"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zaman kaybına tahammülümüz yok

27 Temmuz 2017, Perşembe
-Demokrat Eğitimciler Derneği Genel Başkanı Naci Tepir ile Röportaj-

Naci Tepir: “Bir an evvel gerçek ve öz değerlerimizle yoğrulmuş bir eğitim sistemi geliştirmemiz şarttır! Böylece toplum, ipsizlikten, sapıklıktan, dejenere olmaktan kurtulup, gerçek onurlu kimliğine kavuşturulmuş olacaktır. Ülkemizin ve insanımızın bir sene bile zaman kaybetmeye tahammülü yoktur!”

Öncelikle kendinizi tanıtmakla başlayalım isterseniz? 

Bayburt-merkez doğumlu olup, Marmara Ü. Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü ve İstanbul Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans mezunuyum. İlkokuldan ünivesiteye kadar her dereceli eğitim müessesesinde hocalık ve idarecilik yaptım. Ayrıca, ilçe  ve Millî Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilâtı’nda şube ve birim müdürlüklerinde bulundum. Halen emekli olup, Demokrat Eğitimciler Derneği Genel Başkanı olarak eğitim faaliyetlerinin içinde bulunmaktayım. 

Son yüzyılımızda yazdığı eserler ve şahsında mevcut bütün hususiyetleriyle öne çıkarak, ülkemiz ve dünya genelinde yoğun alâkaya mazhar şahsiyetiyle, Bediüzzaman’ı nasıl bilir ve nasıl anlatırsınız? 

Evvelâ şunu itiraf edeyim ki, bütün dünyanın alâkasını çeken Bediüzzaman Said Nursî gibi muazzam bir şahsiyeti ifade etmek liyakatını kendimde göremiyorum. Bununla birlikte, sınırlı anlayışımla ve noksan ifadelerimle de olsa, Bediüzzaman Hazretleri’ni anlatabilmek için bir kitap yazmak gerekir. Şimdilik buna imkân olmadığından, bir nebze özetin özeti şeklinde de olsa şöylece ifade etmeye çalışayım:

Bediüzzaman Said Nursî, çocukluğundan vefatına kadar, hayatının bütün kareleri çocukluk, gençlik ve yetişkinlik çağlarıyla ilgili olarak örnek teşkil eden ve ibret levhalarıyla dolu bir nadire-i hilkattır! Sahip olduğu kuvvetli imanı ve yüksek ahlâkıyla çağımızda yaşamış bir Asr-ı Saadet Müslümanıydı. O aynı zamanda;

* Medreselerde ve ilim muhitlerinde büyük bir âlim;

* İçtimaî hayatta isabetli yön verici ve dikkat çekici bir rehber;

* İsyan eden askerî birlikleri -tesir kuvveti oldukça yüksek- bir konuşmasıyla yatıştırıp itaate getiren mümtaz bir hatip;

* Harp meydanlarında düşmana bile insanlık dersi veren ve örnek teşkil edecek kahraman bir komutan;

* Bir an bile boş durmadan faaliyette bulunan gayretli bir insan;

* Daima düşünen, ufku geniş büyük bir mütefekkirdir. 

O, bütün bu hususiyetleriyle beraber tek bir şahıs değil, aynı zamanda bir şahs-ı manevî idi! Mazhar olduğu vehbî ilmi sayesinde tek başına bir ilim heyeti gibiydi. Yine kendi tesbitiyle ifade buyurduğu “Bir adamın kıymeti, himmeti nisbetindedir. Kimin himmeti milleti ise, o kimse tek başıyla küçük bir millettir.” düsturunca, kendisi tek başına küçük bir millet gibiydi! Bütün bu hususiyetleriyle zamanımızın büyük müceddidi olduğunu ispatlıyordu!

TELİF ETTİĞİ ESERLER DÜNYANIN ALÂKASINI ÇEKMİŞ

Bediüzzaman’ın hayatı incelendiğinde, öne çıkan özelliklerinden birisinin de eğitim unsuru olduğu görülmektedir. Neden eğitime bu derece önem vermektedir? Eğitimde ileri sürdüğü projeler mevcut mu? Bediüzzaman ve eğitim konulu bir değerlendirme yapılırsa, neler söylenebilir? 

