Yale Üniversitesinden aldığı doktorası dahil ‘tarih’ üzerine eğitimini yapan Eric Edelman, Washington Enstitüsünün rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal anısına düzenlediği yıllık konferansın sekizincisinde konuşmacıydı. Bir anlamda sekiz yıl önce bu kuruluş Özal’ı, Cumhuriyet’in üçüncü adamı olarak ilan etmişti zaten. Tabiatıyla, ‘tarih’ sevdalısı Edelman’ın da bugünün ve geleceğin Türkiye’sine bakarken lafa geçmişten başlaması kaçınılmazdı. Konuşmasının kompozisyonu Atatürk, İnönü ve Özal’ın liderlik vasıfları üzerine kuruluydu.
Atatürk bir defasında ‘Asla sevileyim diye bir derdim olmadı. Benim tek derdim güçlü, gururlu bir ülke yaratmaktı,’ dedi diye anımsattı Edelman. İnönü’yü anarken ise 1950’de yapılan ilk çok partili seçimde ki ‘yenilgisine’ döndü. ‘Türkiye’nin demokratik başarısı, İnönü’nün, demokrasinin ve özgür tercihin ilkelerine bağlı kalmasına atfedilebilir,’ dedi. Amerika’nın Ankara’da ki bir dönem önce ki büyükelçisi Edelman, Özal’ı ise Cumhuriyetin yetiştirdiği ‘geleceği görebilen,’ yüce bir lider olarak sıraladı. (...)
Washington’un kıdemli gazetecilerinden Marvin Kalb, ‘Irak’ta, Atatürk modeli uygulanabilir mi?’ diye sorduğunda Edelman, Kinros’un lafını tekrarlayıp, ‘[Konuşmamda] hakkında iyi şeyler söyledim. Şimdi onu yok etmek istemem. Ama bugün Iraklı bir Atatürk olsa, Irak’da ki diplomatlarımızdan Washington’a sürekli raporlar gelir,’ dedi. Edelman’ın bahsettiği raporlar insan hakları ihlallerini ima ederken, Irak’da Atatürk benzeri birini tercih etmeyeceklerini ifade etti.
Star, 22.6.2006
|