JİTEM’le ilgili araştırmalar yapan yazar Uğur Balık, “Bu insanlar Ergenekon’da kullanıldılar. Ergenekon’un çözülemeyen daha içte, tetikçi kolu var. Ergenekon soruşturma sürecinin derinleşmesine izin vermiyorlar. Derinleşirse özellikle Güneydoğu’ya uzanırsa Ergenekon’un boyutu değişir” dedi.
JİTEM, ERGENEKON’UN DERİN YAPISI İÇİNDE
Arif Doğan’ın JİTEM’i kendisinin kurduğu yönündeki açıklamalarından sonra Ankara Başsavcılığı soruşturma başlatmıştı. Soruşturmanın sonunda JİTEM’in varlığı ilk defa resmî makamlarca kabul edildi. Ancak yapının İçişleri Bakanının onayı olmadan ve Genelkurmay Başkanlığının görüşü alınmadan Jandarma Genel Komutanlığı inisiyatifiyle kurulduğu ileri sürüldü. Biz de JİTEM tartışmasını itirafçı Abdülkadir Aygan’la görüşen, Kerberos adında bir kitabı olan yazar Uğur Balık’la konuştuk. Balık, JİTEM’in asker-sivil inisiyatifiyle kurulduğunu söylüyor ve kardeşlik projesinin gerçekleşmesi için JİTEM’in ortaya çıkarılması gerekir diye ekliyor.
Son günlerde JİTEM tartışmaları hız kazandı, fakat yapı bütün açıklığıyla ortaya konulmadı. Bu muğlaklığın sebebi nedir?
Jandarma İstihbarat Teşkilâtı’nın terörle mücadele için kurduğu birim var. Bu yapının Genelkurmay’ın bilgisi haricinde olduğunu söylemek olayı basitleştirme çabasıdır. 2000’lerde kapatıldığı söylenilen JİTEM’in 2002’ye ait maaş bordroları var. Her şeyin emir komuta zinciri içinde gerçekleştirildiği yerde bir oluşum varsa üst rütbelilerin haberi olması imkânsız. JİTEM Genelkurmay’ın Ankara’daki merkezinde oluşturulan bir mekanizma. Yapı Cem Ersever, Arif Doğan üzerinde 90’lı yıllarda PKK hareketinin Güneydoğu’da güçlendiği dönemde hayat kazandı. Çünkü savaş taktikleri gerilla taktikleri karşısında yetersiz kalmıştı. PKK bölgede büyüdükçe emniyet kuvvetleri sokağa çıkamaz hale geldi. Devreye özel savaş hukuku girdi. Dönemin sivil iktidarları çözüm konsepti geliştiremedi, çünkü statükocu kesim vardı. Kürtler ikinci sınıf vatandaş olarak kalmıştı.
Özel savaş hukukunu kim devreye soktu?
Bu hukuku devreye sokanların ucu Susurluk’ta Ergenekon’da kendini gösteriyor. Siz mekanizmayı istihbarat için kurduğunuzu söylüyorsanız istihbarat alırsınız bitirirsiniz. Ancak JİTEM 87’den sonra fikir olarak gelişmeye başlıyor. 90’larda ise Kıbrıs’ta, Çorum’da, Maraş’ta kontrgerilla tarzı savaşı yürüten ordu kökenli insanlar yapıyı oluşturuyorlar. Bunlardan biri Arif Doğan ve Cem Ersever. Bu iki isme jandarma istihbarat timi içinde özel bir birim oluşturma görevi veriliyor. Kafatasçı askerler ve PKK itirafçılarından oluşan birlikler oluşturuluyor. Ankara, Şırnak, Mardin, Batman, Van, Hakkâri, Samsun gibi yaklaşık 17 yerde birimler oluşturuluyor.
PKK’lı itirafçılarla askerler aynı yapı içinde mi yer alıyor?
PKK’nın üst düzey kadrolarına yakın kişiler seçiliyor. Ali Ozansoy, Abdülkadir Aygan bu isimler arasında yer alıyor. Ali Ozansoy, Hanefi Avcı’nın kuzeni, akrabalık ilişkilerinden dolayı sürekli görüşüyorlar. Aygan da Öcalan’ın kuzenidir. Bu ilişkiler sayesinde bilgi alış verişi oluşuyor. Bu kişilerin JİTEM içinde yer almasıyla PKK’ya güçlü darbeler vuruldu. 90’larda ciddî gerilla kayıpları oldu. Örgütte ileri gelen bazı isimlerin JİTEM’le işbirliği yaptığı belgelendi. Devlet, suç olduğu halde itirafçıları başka bir suç oluşumu içinde kullandı.