Onun eğitim anlayışı, bütün Peygamberlere (as) ve Resulullah (asm) Efendimize vahyedilen, insanın yetişmesinde ve kemale ermesinde esas olan irşad (akıl, fikir ve insanın bütün duygularını doyurarak iç âlemini aydınlatmak) metodudur. Zira, insan yalnız etten ve kemikten ibaret sadece maddî yapısıyla bir varlık değildir. Aynı zamanda, ruh, akıl, vicdan, maddî ve manevî duyguları ve sair çok zengin bir iç âlemi vardır! Onun için gerçek manada yapılacak en tesirli eğitim şekli “İrşad”dır. Bunun da en büyük ve en canlı misali, 14 asır devam eden ve her asırda yüz milyonlarca insanı irşad edip, hakikî insanlık derecesine yükselten Hz. Peygamber Efendimiz’dir (asm). Onun (asm) getirdiği hidayet nurunun sonsuz tesirini asrımızın en büyük âlimi ve müceddidi Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri (ra) şu çarpıcı ifadeleriyle beyan etmektedir:

“İşte bak; nasıl berk-i hâtif (göz alıcı şimşek) gibi, O’nun (asm) nuru şarktan garbı (doğudan batıyı) tuttu. Ve nısf-ı arz (yeryüzünün yarısı) ve hums-u beşer (insanların beşte biri) O’nun (asm) hediye-i hidayetini (hidayet hediyesini) kabul edip hırz-ı can etti (bağrına bastı)….. İşte, bak; şu cezîre-i vâsıada (Geniş Arabistan Yarımadası’nda) vahşî ve âdetlerine mutaassıb (körükörüne şiddetle bağlı) ve inadçı muhtelif akvamı (çeşitli kavimleri), ne çabuk âdat ve ahlâk-ı seyyie-i vahşiyanelerini (vahşi olan kötü âhlâklarını) def’aten (birden) kal’ ve ref ederek (kökünden keserek) bütün ahlâk-ı hasene (güzel âhlâk) ile teçhiz edip (donatıp) bütün âleme muallim ve medenî ümeme (diğer medeni ümmetlere) üstad eyledi. Bak değil zâhirî bir tasallut, belki akılları, ruhları, kalpleri, nefisleri feth ve teshîr ediyor. Mahbubu kulûb (kalplerin sevgilisi), muallimi ukûl (akılların muallimi), mürebbi-i nüfus (nefislerin terbiyecisi), sultan-ı ervâh (ruhların sultanı) oldu… 

Bak, Bu Zat, büyük ve çok âdetleri, hem inadçı mutaassıp büyük kavimlerden zâhiri küçük bir kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda ref’ edip (kaldırıp), yerlerine öyle secâyâyi âliyeyi (yüksek âhlâkı) -ki, dem ve damarlarına karışmış derecede sabit olarak – vaz’ ve tesbit eyliyor (yerleştiriyor). Bunun gibi daha pek hârika icraatı yapıyor. İşte, şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere Cezîretü’l Arabı gözlerine sokuyoruz! Haydi yüzer feylesofları (âlim ve basiretli kişileri) alsınlar, oraya gitsinler, yüz sene çalışsınlar. O Zâtın (asm), o zamana nisbeten  bir senede yaptığının yüzde birisini, acaba yapabilirler mi?

İşte bu anlayışla eğitimi izah eden Bediüzzaman Hazretleri, telif ettiği altı bin sayfalık eşsiz Kur’ân tefsiri, bütün insanlığın büyük alâkasını çekmiş ve hemen hemen bütün dünya dillerine tercüme edilmiştir! Bu alâkanın diğer bir göstergesi de şu ki; bu gün yüz milyonlarca insan, Risale-i Nur tefsirinden, dolayısıyla Bediüzzaman Said Nursî’den eğitim ve feyz almaktadır!

