SÖZDE akademik bir araştırmadan çok çarpıcı (!) sonuçlar çıktığına ilişkin haberler dünkü yayın organlarında yankı buldu. Bazıları bu araştırmayı ‘halkımızı tanıyalım’ diye manşet de yaptılar.
Oysa ‘gelin halkımızı yanlış tanıyalım’ diye bir kampanya başlatılsa ancak o takdirde ulaşılabilecek sonuçlar söz konusu... Bir kere Batıcılık şartlanması, üniversitelerimizin halkı tanıyabilecek bilim ve fikir özgürlüğünden yoksun tutmaktadır. Ayrıca dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasına tek kurum sokamayan bir iklimde bilimin düzeyi gibi, herhangi bir araştırmanın hakikati de peşin olarak tartışmalıdır.
Araştırmanın bazı sonuçları, halk ile bilimcilerimiz arasındaki idrak uçurumunu göstermeye yetiyor:
- Halkın yüzde 40’ı askeri bir yönetimin daha iyi olacağını düşünüyor!
Eğer bu rakam, herhangi bir -sivil toplum örgütü kisveli- birim tarafından sipariş verilmiş bir sonuç değilse, en hafifinden ‘yanlış soru, uygunsuz ortam ve yanlış cevap paketi’ olarak başarısız araştırmalar tarihine geçecek bir fiyasko örneğidir.
Şüphe yok ki Türk toplumunda askerin hala saygın bir yeri var. Hem de ihtilallere ve bu ihtilallerdeki dış etken paylarına rağmen! Hem de bazı üst düzey komutanların ‘derin manevra’ görünümündeki söylem ve eylemleri yüzünden ordunun dindar insanlarla sıkıntısı varmış gibi bir izlenimin yaygınlaşmasına rağmen!
Lakin toplumda orduya karşı hissedilen saygı ve güvenin, sözgelimi 28 Şubat öncesindeki kadar yüksek olmadığı da gerçektir.
Böyle bir ortamda Türk insanının yüzde 40’ı tarafından askeri bir yönetimin tercih edileceği yolunda bir çıkarım dayatan araştırmanın -gayesi ne olursa olsun- ‘halkı yanlış tanımak ve tanıtmak’ dışında bir sonucu yoktur.
Tercüman, 15.6.2006
|