JİTEM ne tür eylemler yapıyordu?
JİTEM mensupları uyuşturucu, kara para, fuhuş, silâh ve insan kaçakçılığı gibi suçları arkasına alıp bunu resmî kimlikle yapma cesareti gösteriyorlar. JİTEM’i Genelkurmay’ın kabul etmemesinin nedeni suç oluşumuna izin vermesidir. Eğer kabul ederse arkasından tazminat dâvâları açılacaktır. Tüm bunların ötesinde insanlar da öldürülüyor. Aygan’ın itiraflarında 40’dan fazla öldürülmüş insan var. İnsanlar JİTEM kimliğiyle alınıp ordunun iç yapısı olan tugayında işkencelere maruz kalıyor, öldürülüyorlardı.
JİTEM derin devlet denilen mekanizmanın neresinde?
Direkt o mekanizma. Arabalar bombalanıyor, avukatlar alınıyor, insanlar evlerinden alınıp kaçırılıyor. Sokakta infazlar yapılıyor. 97’ye kadar bölgede korku cumhuriyeti oluşturuluyor.
Genelkurmay birebir kimlerin öldürüldüğünü biliyor muydu?
Tek tek şahısları bilmeyebilir. Bölgede görev yapan Büyükanıt, Umut Kitapevi’ni bombalayan adama “iyi çocuk” diyemez. Diyorsa kesinlikle birlikte çalışmış ve görev vermiştir. Ve görevinde başarılı olmuştur. Aferin almıştır.
Hanefi Avcı’yla Ali Ozansoy’un ilişkisi sadece aile bağlarıyla ilgili mi?
Avcı’nın Ali Ozansoy’la güçlü ve derin bir ilişkisi var. Özellikle Diyarbakır’da Emniyet Müdürü olduğunda Ali Ozansoy’la sürekli görüşüyorlar. Örgütten insan kaçırmak için ikna çalışmaları yapıyor.
Peki o dönem emniyetle silâhlı kuvvetler birlikte mi hareket ediyorlar?
Belli yerlerde ortak hareket ediyor, bilgi alış verişinde bulunuyorlar. Meselâ Cem Ersever’le Hanefi Avcı’nın birlikte hareket ettiği, istihbarat alıp verdiği yerler var. Polisin devreye girdiği yerler var. JİTEM bölgede eylem yapacağı zaman emniyete bildirmek durumunda. Bölgeye Gaffar Okkan emniyet müdürü olduğunda JİTEM’in kapısına araba çektiriyor ve “İçeriden bir tane araba çıkmayacak” diyor. Sivil çıkan JİTEM arabalarını ise polise takip ettiriyor. Okkan, itirafçılardan Muhsin Gül’ü yakalıyor, gözaltına alıyor ve konuşturuyor. JİTEM’in bölgedeki yapısını çözüyor ve “Sizi burada çalıştırmayacağım” diyor. Ve sonunda öldürülüyor. JİTEM’in tim komutanlıklarının olduğu yerde hukuksuzluk, işkence ve cinayet olduğu aşikâr.
Dönemin sivil hükümetlerinin tavrı nasıl?
Tüm hükümetler ordunun diktasıyla hareket ettiler. Siyasî mekanizma olarak güçlü değillerdi. Bunun yanında ortak düşman olan PKK’nın yok edilmesi için her yolun mübah olduğunu düşünüyorlardı. Oysa bu düşünce ve kararın altında halk kalıyor ve eziliyor. Devlet bölgedeki halkı koruması gerekirken potansiyel suçlu muamelesi yapıyor. JİTEM’e karşı ise hükümetler halkı koruma cesareti gösteremiyorlar. Bazı paşaların “Arkamız sağlam” demesinin nedeni ise dönemin hükümetleriyle yapılan pazarlıklardır. Dönemin hükümet yetkililerinin savunmalarının alınması gerekir.
Olağanüstü Hal Bölgesi’nin (OHAL) JİTEM faaliyetlerine etkisi nedir?
Yeşil, Cem Ersever o dönem OHAL’in içinde görevlendirilmiştir. İtirafçılar elini kolunu sallayarak Doğan Güreş, Büyükanıt gibi isimlerle JİTEM adına rahat rahat görüşüyorlardı. Bunun yanında bölgede gerçekleştirilen eylemlerden bölge valisinin bilgisi olmaması imkânsız. Jandarma bölgesinde dışarı çıkma yasağı olmasına rağmen gece ikide bazı insanları evlerinden alıp elini kolunu sallayarak işkence yapıp öldürebiliyorlardı. Bunları resmî kimlikle yapıyorlardı. Hayri Kozakçıoğlu’dan Ünal Erkan’a kadar yapılanlardan hepsinin bilgisi vardı.
