Aydın’ın Efeler ilçesi Dalama Mahallesi’nde semercilik yapan 75 yaşındaki Erol Arslan, ölünceye kadar bu mesleğe devam edeceğini belirtiyor.
22 yıl önce emekli olmasına rağmen halen eski malzemeleriyle semerciliğe devam eden Arslan, ancak ölünce bırakacağını söylüyor.
Mesleğe 7 yaşında başladığını, 17 yaşında dükkan açtığını anlatan Erol Usta,
“20 yaşıma kadar çalıştım. Daha sonra askere gittim. Askerden geldim, biraz daha semercilik yaptım. Askerde şofördüm. Ben semercilik yaparken herkes şoförlük yapıyordu. Ben de ehliyet aldım, semerciliği bıraktım, şoförlük yaptım. 15 seneye yakın şoförlük yaptım. Daha sonra tekrar semerciliğe geri döndüm. Şimdi semercilik yapıyorum. İki oğlum var, birisini semerci ustası olarak yanımda yetiştirdim.
Şimdi o da bu işi yapıyor. Ben bu işi ancak ölünce bırakırım. Başka bir türlü bırakmam. Ben, ölmedikten sonra bu işi bırakmam. Ben kendimi emekli gibi de hissetmiyorum. 22 yıl oldu emekli olalı, halen çalışıyorum. Allah ne verdiyse, üç beş kuruş kazanıp çorbamızı kaynatıyoruz. Ustalığın emekliliği olmuyor.” dedi.
Gençlik yıllarında, mesleğe başladığında çiftçiliğin ve hayvancılığın yaygın olduğunu, yük taşımada eşek, at ve katır gibi hayvanların kullanıldığını, bunlar için de olmazsa olmazın semer olduğunu belirten Arslan, şimdi ise bunların azaldığını söyledi.
Yıllardır zeytin sezonunda iş yetiştirememekten yakındıklarını ancak son yıllarda semerciliğin neredeyse bitme noktasına geldiği vurgulayarak,
"Eskiden hayvan çoktu, semer ihtiyaçtı. Şimdi at da, eşek de azaldı. Söylemesi ayıp çocuğum, şimdi eşek çok ama bizim eşeklerden değil. Bazıları bize gelip, 'Bu işi halen yapıyor musunuz?' diyor, şaşırıyorlar. Bizim anamızdan babamızdan bir şey yok, çalışarak kazandık. İki çocuk büyüttüm, evlendirdim.
Şimdi yanımızda çırak yok, bizim mesleğe hiç yok. Şimdi, 'Böyle iş mi olur?' diyorlar ama ben bununla aile baktım. Şimdi bile sabah erken kalkar, işimin başına geçerim. İş olursa yapıyorum. Geçimimi de emekli maaşımla idare ediyoruz. Çocuklar şimdi iş öğrenmiyor, okuyor. Ayakkabı boyacısı, çaycı, kahveci üniversite mezunu var ama usta yok, çünkü usta ufaklıktan yetişiyor. Bu meslek eskiden çok güzeldi.” şeklinde konuştu.
Semerciliğin her zaman olacağını belirten Erol Usta,
“Türkiye’de havyan kalktığı zaman Türkiye bitmiştir. Makineleşme ne kadar olursa olsun, yük hayvanı şart. Hayvan sayısı azalır da yok olmaz, tamamen bitmez. Eskiye göre semer işi yok, tektük oluyor. Şu anda zeytin zamanı, işlerin kaynaması lazım ama yok. Semer işini makineyle yapamadılar, illâ ki bir ustanın eli değecek. Onu da biz yapıyoruz.
Oğlumun birisine işi öğrettim, biz yapıyoruz, o da pazarlarda satıyor. Bir semer, iki günde bitiyor. Halen eski kullandığımız malzemeleri kullanıyoruz. Hayvanlar zarar görmesin diye semerlerimizi özenli, yumuşak saz ve iyi malzemelerle yapıyoruz. Semerlerimizin sazı Afyon’dan geliyor, bağı 15 lira. Bir semerde iki bağ kullanıyoruz. Bu işin maliyeti de yüksek.
Bir semer ortalama 350 liraya mal oluyor ama tabii ki eskisi gibi iş yok. Tektük semer yapıyoruz. Bir de eski semerlerini getirenler oluyor, onları tamir ediyoruz.” dedi. Aydın’da semercilik yapan, kendisinden ve oğlundan başka Söke ilçesinde de bir usta olduğunu ifade ederek, “Ölene kadar yapacağız, sonrası Allah kerim.” diye konuştu.