RUHSUZ EĞİTİM SİSTEMİ

Çok uzun yıllardır, devlet bünyesine hakim mevcut eğitim sisteminin ülkemiz ve insanına kazandırdığı ve kaybettirdiği hususlar değerlendirildiğinde, bu husus nasıl izah edilir? Neler söylersiniz? 

Takriben doksan seneden beri tatbik edilen mevcut eğitim sistemimizin ülkemize ve insanımıza kazandırdığı -sadra şifa- hiçbir şey yoktur! Kaybettirdiği değerler ise pek çoktur! Çünkü bin üç yüz seneden beri tekâmül eden, bugünkü Avrupa medeniyetine bile ışık tutan bir ilim ve kültür hazinesini bırakıp, dinden, ahlâktan ve mâneviyattan uzak, tamamen materyalist felsefeye dayandırılan bir eğitim sistemi tatbik edilegelmiştir. Bu ise, şimale müteveccihen namaz kılmak gibi zararından başka bir faydası olmamaktadır. Âhlaksızlığın, zararlı madde bağımlılığının, hırsızlık ve hortumculuğun, terör ve kan dökücülüğün ve sair insanlık dışı bütün karakterlerin yaygınlaşması bu ruhsuz eğitim sayesinde olmuştur! 

ZAMAN KAYBINA TAHAMMÜL YOK

Ülkemiz ve insanımızın geleceği açısından, eğitimde ortaya konulması gereken akılcı projeler bu bağlamlarda ortaya konulursa nasıl bir yol takip edilmelidir? 

1962 yılında Türkiye’ye dâvet edilen ve kendisinden “Türkiye’deki eğitim hakkında tetkikatta bulunup, bu konuda ışık tutacak bir rapor talep edilen tanınmış eğitimcilerden, Amerikalı filozof ve pedagog Prof. Dr. John Dewey (Can Düvi), büyük harcamalara malolan bu çalışmaları sonunda hazırladığı raporda özetle şöyle der:

“Sizin çok zengin bir ilim ve eğitim tarihiniz var! Siz tatbik edeceğiniz eğitim metotlarını buna göre geliştirirseniz çok daha isabetli ve faydalı olur!”

J. Devwey’i ve bir çok Batılı mütefekkiri hayran bırakan, zengin kültürümüzün temeli İslâmiyete ve “İrşad” metoduna dayanmaktadır! Onun için takip edilmesi gereken yol, daha önce bin seneden beri tatbik edilen ve doksan senedir terk ettiğimiz zengin kültürümüze sahip çıkıp, eğitim sistemimizi bu zemine oturtturmaktır. Uydurma ve sapık projeleri inatla tatbik etme yerine, bir an evvel gerçek ve öz değerlerimizle yoğrulmuş bir sistem geliştirmemiz şarttır! Böylece toplum, ipsizlikten, sapıklıktan, dejenere olmaktan kurtulup, gerçek onurlu kimliğine kavuşturulmuş olacaktır!

Ülkemizin ve insanımızın bir sene bile zaman kaybetmesine tahammülü yoktur!

Bir eğitimci gözüyle baktığınızda, Bediüzzaman ve eğitim konusunda, devlet, yönetimler ve insanlarımıza ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? 

Bu konuda idarecilere yegâne tavsiyem, halkımızın % 99’unun temel değerlerine sahip çıkıp, bin seneden beri tatbik edilen, eğitim sistemimize dönmemizi deruhte etmelidirler.

İnsanlarımıza da şunu tavsiye ederim: Bu hususta idarecilerimize yardımcı olmamız, maddî ve manevî destekte bulunup, yanlarında olduğumuz hakkında emniyet vermeliyiz. Onları yalnız bırakıp, halkın % 1 bile olmayan şarlatanların, ne idiğü bilinmeyen kesimlerin insafına terk etmemeliyiz. Yani hep idarecilerden beklemek yerine, meşrû hak ve isteklerimize sahip çıkıp, idarecileri yönlendirmeye çalışmamız gerekiyor! Böylece idarecileri de müstebit olmaktan kurtarmış oluruz!

RÖPORTAJ: MUSTAFA ÖZTÜRKÇÜ

[email protected]

Okunma Sayısı: 4807
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı