kapsül, ZELIUM 10 MG kapsül...) ve terapötik (tedavi edici) dozda olmayan çinko içerikli ilaçlar (BECOVITAL-C 30 yumuşak kapsül, CALCIUM SANDOZ FORT 500 MG 10 effervesan tablet, MEGADYN 30 film tablet, SUPRADYN 30 draje, UNICAP-T 30 film tablet, ZINCO-C 25 MG tablet...), balgam söktürücü ilaçlar, bazı sebepler dışında ağız veya boğazda oluşan yaralar için kullanılan ağız/boğaz gargaraları (KLORHEX ödeme listesinden çıkarıldı. Bu arada, Sistemik Antimikrobik ve Diğer İlaçların Reçeteleme Kuralları Listesinin (EK-2/A) 144 üncü sırasında yer alan ‘’etodolak 400 mg’’ etken maddesine ilişkin uzman doktor kısıtlaması da kaldırıldı. Kalsiyum eksikliğinde kullanılan CALCIMED D3 20 EFF Tablet de bedeli ödenecek ilaçlar listesine ilave edildi.Karar, 1 Ağustos 2006 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek.
BÜTÇEYE YÜK FAZLA OLMAZ
Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Yılmaz, ödeme listesinden çıkarılan ”Adant” isimli ilacın eklem içi sıvı azalmasında kullanıldığını söyledi. “Algo Vax”ın romatizma merhemi, “Ambrol Pediatrik Şurup”un ise çocuklarda balgam söktürücü olduğunu ifade eden Yılmaz, “Becozyme”in vitamin şurubu, “Calcium Sandoz”ların ise gebeler için kalsiyum eksikliğinde kullanıldığını belirtti. Yılmaz, “Xenical”ın obezite tedavisinde kullanılan bir zayıflama hapı olduğunu, “Zinco”nu ise çocuklarda çinko eksikliğinin tedavisinde kullanıldığını kaydetti. Çocuklarda balgam söktürücü olarak kullanılan şurubun listeden çıkarılmasının yanlış olduğunu savunan Yılmaz, “Fiyatı 1.5 YTL olan bu ilacın bütçeye getireceği yük çok fazla olmasa gerek” dedi.
|
/ İSTANBUL
12.07.2006
|
|
|
Milletler arası özel hukuka yeni uygulama |
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu, uluslararası anlaşmalar ve Medeni Kanun ile uyumlu hale getirmeyi amaçlayan kanun tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Yabancı hukukun uygulanmasına ilişkin düzenlenmeler de içeren tasarıya göre, yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi halinde, Türk hukuku uygulanacak. Fikri mülkiyete ilişkin haklarda, koruma talep eden ülkenin hukuku uygulanacak. Tüketici sözleşmelerinde, taraflarin seçtikleri hukuk, bireysel iş sözleşmelerinde, mutad işyeri hukuku geçerli olacak. asarıya göre, ifa sırasında gerçekleştirilen fiil ve işlemler ile malların korunmasına ilişkin tedbirler konusunda, işlem veya fiillerin yapıldığı ya da tedbirin alındığı ülke hukuku dikkate alınacak. Haksız fiilden doğan borçlar, haksız fiilin işlendiği ülke hukukuna tabi olacak.
|
/ ANKARA
12.07.2006
|
|
|
Kazada ölen Dışişleri mensupları anıldı |
Dışişleri Bakanlığı, 23 Ocak 2006’da trafik kazasında hayatını kaybeden mensuplarını, bakanlık bahçesinde adlarına dikilen ağaçlara isim plaketi yerleştirilmesi dolayısıyla düzenlenen törenle andı.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, kazanın olduğu günü anlatarak başladığı konuşmasında, ‘’Böyle anlamsız bir biçimde aramızdan ayrılmaları çok üzücü’’ dedi. Ölenlerin yakınlarını hiçbir zaman yalnız bırakmadıklarını, bundan sonra da bırakmayacaklarını ifade eden Gül, kendisini gözyaşları içinde dinleyen ailelere, ‘’Ne zaman bir ihtiyacınız olursa ne zaman bizi yanınızda, yakınınızda hissetmek isterseniz, bu bakanlığın kapıları size sonuna kadar açık olacak’’ dedi. Törende, Bakan Gül, ölenlerin yakınlarıyla birlikte 9 ağacın dikildiği bahçedeki tanıtım plaketinin altına toprak attı.
|
/ ANKARA
12.07.2006
|
|
|
Yeni TMK sansür tehlikesi taşıyor |
Sınır Tanımayan Gazeteciler adlı örgüt, yeni Terörle Mücadele Kanunu’nun ‘’sansür tehlikesi taşıdığını’’ belirtti.
