Hz. Peygamber’in torunlarını öptüğünü gören bir bedevi, bunu yadırgamış ve “Demek siz çocukları öpüyorsunuz ha!.. Halbuki biz onları hiç öpmeyiz!” demekten kendini alamamıştı.
Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Şayet senin kalbinden Allah merhameti söküp almışsa, ben ne yapabilirim.”7 buyurarak, çocuk sevgisinden yoksun kalpte merhametin de bulunamayacağını ifade etmişti.
Hz. Peygamber’in karşılaştığı çocuklara selâm verip onların hal ve hatırını sorması
(Buhârî, Edeb, 81), okşayıp bağrına basması, zaman zaman çocukları, özellikle de torunlarını omuzuna ve sırtına bindirmesi (Buhârî), hatta hoşlanacakları lakaplar takmak suretiyle çocuklarla şakalaşması ve onları eğlendirmesi (Buhârî, Bİlim, 18) şeklindeki davranışlarıyla neyi ifade ettiği daha iyi anlaşılır.
Çocukla muhatabiyet ve eğitimi “Bir çocukla konuşup söz anlatmak, bir feylesofla konuşmaktan aşağı değildir.” (İşârât-ül İ’caz, 234)
“Evet, yüksek bir insan, bir çocukla konuştuğu zaman çocukların şivesiyle konuşursa, çocuğun zihnini okşamış olur. Çocuğun fehmi, onun çat pat söylediği sözlerle ünsiyet peyda eder, söylediklerini dinler ve anlar. Aksi halde, o insanla o çocuk arasında bir malûmat alışverişi olamaz.”8
Mütekellim-i Ezelî olan Zât nev-i beşerle muhatabiyetindeki kelamı beşerin idrakine, fehmine uygun onu okşayacak şekilde takdir eylemiş. Kur’ân-ı Kerim’in iki hayatımıza rehber olabilmesi, insanın onu anlayıp yaşayabilmesi için bu elzem ve çok hikmetlidir. Rabbül âlemin’in bu tasarruf ve terbiyesi bizim için çok kıymetli bir ölçüdür.
Çocuklara sözümüzün tesirli olmasını, onun dünyasında yer edip anlaşılmasını istiyorsak “anlayacağı, seveceği dil ve üslupla” muhatap olmamız şart. Aksi takdirde sadece yetişkinlerin kurduğu etkisiz cümleler olarak kalır. Belki onlarca kez tekrar etsek de bir yankı duyamayız. Dar ve geniş dairede çocuk eğitiminde, okul müfredatlarında bu hususta özel çalışmalar yapılmalı.
Aile içinde yaşına göre fikri alınan, kendiyle istişare edilen, sözüne değer verilen çocuk toplumda da (Kreş, park, okul, askerlik, meslek vb...) kendi fikrini beyan etmekte, hukukunu muhafazada daha şuurlu ve rahat olur. Çocuklara değer verip, seviyelerine göre muhatabiyetin örneklerini, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Sünnette çokça görmekteyiz.
Bediüzzaman Hazretleri’nin şu ifadeleri çocuğun talim ve terbiyesinde çok kıymetli ve manidardır. “Risale-i Nur’un fıtraten ve zamanın vaziyetine göre talebesi olacak, başta masum çocuklardır. Çünkü bir çocuk küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir.
Âdeta gayr-i müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabanî düşer. Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanîlik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi’ belâ olur. Ahirette de onlara şefaatçi değil, belki davacı olur: “Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile kurtarmadınız?”
“İşte bu hakikate binaen, en bahtiyar çocuklar onlardır ki, Risale-i Nur dairesine girip dünyada peder ve validesine hürmet ve hizmet ve hasenâtı ile onların defter-i a’mâline vefatlarından sonra hasenatı yazdırmakla ve ahirette onlara derecesine göre şefaat etmekle bahtiyar evlat olurlar.”9
Çocuklarımıza okşayarak sevgiyle diyoruz ki: “Evladım! Risale-i Nur, seni hem dünyada hem âhirette mesud, bahtiyar edecek en büyük ve en hakiki bir din kitabıdır, iman dersleridir. Okumaktan mahrum kalırsan, iman derslerini şimdi alamazsan hem dünyada hem âhirette bedbaht olursun, perişan kalırsın.” diyerek ve Risale-i Nur hakkında yazılmış olan mektupları, destanları, kasideleri, şiirleri okuyarak, okutarak Risale-i Nur’un sevgisini kalplerine, büyüklüğünü ruhlarına yerleştirmekte devam edeceğiz. Dualarınız sayesinde Risale-i Nur’un dersleriyle inşâallah evlatlarımız İslâmiyet’e hem bize hem milletimize hayırlı, dindar gençler olarak yetişirler.”10
Bu kıymetli satırlardan çıkaracağımız birçok ders olmakla birlikte konumuzla ilgili kısmına nazar edersek; çocukların terbiye vetalimi erken yaşta, bir cihette anne kar nında başlar. Hassaten iman hakikatlerini, İslam’ın rükünleri ileriki yaşlara kalırsa iz’anı ve kabulü çok zor olur. Çocuklara bu hakikatleri ilk aşamada ancak şefkat ve muhabbetle, onların zihin ve kalplerini okşayarak talim edebiliriz.
—DEVAMI YARIN—
Dipnotlar:
7. Buhârî, Edeb 18.
8. Îşarat-ul-İcaz, 233, Bakara 26-27.
9. Emirdağ Lahikası 20. Mektup.
10. Hanımlar Rehberi.