JİTEM’le Öcalan arasında bir görüşme yapılıyor mu?
JİTEM’le Öcalan görüşemez, görüşmez ancak konseptin devamı için PKK’nın beyin takımından insanlarla görüşüyor olabilirler. Öcalan da bu konseptin devamı için içlerinden bazılarının bu politikaya hizmet ettiğini söylemiştir. 33 asker olayı da bunlardan biridir.
Peki JİTEM konsept değişikliğine ne zaman gitti?
Bölgede devlet konsept değişikliği yaptı. Devlette daha sonra sorunun savaşla çözülemeyeceğini anlayınca bölgeye nitelikli elemanlar göndermeye başladı. Toplumla barışabilecek, onların diliyle konuşabilecek kaymakamlar, imamlar, hakimler, öğretmenler… Hizmet etmek isteyen devlet memurları bölgede görev almaya başladı. Gaffar Okkan’ın görev anlayışını böyle yorumlamak gerekir.
JİTEM’in 2000’lerde lağvedildiğine inanıyor musunuz?
Genelkurmay’ın bu yöndeki açıklamaları komedi. Sadece iki binden fazla itirafçı olduğu biliniyor. Haksız kazanç elde etmeyi hak sayan, köy basıp insanların mallarına ve namuslarına tecavüz eden, itirafçılar ve suça bulaşmış askerler şimdi Taksim Gezi Parkı’nda helva satmıyorlardır. Bu insanlar Ergenekon’da kullanıldılar. Ergenekon’un çözülemeyen daha içte, tetikçi kolu var. JİTEM’in farklı isimle yürütülen mekanizmalarında yer alıyorlar. İstihbaratın farklı kollarında yer alıyorlar.
Siz Ergenekon’un çözülemeyen derin tarafında JİTEM mensuplarının da olduğunu mu söylüyorsunuz?
Ergenekon soruşturma sürecinin derinleşmesine izin vermiyorlar. Derinleşirse özellikle Güneydoğu’ya uzanırsa Ergenekon’un boyutu değişir. Aslına bakarsanız Kürtler adına siyaset yapanlar, Türkiye’deki aydınlar özel savaş konsepti üzerine konuşmuyorlar.
JİTEM’in tam mânâsıyla deşifre edilebileceğini düşünüyor musunuz?
JİTEM’i deşifre etmek AKP’nin namus ve vicdan borcu olarak algılanmalı. JİTEM deşifre edilirse bunun içinde bildik isimler de yer alabilir. Ancak JİTEM’le ilgili dâvâ ayrı, başlı başına bir dâvâ olmalı. Devletin cumhuriyet tarihi boyunca biriktirmiş olduğu kötü tortularından arınması gerekir. Kardeşlik projesi ancak böyle başarıya ulaşabilir. Bunu kendinize öz eleştiri olarak algılamak gerekir. Gül, “Tekrar aynı acıları kaşımanın anlamı yok” demiştir, ancak deşifre edilmeye acil ihtiyaç vardır. Siz bölgedeki halkla barışmak istiyorsanız geçmişte JİTEM’in faaliyetlerini deşifre edilmesi ve bunda dahli olan siyasetçilerinde hukuk önüne çıkarılması gerekir. Yoksa vicdanî bir boşluk doğar!
Askerî yargıda ya taraflı yargılama yapılıyor, ya da dâvâlar zaman aşımına uğruyor
Askerî Yargı’nın JİTEM’in izlerini silme veya saklama noktasında rolü olduğunu düşünüyor musunuz?
Hükümetin askerî yargıda yaptığı değişiklikten önceki dönemlerde JİTEM’in bazı eylemleri deşifre edilmişti. Vedat Aydın, Musa Anter olayları bunlardan bir kaçı. Ancak bu tür dâvâlarda iç hukuk tükeniyor ve askerî yargı devreye giriyor. Askerî yargıda ise dâvâ ya zaman aşımına uğruyor ya da taraflı yargılamalar yapılıyor. Tıpkı Umut Kitapevi’nin yargılanması gibi. Ancak hükümet ciddiyetle bu olayın üstüne gitti. Unutmadan şunu söylemeliyim ki Hasip Kaplan’ın biraz onuru varsa çıkıp bir itirafçının seçim bürosunu bombalamak istediğini ve başarılı olamadığını söyler. Genelkurmay’ın JİTEM oluşumu içindeki bu eylem hakkında dâvâ açar. Delil, tanık olmasına rağmen Kaplan, dâvâ açmıyor!
H.Hüseyin Kemal