Örgütün basın yayın organlarına gönderdiği açıklamaya göre, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Genel Sekreteri Robert Menard, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mektupta, yasanın ‘’terörist örgütlerin’’ propagandasını yapmak ve bildiri dağıtmaya hapis cezası getiren maddelerinin, bu örgütlerle ilgili konularda haber yapan gazetecilerin keyfi olarak cezalandırılabilmesine olanak sağladığını bildirdi. Menard, bu maddelerin belirsiz olduğunu belirterek, haber kuruluşlarının yazdığı haber ya da makaleler dava konusu olan herhangibir mensubuna ceza verilebileceğini kaydetti.
|
/ ANKARA
12.07.2006
|
|
|
Komşudan destek |
Bulgaristan’ın Ankara Büyükelçisi Branimir Mladenov, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde (AB) hak ettiği yeri alması taraftarı olduklarını söyledi.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin’i tarihi belediye binasında ziyaret eden Mladenov, Bursa’nın Bulgaristan halkı için ayrı yeri olduğunu belirtti. Türkiye’nin AB’ye girmesi için her türlü desteği vermeye hazır olduklarını dile getiren Mladenov, ‘’Bizler Türkiye’nin AB’de hak ettiği yeri alması taraftarıyız. Türkiye’nin önünde aşması gereken bazı engeller var. Ama inanıyorum ki Türkiye geçmişte olduğu gibi şimdi de bu engelleri rahatlıkla aşacak ve AB’deki yerini alacak’’ dedi.
|
/ BURSA
12.07.2006
|
|
|
AKP’li Ayar’dan Mumcu'ya tazminat |
AKP Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar, ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu’ya ‘’it’’ diye bağırdığı gerekçesiyle 5 bin YTL manevi tazminata mahkum oldu.
Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın dünkü duruşmasına, Mumcu’nun avukatı Erden Er ile Ayar’ın avukatı katıldı. Avukat Er, daha önce yaptığı savunmalarını tekrar ederek, müvekkilinin kişilik haklarına saldırı niteliğindeki sövmenin açıkça ortada olduğunu ve davanın kabul edilmesi gerektiğini söyledi. Ayar’ın avukatı da davanın reddi yönünde talepte bulundu.
Hakim Yaşar Eren, TBMM Genel Kurul Toplantı Tutanakları ve gazete haberleri göz önünde tutulduğunda sövme eyleminin gerçekleştiğinin anlaşıldığını belirtti.
Eren, bu nedenle davayı kısmen kabul ederek, Ayar’ın, Mumcu’ya 5 bin YTL manevi tazminat ödemesine karar verdi.
|
/ ANKARA
12.07.2006
|
|
|
Çanakkale Boğazı karayolu gibi |
Çanakkale Boğazı’ndan, 2006 yılının ilk 6 ayında 23 bin 706 geminin geçtiği açıklandı.
Denizcilik Müsteşarlığı Çanakkale Bölge Müdürü Adnan Erdal, Çanakkale Boğazı’ndan geçen gemilerin her yıl arttığını belirterek, “2006 yılının ilk 6 ayında Çanakkale Boğazı’ndan 23 bin 706 gemi geçiş yaptı. Günde ortalama 131, ayda da 3 bin 951 geminin geçiş yaptığı boğazın yükü artıyor. Bu gemilerin başında 4 bin 687 gemiyle Türkler ilk sırada yer alırken, bunu 2 bin 514 gemiyle Malta, bin 937 gemiyle Panama, bin 854 gemiyle Rusya, 931 gemiyle Gürcistan ve 860 gemiyle de Liberya bayraklı ülkeler takip ediyor” dedi.
|
/ ÇANAKKALE
12.07.2006
|
|
|
Kamyon otomobili ezdi: 4 ölü, 2 yaralı |
Aksaray’da, kamyonla otomobilin çarpışması sonucu 4 kişi öldü, 2 kişi yaralandı.
Edinilen bilgiye göre, Aksaray’dan Konya yönüne giden Esvet Atar (56) yönetimindeki 68 AE 359 plakalı kamyon, Aksaray-Konya karayolunun 44. kilometresinde, karşı yönden gelen Ali Gözlükçü (37) idaresindeki 06 LKS 70 plakalı otomobille çarpıştı. Kazada, otomobil sürücüsü Ali Gözlükçü, aynı araçta bulunan Emre (8) ve Ziynet Gözlükçü (37) ile Habibe Çakıcı (99), olay yerinde hayatını kaybetti. Hurdaya dönen otomobilden ağır yaralı olarak çıkarılan 3 yaşındaki Beyza Gözlükçü ise Aksaray Devlet Hastanesinde yapılan müdahalenin ardından Konya Numune Hastanesine sevk edildi. Araç içinde sıkışan kamyon sürücüsü Esvet Atar ise olay yerine gelen itfaiye ekipleri ve polisin yardımıyla çıkartılarak Aksaray Devlet Hastanesine kaldırıldı. Atar’ın hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi.
|
/ AKSARAY
12.07.2006
|
|
|
ÖSS sonuçları gelecek hafta |
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, ÖSS sonuçlarının gelecek hafta açıklanacağını bildirdi.
Yarımağan, “Açıklama Cuma gününe bile kalmayabilir” dedi. Puan barajını aşan adaylar için tercih işlemleri, 24 Temmuz Pazartesi başlayacak. Adaylar tercihlerini internet yoluyla ya da başvuru merkezlerinde tercih formu doldurarak ÖSYM’ye iletebilecekler.
|
/ ANKARA
12.07.2006
|
|
|
OKS tercih işlemleri başladı |
Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS), tercih işlemleri dün başladı. Öğrenciler, OKS sonuçlarına göre, 2006-2007 öğretim yılı için ilgili liselere yerleştirilecek.
OKS-Türkçe Matematik (OKS-TM) ve OKS-Matematik Fen (MF) puan türlerinin herhangi birinden 160 ve üzeri puan alan adaylar tercihte bulunabilecekler. Tercih işlemleri süresi 21 Temmuzda sona erecek. Yerleştirme sonuçları, 28 Temmuzda açıklanacak.
|
/ ANKARA
12.07.2006
|
|
|
Şırnak’ta saldırı: 2 polis şehit |
Şırnak’ın İdil ilçesinde, silahlı saldırıya uğrayan 2 polis memuru şehit oldu. Şırnak Valiliği’nden yapılan açıklamada, önceki gece saat 21.00 sıralarında, Alanya Caddesi’nde yürümekte olan İdil Emniyet Amirliği’nde görevli polis memurları Mehmet Yardımcı ve Sait Bal’ın, silahlı saldırı sonucu şehit edildikleri bildirildi.
Açıklamada, şöyle denildi: ‘’İdil Emniyet Amirliği kadrosunda görevli Birecik 1975 doğumlu Hatay İskenderun nüfusuna kayıtlı polis memuru Mehmet Yardımcı ile Ankara 1975 doğumlu Çankırı Çerkeş nüfusuna kayıtlı polis memuru Sait Bal, Şırnak ili İdil ilçesi Alanya Caddesi’nde yaya olarak gezerlerken, faili meçhul kişilerce uzun namlulu silahlarla açılan çapraz ateşle saldırıya uğramışlardır. Olayda Sait Bal ve Mehmet Yardımcı şehit olmuşlardır.’’ Bu arada, şehit polis memurların cenazeleri, Diyarbakır’da düzenlenen törenin ardından memleketlerine gönderildi.
|
/ ŞIRNAK
12.07.2006
|
|
|
Sigara kurbanları artacak |
İnsanların sigara içme alışkanlığı bugünkü düzeyde sürerse, tütünden bu yüzyıl içinde ölenlerin sayısı geçen yüzyılda ölenlerin 10 katına çıkarak 1 milyarı bulacak.
Uluslararası Kansere Karşı Birlik Konferansı'nda bugün yayınlanan Tütün Atlası ve Kanser Atlası'ndaki bilgilere göre, dünyada her yıl ölen 1 milyon 400 milyon kişinin tamamı ya da kanserden ölenlerin 5'te1'inin ölüm nedeni kanser. Buna sigarayla ilişkili kalp damar hastalıkları ve akciğerle ilgili hastalıklardan ölenler de eklendiğinde ise yıllık ölüm sayısı 5 milyona çıkıyor ve bu sayının artması bekleniyor.
Bu atlaslardaki tahminlere göre dünyada şu anda 1 milyar 250 milyon kişi sigara içiyor ve bunlardan yarısı bu alışkanlıkları yüzünden ölecek.
Kanser Atlası'na göre, her yıl teşhis edilen 10,9 milyon yeni kanser vakasının büyük çoğunluğunu akciğer kanseri oluşturuyor
300 milyon insanın sigara içtiği Çin'de, akciğer kanseri sonuçta her yıl 1 milyon kişiyi öldürecek.
Gelecek 50 yılda sigara içenlerin sayısının yarıya indirilmesi 300milyon kişinin yaşamını kurtarabilecek olsa da, sigara içenlerin sayısını bu oranda düşürmek olağanüstü bir çaba gösterilmesini gerektiriyor.
Araştırmacılar, dünya çapında sigara alışkanlığında bir düşüş olsada nüfus artışı nedeniyle düzenli veya biraz artarak yükselecek. Bunlara karşın sigara alışkanlığının azaltılması, dünyadaki kanserli sayısının azaltılmasında en büyük etkiye sahip olacak.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Üst Düzey Politika Danışmanı Dr. Judith Mackay, ''Eğer kanseri ciddiye alır ve şimdi harekete geçersek, 2020'ye dek her yıl 2 milyon, 2040'a dek de her yıl 6,5 milyon canı kurtarabiliriz'' dedi.
2002'de yaklaşık 11 milyon yeni kanser vakası vardı ve 7 milyon kişi kanserden öldü. 2020'ye gelindiğinde her yıl 16 milyon yeni kanser vakası ve 10 milyon ölüm olacak.
Bu ölümlerin yüzde 70'inin gelişmekte olan ülkelerde olacağı belirtiliyor.
Yeni kanser vakaları ise büyük oranda dünyada yaşlı nüfusunun oranının artmasından kaynaklanacak.
Kanser Atlası'na göre kansere yakalanma oranı gelişmiş ülkelerde daha fazla. ABD'de bir kişinin 65 yaşında kansere yakalanma olasılığı yaklaşık yüzde 18, Umman'da ise bu oran yalnızca yüzde 6. Ama kanser gelişmekte olan ülkelerde hala daha ölümcül.
|
/ WASHİNGTON
12.07.2006
|
|
|
Mantar hastalıklarını hafife almayın |
Tedavi edilmeyen ayak ve tırnak mantar hastalıklarının kötü görünüme sebep olmanın yanı sıra vücudun diğer bölgelerinde de mantar hastalıklarına yol açabileceğini ifade eden uzmanlar, daha da önemlisi, tırnak mantarının ciddî ve hastahanede tedavi gerektiren bakteriyel enfeksiyonlara dahi sebep olabileceğine dikkat çekiyor.
Koltuk altları veya kasıklar gibi cildin kıvrım yaptığı bölgelerde ve ayaklarda kızarıklık, kaşıntı, kabarıklık, kötü koku ile ortaya çıkan mantar hastalıklarının yanısıra tırnaklarda beyaz-sarı renk değişikliği, kalınlaşma ve kırılma ile kendini gösteren tırnak mantar hastalığı da oldukça yaygın olarak görülüyor.
Tüm mantar hastalıklarının oldukça bulaşıcı oldukları ve kolaylıkla yayılabildikleri belirtiliyor. Uzmanlara göre, mantarların üremek için sıcağa ve neme ihtiyacı var. Bu sebeple sıcak iklimler onlar için mükemmel bir ortam sağlıyor. Ayrıca pişikler, ayakkabı vurması, su, deterjan, sentetik giysi ve çoraplara bağlı tahrişler de ayaklarda mantar hastalığı gelişmesi için uygun zemin hazırlıyor. Ayak mantar hastalığı tedavi edilmediğinde tırnaklara bulaşabiliyor. Tırnak mantarı genellikle basit bir yaralanma ile başlıyor. Söz gelimi el ve ayak tırnaklarının kırılması, tırnakların çok kısa kesilmesi veya dar ayakkabının tırnağı sıkıştırması sebebiyle yaralanan tırnağa mantarların yerleşmesi daha kolay oluyor.
|
12.07.2006
|
|
|
|